Anlaşmalı Boşanma Avukatı

Anlaşmalı Boşanma Avukatı

Anlaşmalı boşanma davaları bir boşanma avukatı olarak en severek takip ettiğim davalardır.

Mesleğe ilk başladığım yıllarda bu durum benim de kafama takılmıştı. “Anlaşmalı boşanma davalarını takip etmek neden hoşuma gidiyor?” sorusunun cevabını ancak bir çok anlaşmalı boşanma davasını takip ettikten ve uzun seneler düşündükten sonra bulabildim: Balık burcu 🙂

Bir çok boşanma davasını avukat olarak takip ettikten sonra, takip ettiğim vak’aları her ne kadar hukukçu olmamın verdiği hayat görüşü ile mantığımı önceleyerek algılamaya çalışsam da, balık burcu olmamın verdiği duygusallıkla dosyaların taraflarının yaşadığı üzüntülerden benim de negatif etkilendiğimi gözlemledim.

Boşanma davalarının özünde hep bir dram olduğu kanaatindeyim. Boşanmak dramatik bir son’dur.

Mutsuz bir evliliğin sürdürülmesinin elbette bir mantığı yoktur, boşanmak kötü bir evlilikten kurtulmak için çıkış kapısıdır, boşanmak yeni bir başlangıç yapabilmek için eski kötü defteri kapatmayı sağlayan bir süngerdir, … kabul ediyorum, bunların hepsi doğru. Peki bütün bunlar doğru madem, seni üzen nedir arkadaşım dediğinizi duyar gibiyim 🙂

“Boşanma”nın kötü bir hal olmamanın ötesinde kötü bir evlilikten, kötü bir eşten kurtulmayı sağladığı için çok iyi vede elzem bir hal olduğuna kalben inanıyorum. Fakat bu ilişki “böyle” başlamamıştı ki! İşte beni üzen bir “ilişki”nin bu kadar kötü, taraflarını bu kadar incitecek hale gelmiş olmasıdır.

Ne zaman bir boşanma davasını avukat olarak takip etsem, duruşmasına girsem, hatta ne zaman boşanma davaları ile ilgili mahkeme içtihatlarını okusam sanki bir bir boyut açılır ve ben o hüzünlü konunun tefekkürüne dalarım. O içtihada konu olan boşanma davasının tarafları olan kadın ve erkeğin düğün yaptıkları, gelinlik-damatlık ile mutluluk içinde fotoğraflar çektirdikleri aklıma gelir. Davada velayetleri, nafaka miktarları için birbirleriyle çekiştikleri müşterek çocuklarına anne hamile kaldığında “hamileyim, bir çocuğumuz olacak” müjdesini nasıl sevinçle verdiğini, babanın da nasıl sevindiğini düşünürüm. Bu çocuklarını kucaklarına aldıkları ilk gün bu anne babanın ne kadar mutlu, birbirlerine karşı nasıl sevgi dolu oldukları gelir aklıma. Bu düşünceler alır beni götürür başka diyarlara. Hiç tanımadığım, tanıma imkan ve ihtimalim olmayan, boşanma davaları mahkeme içtihadına konu olan o karı kocanın sevinçlerine ortak eder, şahit yapar.

Sonra balık burcunun azizliğiyle girdiğim efsunlu o duygusal halden gerçek dünyaya dönerim. Ne olmuştur da bu kadın ve erkeğin aralarındaki ilişki “bu hale” gelmiştir? Ne olmuştur aralarındaki o sevgiye? Kuş gibi uçmuş, su gibi buharlaşmış mıdır? Ne olmuştur? Hani “Biz hiç ayrılmayacağız aşkım” idi, hani “sonsuza kadar yanında olacağım” idi, hani … , hani …

Hüzün, hüzün, hüzün… Aşkın ölmesi, sevginin buharlaşması ile üzülmeyecek ise bu kalp zaten taş olmuştur, söküp atmak gerektir. Varsın “Balık burcusun onun için böle etkileniyosuun” desinler. Ben aşkın ölümüne, sevginin buharlaşmasına, sevgiliye verilen sözlerin yalan olmasına hüzünlenen bu kalbimden memnunum.

Bir Yargıtay boşanma içtihadı bana aşkı böylesine sorgulatıyor ise, o erkek ve kadının arasındaki aşkın ölmesi, sevginin buharlaşması beni bu boyutta üzüyor ise, “somut bir boşanma davasını” bir avukat olarak takip etmenin beni ne kadar üzdüğünü, düşündürdüğünü anlatmama bilmem gerek var mı?

İşte anlaşmalı boşanma davaları bu hüzünlü halin yaşandığı süreci diğer boşanma davalarına nispetle daha hafif, soft şekilde geçirilmesini sağlayan bir yöntemdir. Diğer boşanma sebeplerine dayanarak açılan boşanma davalarından farklı olarak anlaşmalı boşanma davalarında eşler yani birbirlerinden boşanmak isteyen kadın ve erkeğin birbirlerine saygıları devam etmektedir. Birbirlerini incitmekten hala kaçınmaktadırlar. Ve bu, bende aşk eskimiş ve bitmiş olsa da, hatırasına vefa ve saygı gösterildiği hissi uyandırır ki bu da benim hem müvekkilime hem karşı taraftaki eşe karşı büyük saygı duymama sebep olur. Aşka saygı ve vefa gösterene bizim de saygı göstermemiz elbette bir borçtur.

İşte bu duygulardır ki beni aşkta, ilişkilerde insanların duygu ve davranışlarını anlama çabasına sokmuş, hukuk fakültesi bitirdikten sonra halkla ilişkiler bitirmeye, arabuluculuk ve yaşam koçluğu eğitimleri almaya, ilişkiler ve psikoloji üzerine binlerce kitap okumaya sevk etmiştir. Boşanma davaları takip ederken görmüşümdür ki ilişkileri anlamadan boşanmak isteyen eşlerin duygularını anlamak mümkün olmuyor. Boşanmak isteyen eşlerin duygularını anlamadan aldığım, takip ettiğim boşanma davalarında müvekkillerime sadece “hukuki yardım” edebildiğimi gördüm. Elbette ki bir avukat olarak müvekkilime sadece hukuki yardım yapmakla yükümlüydüm. Hukuki sorumluluğum sadece hukuki destek vermek olmakla beraber boşanma davalarında “sadece hukuki yardım vermek” çok yeterli olamıyor. Zira boşanmak için boşanma avukatına müracaat etmiş kişi bozulmuş ilişkisi, sarsılan evliliği sebebiyle üzgün, bu sonuca gelene kadarki süreçte yaşadığı olaylar sebebiyle de gergindir. Boşanmak isteyen kişiye ruhsal destek vermeden direkt hukuki destek bölümüne geçmek hukuka uygun oluyorsa da ilişkide yaşanan aşk, bu aşkın neticesi olan evlilikten doğan çocuklar, kurulmuş bulunan yuva ve boşanacak eşler açısından en doğru yöntem olduğu kanaatinde değilim. Devlet de son senelerde Aile Mahkemelerinde boşanma davaları açan eşlere psikolojik destek verilmesi gerektiğini kabul etmiş ve boşanma davası öncesi psikolog ile görüşmeyi teşvik etmeye başlamıştır ki bu isabetli bir uygulama olmuştur.

Bir boşanma avukatının bir psikolog kadar olmasa bile müvekkilinin ve karşı taraftaki muhatabın duygularını anlayıp analiz edebilecek, gerektiğinde destek verebilecek kadar insan psikolojisi ve ilişkiler hakkında bilgisi olması gerektiğini düşünüyorum. Fakat maalesef hukuk fakültelerinde okutulan dersler arasında ne psikoloji, ne iletişim, ne belağat, ne ilişki yönetimi yoktur. Bu konular hukukçu adayları olan hukuk öğrencilerine hukuk fakültelerinde verilmediği için de eksik kalan, bir hukukçunun mesleğini ifa ederken ihtiyaç duyduğu bu bilgileri tamamlamak da o hukukçunun kendi şahsi gayretine kalıyor.

Veysel Danış aşka duyduğu saygı, ilişkilere duyduğu ilgi, müvekkillerine “daha fazla” yardımcı olabilmek için duyduğu sorumluluk hissi ile halkla ilişkiler, ilişki danışmanlığı, arabuluculuk eğitimleri almış, binlerce psikoloji kitabı okumuştur. Bu eğitim çabası elbette bir zorlu süreç idi Veysel Danış açısından ama emin olun 1 müvekkile bile “ekstra destek” vererek aşka, sevgiye, yuvaya, çocuklara, yuvaya, eşlerin mutluluğuna katkı yapmak bile bu çabalara, dökülen emeklere değer. Bu çabaları harcadığım, bu eğitimleri aldığım için pişman değilim, gene yaparım 🙂

İşte bu eğitimler, okumalar ve dava takipleri neticesinde oluşan deneyimler sebebiyle “anlaşmalı boşanma”yı çok önemsiyorum. Çünkü “anlaşmalı boşanma” boşanan kadını, erkeği, çocukları en az hırpalayan, “boşanma”yı, yaşanmış olan aşka ve anılara en az saygısızlık yapılarak sağlayan boşanma şeklidir.

Bütün mezar taşlarına yazılan ortak bir yazı vardır: “Huwal baqi” (O Baki’dir/Baki olan O’dur). Bu yazı geride kalan dirilere “Bütün evrende Baki (kalıcı olan, kalacak olan) sadece Allah’tır; zaten herkes ölecek ölüme fazla üzülmeyin; herkes öldüğüne göre de iyi insan olmaya çalışın” mesajını vermek için yazılır. Derin anlamlı bu felsefi tavsiye yazıdan da anlıyoruz ki herkes, her şey ölüyor. Bu durumda “aşk”ın ölmesini de normal, tabii, olağan görmek, karşılamak gerekiyor.
Eywallah. Aşkın ölümlü olduğunu, öldüğünü elbette kabul ediyorum. Lakin oğlu İbrahim’in vefatına üzülüp ağlamasına şaşıran insanlara Rasullullah’ın dediği: Il eyn tidmeh wal-qalb yihzen (göz yaşarır, kalp hüzünlenir). Benim de aşkın ölümlü olduğunu bilmem, biliyor vede kabul ediyor olmam aşkın ölümüne üzülmemi engellemiyor. Ben aşk ölmesin, aşk ölmez, aşk ölümsüzdür demiyorum. Aşk ölse de, ölmüş olsa da ona, hatırasına, hatıralarımıza, o aşkı yaşadığımız kişiye saygı duymaya, saygı göstermeye devam edelim diyorum.

Hepimiz sevdiklerimizin bazılarının ölümünü yaşamışızdır. Kimimizin annesi-babası, kimimizin ninesi-dedesi, amcası-teyzesi ölmüştür. Ölüm bir gerçektir. Fakat hangimiz ölen akrabamızın, sevdiğimizin arkasından kötü söyler söyleyip onları kötülemiştir? Ölen akrabasının arkasından kötü konuşanı toplum “ölenin arkasından konuşulmaz” deyip takbih eder (ayıplar).

İşte aşka, ilişkilere bakışım da bu açıdan bakıyorum ben. Aşk ölebilir, ilişkiler bozulabilir, insanlar ayrılabilir, evliler boşanabilir. Bunlar olabilir, benim bunlara bir itirazım da yok, lafım da yok. Benim itirazım “Sevgiliyken aşkım, ayrılırken kaşar” edepsizliğine, vefasızlığınadır.

Bütün davalar gibi boşanma davaları da karşı tarafın “haksız” olduğunun ispatına yönelik olarak kurgulanır. Bu doğaldır, muhakemenin (yargılamanın) mantığı içinde de doğrudur, olağandır, mantıklıdır. Karşı tarafın “haksız” olduğunu ispat edebilmek için de onun “kötü” olduğunun mahkemeye tasvir, izah ve ispat edilmesi gereklidir. Avukatlar da doğal, normal ve zorunlu olarak böyle davranırlar, dilekçeleri böyle yazarlar, davaları bu şekilde yürütürler. Avukatların, hakimlerin, savcıların davanın taraflarının “insan” olduklarını, “duyguları” olduğunu unutmaması, her daim aklında ve göz önünde tutması lazımdır. Temel’in boşanma davası fıkrası bu konuda tipik ve ibretli bir örnektir okumanızı tavsiye ederim.

Boşanmaya karar vermiş eş de boşanma avukatına müracaat ettiğinde de doğal olarak bu süreç işlemeye başlar. İşlemeye başlayan bu hukuki süreç de aşkın, yuvanın kurtulması şansını daha da azalttığı gibi, çocuklara ve davacı eş de dahil eşleri üzen, yıpratan, hırpalayan bir süreçtir.

Ben bir hukukçu, bir avukat olmakla beraber, hukukun, mahkemenin ancak diğer bütün seçenekler tıkanmış ise son çare olarak görülmesi ve kullanılması taraftarıyım. Anlaşamayan, aralarında bir ihtilaf türeyen kişilerin bunu öncelikle “konuşarak” halletmeye çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Ancak aralarında ihtilaf türemiş olan insanların birbirleriyle sağlıklı ve verimli bir şekilde konuşmaları, diyalog kurmaları da zordur. Zor olması da doğaldır zira onlar “insan”dır, duyguları vardır, bu duygularının etkileri altında kalmaktadır ve bu da doğaldır.

İşte bu noktada avukatın sosyal psikoloji, uzlaşma sanatı, arabuluculuk, ilişki yönetimi bilgilerinin devreye girmesi gerekir. Avukatın özellikle boşanma davalarında yuvanın dağılmaması için sosyal sorumluluk gereği karı-kocanın arasını bulmaya, uzlaşmaları için tavsiyelerde bulunması gerektiğini düşünüyorum. Fakat eğer ilişki/evlilik gemisi tamir edilemez bir şekilde darbe almış ve artık batması mukadder ise bu halde de duygusal açıdan infirakın, ayrılmanın, ayrışmanın hukuki açıdan boşanmanın en az incinmeyle, en az vefasızlıkla gerçekleşmesi için çaba harcamalıdır diye düşünüyorum.

İnfirakın, ayrılmanın, ayrışmanın, yuvanın dağıtılmasının, ölmüş bulunan “aşk”ın “cenazesinin kaldırılması”nın hukuki tezahürü olan boşanmanın en az incinmeyle, en az vefasızlıkla gerçekleşmesi “anlaşmalı boşanma” ile mümkün olabilmektedir. Anlaşmalı boşanmada devletin (medeni kanunun) eşlerin her konuda anlaşmış olması ve aile mahkemesinde hakim karşısına tam bir mutabakat ile çıkmalarını şart koştuğundan ve bunu kamu düzeninden kabul edip resen gözetileceğini hükme bağlamasının da muhtemel etkisi ile anlaşmalı boşanma davasının tarafları olan eşler birbirlerine karşı daha özenli davranırlar. Boşanmak için anlaşmalı boşanma davasını tercih eden karı-kocanın birbirlerine olan saygı ve nezaketlerini korumaya daha özenli ve dikkatli davrandıklarını çok gözlemlemişimdir.

Bu gözlemlerim, deneyimlerim, okuduklarım ışığında ilişkisi bozulan, aşkları ölen, evlilik gemilerinin artık onarılamaz şekilde hasar aldığını, yeni bir başlangıç yapabilmek için boşanmanın kaçınılmaz bir zorunluluğa dönüştüğünü düşünen eşlere tavsiyem ve hatta insani açıdan ricam şudur ki boşanma için açacakları dava çeşidi olarak “anlaşmalı boşanma davası”nı tercih etsinler.

Bilindiği gibi Türk hukukunda “boşanma davaları” Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Medeni kanunumuz boşanma davaları için 5 özel boşanma sebebi, 1 genel boşanma sebebi ve anlaşmalı boşanma olmak üzere toplam 7 boşanma davası çeşidi belirlemiştir. Türk hukukunda boşanma davaları bu 7 çeşit ile sınırlıdır, açılacak bir boşanma davasının mutlaka bu yedi sebepten birisine istinad etmesi (dayanması) zorunludur.

Boşanmak isteyen kadın/erkek, Türk hukukundaki özel boşanma sebepleri olan eşin aldatılması (zina sebebiyle boşanma davası), kötü muamele (cana kast veya pek fena muamele sebebiyle boşanma davası), suç işleme ve kötü fiiller (cürüm işleme veya haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası), eşin evi terk etmesi (terk sebebiyle boşanma davası), eşin akıl hastası olması (akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası) dayanabilir. Bu davaların davalısı olan eş için olduğu kadar davacısı olan eş için de ne kadar hırpalayıcı olacağını bilmek, öngörmek, tahmin edebilmek için inanın boşanma avukatı olmaya lüzum yok. Davaların isimlerinin okunup üzerinde biraz düşünülmesi yeter.

Keza Türk hukukundaki genel boşanma sebebi olan şiddetli geçimsizlik (şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası) da benzer şekilde hem davalısı hem de davacısı açısından yürütülmesi çok zor bir süreç gerektiren bir boşanma davası türüdür.

Hiç şüphesiz ki her davanın yürütülmesi hem davacısı açısından gerginlik içeren bir süreçtir. Halk bu sebeple davalı/davacı olmayı “mahkemelere düşmek” şeklinde deyimleştirmiştir. Bununla beraber her davanın aynı derecede gerginlik içerdiğini söylemek yanlış olacaktır. Bir tespit davasının veya bir kamulaştırma davasının içerdiği gerginlik seviyesi bir boşanma davasına nispetle şüphesiz daha azdır.

Boşanma davalarının diğer davalara göre ekstra gerginlik içermesinin sebebi tarafların duygularının çok yoğun olarak devrede bulunmasıdır. Tarafların duygularının devrede bulunmasının sebebi de hiç şüphesiz “tanıdık” olmanın çok ötesinde, çok özel şeyler paylaşılan bir kişi ile “mahkemelik” olmaktır. Evlilik teklif ettiği/evlilik teklifini kabul ettiği, düğün yaptığı, düğün fotoğrafları çektirdiği, beraber yemekler yediği, öpüştüğü, aynı yatağa girdiği, cinsellik yaşayıp çocuk yaptığı bir kişi ile “mahkemelik olmak” … şüphesiz davanın davacısını da, davalısını da gerecektir.

Buna bir de boşanma sonrası hayatında oluşacak belirsizlikleri düşünmenin verdiği gerginliği de eklersek boşanma arefesindeki kişilerin duygusal durumlarının ne kadar zor olduğunu daha iyi anlarız.

Yazımızı avukatların dava dilekçelerindeki kalıp cümlesi ile bitirelim: “Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle … ” 🙂

Boşanmak isteyen kişiler boşanmanın, kendilerini ve pek çok şey paylaştıkları eşlerini daha az hırpalayacak şekilde gerçekleşebilmesi için “anlaşmalı boşanma” konusunda eşleriyle uzlaşmaya gitmelerini öneriyorum. Eşler anlaşmalı boşanma konusunda ortak bir uzlaşı kararına vardıktan sonra bir boşanma avukatına başvurarak açacakları “anlaşmalı boşanma davası”nın hukuki sürecini yürütmek için vekaletname vererek infirak (ayrılma) sürecine start vereceklerdir.

Umutsuzluğa mahal yoktur. Unutmayın ki her bitiş, taze başlangıçlara gebedir…

Av. Veysel Danış

Avukat Veysel Danış

Boşanma Avukatı Şişli

Boşanma Avukatı Şişli

Boşanma davaları stres seviyesi en yüksek davalardandır. Bunun sebebi boşanma sürecine giren eşlerin (ve varsa çocuklarının) bu süreçte çok gerilmeleridir. Bu da çok doğaldır.

Kadın/erkek; aşkım dediği, nişanlanıp yüzük taktığı, düğün yaptığı, öpüştüğü, gerdeğe girdiği, seviştiği, çocuk yaptığı, senelerini paylaştığı kişi yakın bir zamanda hayatından çıkacak, bir yabancıya dönüşecektir.

Çocuk; anne/baba dediği kişiden yakın bir zamanda ayrılmak zorunda kalacaktır.

Onu özleyecektir. Hayat artık onsuz devam edecektir de, onsuz hayat nasıl olacaktır? O olmadan hayatına nasıl devam edebilecektir? Onun olmaması hayatında ne gibi eksikliklere sebep olacak, ne gibi zorluklar yaratacaktır? vesaire, vesaire…

Bunları düşünmek bile insanın gerilmesine yeter, yetmektedir. Boşanma avukatının önemi de boşanma davalarında stres seviyesinin böyle yüksek olmasından kaynaklanır. Boşanma avukatı boşanma davasının yoğun stresi altında olan müvekkilinin en büyük destekçisi, dert ortağı, akıl hocasıdır. Ki bu durum kesinlikle diğer davalardan farklıdır ve boşanma davalarına has bir durumdur. Mesela alacak davalarında, tazminat davalarında, idare hukuku davalarında müvekkillerin desteğe, dert ortağına ihtiyaçları yoktur; dolayısıyla böyle bir desteğe gerek de kalmaz. Ama boşanma davalarında eşler kendilerini dinleyecek, anlayacak, destek verecek birisine ihtiyaç duymaktadır. Bu görevi de olayın mahiyeti itibariyle genellikle boşanma avukatı üstlenmektedir.

Boşanma davalarında eşlerin sahip olduğu bu hassasiyet boşanma avukatının önemini arttırmaktadır. Boşanma sürecine giren kişinin boşanma davasını takip edecek avukatı belirlemesi bu sebeple çok önemlidir. Boşanma davası için vekalet verilecek avukatın boşanma davalarını bilen, tecrübeli boşanma avukatı olması davanın kazanılmasında tabii ki büyük rol oynayacaktır.

Boşanma avukatı ile boşanma sürecindeki kişinin insani frekanslarının uyuşması ise kanaatimce hayati önemdedir. Birbirleriyle iyi anlaşamayan, rahat diyalog kuramayan iki insanın partnerlik yapmaları çok zordur. Boşanma davasında ise müvekkil ile boşanma avukatı boşanma süreci devam ettiği süre boyunca partnerlik yapmak zorundadır.

Bu sebeple Veysel Danış olarak tavsiyem boşanma davanızı emanet edeceğiniz avukatı belirlerken dava takip ücretinin düşüklüğünü, hemşehriniz, akrabanız olması gibi davayı kazanmanıza pozitif katkısı olmayacak unsurlara göre değilboşanma davalarında bilgili tecrübeli boşanma avukatı olması gibi davaya pozitif etkisi olacak unsurlara ve en önemlisi de dava süresinde rahatça partner olabilmek için iyi anlaştığınız (amiyane halk deyimiyle kafanızın uyuştuğu) bir kişi olmasına önem vererek belirlemenizdir.

Avukat Veysel Danış

Avukatsız Boşanma Davası

Avukatsız Boşanma Davası

Kocamla 21 senedir evliyiz. 3 tane çocuğumuz var. Oğlan 19 yaşında, kızların büyüğü 16, küçüğü 14 yaşında.

Kocamın hakaretlerinden ve beni dövmesinden bıktım. Darp raporu aldım. Eşim boşanmayı kabul etmiyor. Boşanma davası açacağımı söylediğimde ben davaya gelmem, sen ne yaparsan yap dedi.

Şiddetli geçimsizlikten boşanmak için dava açtım. Arkadaşlarım avukat tutup para harcamana gerek yok dediler. Boşanma davamı ben yürütüyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum.

Kocam boşanma duruşmasına gelmezse ne olur? Dava düşer diyorlar doğru mu? Tebligat eline ulaştı ama cevap vermeyeceğini söylüyor. Dilekçeme cevap vermese olur? Boşanma davası durur mu? Çocuklarım bende kalsınlar istiyorum. Çocuklarımın velayetini almak için ne yapmam gerekiyor?

*

Öncelikle şunu ifade etmekte fayda var: Önemli olan davayı açmak değil, davayı kazanmaktır. Davayı kazanmak için de davayı doğru bir strateji üzerinden açmak, yürütmek şarttır.

Olayınızda eşinizin yazdığınız eylemleri boşanma sebebidir ancak davanızı kazanabilmeniz için davanın gene de iyi bir şekilde takip edilmesi ve yürütülmesi şarttır. Aksi halde boşanmak için yeterli gerekçeniz olduğu halde boşanma davanız reddedilebilir.

Arkadaşlarınızın davanızı boşanma avukatı tutmadan yürütmenize yönelik tavsiyesi kesinlikle yanlıştır. Arkadaşlarınızın iddiası hukuk gibi bir bilim dalını, hukuk fakültelerini, baroları, mahkemelerin üç temel ayağından birisi olan “savunma” ayağını yürüten avukatları komple “lüzumsuz” ilan eden mantıksız, saçma bir tavsiyedir. Uymamanızı öneriyorum.

Nitekim açtığınız dava daha ilk işlemlerden olan tebligat aşamasında iken bir çok konuda takıldığınız anlaşılıyor. Davanın ilk aşamalarında böyle takıldığınıza göre, ileriki aşamalarda ne kadar zorlanacağınızı öngörmeniz gerekir.

Eşinizin duruşmalara gelmemesi davanıza olumsuz etki edebileceği gibi, olumlu etkileri de olabilir. Bu sebeple davanızın detaylarını bilmeden bu sorunuza net cevap vermek doğru olmaz.

Dava tarafının duruşmaya girmemesinin davanın düşmesine yol açtığı durumlar vardır. Fakat yazdıklarınızdan davanızda böyle bir durum olmayacağı anlaşılıyor.

Çocuklarınızın velayetinin size verilmesi için davanızda çok iyi bir savunma yapmanız gerektiğini söyleyebilirim. Çocukların size veya eşinize verilmesi ihtimali eşit oranda denilebilir.

Zaman geçirmeden bir boşanma avukatı ile görüşmenizi tavsiye ediyorum.

Avukat Veysel Danış

Dert Ortağı: Boşanma Avukatı

Dert Ortağı: Boşanma Avukatı

Yaşayanlar, şahit olanlar bilirler; boşanma davaları çok stresli davalardır. Türkiye’de maalesef diğer bütün davalar gibi boşanma davaları da uzun sürmektedir. Davanın uzun sürmesi de eşlerin daha çok gerilmelerine, yıpranmalarına sebep olmaktadır.

Eşlerin çok gergin olduğu, zor günler geçirdiği bu süreç boşanma avukatına bir “avukat olmaktan daha fazla” yük ve sorumluluk yükler. Bu durumu “avukat olmaktan daha fazla” yük düşüyor diye ifade ediyorum? Çünkü avukatın işi ve görevi boşanma davasında taraf olan müvekkiline hukuki destek vermektir. Bu destek dava ile ilgili sorularını cevap vermek (hukuki danışmanlık), dilekçelerin yazılması, davanın görüldüğü Aile Mahkemesindeki iş ve işlemleri yapmak (davayı açmak, dava giderlerini yatırmak, duruşmalara girmek, …) ile sınırlıdır.

Boşanma davasına taraf olan kişiler ise bunlarla yetinmez! İdare hukuku davalarında, ticari davalarda avukata farklı misyonlar pek yüklenmez. Ama miras davalarında, alacak davalarında, icra takiplerinde, boşanma davalarında bazı müvekkiller avukatlarını onları üzen kişilerden intikam almalarını sağlayacak bir “Kara Şövalye”, bir “silahşör” gibi görme, avukata farklı misyon yükleme eğilimine girerler. Bu algı boşanma davalarında tavan yapar.

Boşanma sürecindeki kişinin ruh halinin çok karışık olması şaşılacak bir şey değildir. Çok özel şeyler (cinsel beraberlik, aynı evi-yatağı paylaşmış olmak, aynı çocuklara “benim çocuğum” demek, …) paylaştıkları, çok özel günler (yüzük taktıkları gün, nikah günü, düğün günü, çocuklarının doğduğu günler, … ) yaşadıkları insandan şimdi kötü hareketler görmekte, kötü sözler işitmektedir. Büyük umutlarla kurduğu yuvası yıkılmaktadır. Belki çocuklarından ayrılmak zorunda kalacaktır. Boşandıktan sonra ne yapacaktır? Nerede kalacaktır, nasıl geçinecektir, hayata nasıl devam edecektir gibi sorular kafasını meşgul etmektedir.

Duyguları altüsttür. Boşanma davası devam eden insanın hala eşi olduğunu, çok şey paylaştıklarını, çocuklarının annesi/babası olduğunu bir noktadan sonra unutur! Agresifleşir. Onu böyle inciten insanı o daha fazla incitip intikam alma yoluna sapar. Bir insanın duyguları, kafası böyle karışık olunca bu durumun çevresindekilerle ilişkilerine de yansıması normaldir.

Dert Ortağı: Boşanma Avukatı

Boşanma avukatı dava sürecinde aklına gelen şeyleri danışmak için sık sık aradığı bir kişidir. Süreç içinde boşanma avukatı kızgınlıklarını, öfkelerini, beklentilerini, fikirlerini paylaştığı bir “dert ortağı” haline dönüşür. Müvekkil anlatır, anlatır, anlatır… Bazı avukat arkadaşlar müvekkillerin bu durumundan rahatsız olur fakat boşanma avukatları genellikle bu durumlara alışıktır ve müvekkilin bu durumuna hoşgörü göstererek sabırla dinlerler.

Veysel Danış olarak ben de bir çok boşanma davası takip ettikten sonra boşanma davalarında müvekkillerin konuşmaya, dertleşmeye, deşarj olmaya ihtiyaçları olduğunu gördüm. Müvekkillerin konuşmasına müsaade ettikçe davalar hakkında bir çok ipucu ortaya çıktığını da gördüm. Bunun benim boşanma davalarında başarımı yükselttiğini görünce bu yönde eğitim alarak kendimi geliştirmem gerektiği düşündüm. Üniversitenin Halkla İlişkiler bölümünü bitirdim. Sonra ilişki danışmanlığı ve yaşam koçluğu eğitimleri aldım. Artık yaşam koçu, dert ortağı boşanma avukatı olarak daha rahat dinliyorum müvekkilleri.

Yapılan bütün iyilikler, güzellikler sahibine döner. İnsanların dertlerine ortak oluyorum, sorunlarına beraber çözüm arıyoruz. Müvekkillerin sorunlarına ilgi gösterip sabırla dinleyip paylaşmak da bana dönüyor. Müvekkillerin dertlerini dinledikçe dava ile ilgili empati yapmam kolaylaşıyor, boşanma davasındaki başarımız yükseliyor. Davaları kazanmak da hem müvekkilleri, hem beni mutlu ediyor tabii.

Kocam Başka bir Kadını Hamile Bırakmış

Kocam Başka bir Kadını Hamile Bırakmış

Kocamın beni aldattığından uzun bir zamandır şüpheleniyordum zaten.

Kocamın sevgilisinin 5 aylık hamile olduğunu öğrendim. Bu duruma katlanmam mümkün değil.

Kocama boşanmak istediğimi söyledim ama beni sevdiğini, çocuklarından ayrı kalamayacağını ve boşanmayı kabul etmediğini söyledi. Madem beni seviyordun neden başkasıyla beraber oldun. Yetmedi bir de hamile bıraktın dedim. Ama ısrarla boşanmayı kabul etmeyeceğini söylüyor.

Beni aldatan bu adamdan nasıl boşanıp kurtulabilirim?

*

Anlattığınız durumlar boşanma sebebidir. Fakat kocanızın boşanmayı kabul etmemesi elbette işinizi zorlaştıracaktır. Bir boşanma avukatı ile görüşüp destek almanızı öneriyorum. Boşanma davanızı sağlam bir zemine oturtarak açtığınız taktirde boşanmanıza karar verileceğini düşünüyorum.

Avukat Veysel Danış

Boşanma Avukatı Arıyorum

Boşanma Avukatı Arıyorum

Evliliği iyi gitmeyen insanlar araştırma yapmaya başlarlar.

Önce dostlarına, arkadaşlarına, akrabalarına sorarlar “Boşanma avukatı arıyorum, tanıdığın iyi bir boşanma avukatı var mı? diye.

Sonra internet arama motorları Google, Yandex, Yahoo, Bing, vs devreye girer. Boşanma nedenleri, boşanma avukatları araştırılır. Boşanma, boşanma davaları, velayet, nafaka, tazminat hakkında yazılar okunur. Boşanma davasını iyi takip edeceğine kanaat getirdiği bir boşanma avukatı ile anlaşıp davanın takibi için müvekkilin vekalet çıkarmasıyla boşanma avukatı araştırma süreci tamamlanmış olur.

Bundan sonraki süreç boşanma davasının yürütülmesidir. Boşanma davaları bir çok dava türüne kıyasla çok stresli davalardır. Boşanma avukatı bu stresli süreçte boşanma davasında taraf olan müvekkilin en büyük destekçisi, sırdaşı, ekip arkadaşı, danışmanı olduğu için müvekkilin rahat diyalog kurabildiği, dava ile ilgili detayları çekinmeden paylaşabileceği bir avukatla çalışması hem avukatın hem müvekkilin işini çok kolaylaştıracaktır.

Boşanma Avukatı Kadıköy

Boşanma Avukatı Kadıköy

Boşanma davaları stres seviyesi en yüksek davalardandır. Bunun sebebi boşanma sürecine giren eşlerin (ve varsa çocuklarının) bu süreçte çok gerilmeleridir. Bu da çok doğaldır.

Kadın/erkek; aşkım dediği, nişanlanıp yüzük taktığı, düğün yaptığı, öpüştüğü, gerdeğe girdiği, seviştiği, çocuk yaptığı, senelerini paylaştığı kişi yakın bir zamanda hayatından çıkacak, bir yabancıya dönüşecektir.

Çocuk; anne/baba dediği kişiden yakın bir zamanda ayrılmak zorunda kalacaktır.

Onu özleyecektir. Hayat artık onsuz devam edecektir de, onsuz hayat nasıl olacaktır? O olmadan hayatına nasıl devam edebilecektir? Onun olmaması hayatında ne gibi eksikliklere sebep olacak, ne gibi zorluklar yaratacaktır? vesaire, vesaire…

Bunları düşünmek bile insanın gerilmesine yeter, yetmektedir. Boşanma avukatının önemi de boşanma davalarında stres seviyesinin böyle yüksek olmasından kaynaklanır. Boşanma avukatı boşanma davasının yoğun stresi altında olan müvekkilinin en büyük destekçisi, dert ortağı, akıl hocasıdır. Ki bu durum kesinlikle diğer davalardan farklıdır ve boşanma davalarına has bir durumdur. Mesela alacak davalarında, idare hukuku davalarında müvekkillerin desteğe, dert ortağına ihtiyaçları yoktur; dolayısıyla böyle bir desteğe gerek de kalmaz. Ama boşanma davalarında eşler kendilerini dinleyecek, anlayacak, destek verecek birisine ihtiyaç duymaktadır. Bu görevi de olayın mahiyeti itibariyle genellikle boşanma avukatı üstlenmektedir.

Boşanma davalarında eşlerin sahip olduğu bu hassasiyet boşanma avukatının önemini arttırmaktadır. Boşanma sürecine giren kişinin boşanma davasını takip edecek avukatı belirlemesi bu sebeple çok önemlidir. Boşanma davası için vekalet verilecek avukatın boşanma davalarını bilen, tecrübeli boşanma avukatı olması davanın kazanılmasında tabii ki büyük rol oynayacaktır.

Boşanma avukatı ile boşanma sürecindeki kişinin insani frekanslarının uyuşması ise kanaatimce hayati önemdedir. Birbirleriyle iyi anlaşamayan, rahat diyalog kuramayan iki insanın partnerlik yapmaları çok zordur. Boşanma davasında ise müvekkil ile boşanma avukatı boşanma süreci devam ettiği süre boyunca partnerlik yapmak zorundadır.

Bu sebeple Veysel Danış olarak tavsiyem boşanma davanızı emanet edeceğiniz avukatı belirlerken dava takip ücretinin düşüklüğünü, hemşehriniz, akrabanız olması gibi davayı kazanmanıza pozitif katkısı olmayacak unsurlara göre değilboşanma davalarında bilgili tecrübeli boşanma avukatı olması gibi davaya pozitif etkisi olacak unsurlara ve en önemlisi de dava süresinde rahatça partner olabilmek için iyi anlaştığınız (amiyane halk deyimiyle kafanızın uyuştuğu) bir kişi olmasına önem vererek belirlemenizdir.

Avukat Veysel Danış

Boşanma Davasında En İyi Avukatlar

Boşanma Davasında En İyi Avukatlar

Avukat Veysel DanışBoşanma arefesinde olup haklarını en iyi şekilde savunacak iyi bir boşanma avukatı arayışında olan insanların en çok merak ettikleri ve sordukları soru “Boşanma davasında en iyi avukatlar kimlerdir?” sorusudur. Fakat kanaatimce bu afaki bir sorudur. Bu soruya cevap vermek zordur ve hatta başka bir soru ile karşılık verilmesi mecburidir kanaatindeyim: Kime göre, neye göre?! Dolayısıyla bu soruyu “Boşanma davalarında en iyi avukat filancadır” şeklinde kişi ismi vererek cevaplamanın yanlış olacağı, ilke bazlı cevap vermenin daha doğru olacağı kanaatindeyim.

Boşanma davasında en iyi avukat” olmanın ölçütü nedir, ne olmalıdır? Boşanma davaları hakkındaki bilgisi, birikimi, deneyimi mi? Boşanma davasını çabuk neticelendirmesi mi? Boşanma davası sebebiyle ona anlatılan sırları koruması, davayı sahiplenmesi yani “güvenilir” olması mı? Boşanma davası ücretinin “ucuz” olması mı? Davayı kazanabilmek için iddiayı/savunmayı zekice tasarlaması mı? Ofisinin pahalı bir semtte, şaşaalı bir dekorasyona sahip olması mı? … Hiç şüphesiz bu sorular arttırılabilir. Bu ve diğer soruların belki birinin, belki de hepsinin cevabı “Evet“; fakat belki de birisinin ve hatta belki hepsinin cevabı “Hayır“dır! İşte bu sebeple yazının başında “Kime göre” ve “Neye göre” sorularını ortaya koydum.

Bu soruların cevabı 1 tane değildir. Cevap, müvekkile göre değişkenlik gösterir. Kimi müvekkil dava takibi için avukata düşük ücret ödemeyi önemserken, kimi müvekkil avukatının güvenilir, bilgili, deneyimli olmasını önemser. Çünkü müvekkillerin hayata, davalarına, olaylara bakışları farklılıklar gösterir.

Her konuda geçerli olan, her mesleğin “iyi şekilde” yapılabilmesi için gerekli olan 3 temel özellik vardır: Zeka, bilgi, deneyim.

İyi bir hukukçunun karşılaştığı vakaları kavrayabilmesi, davaları müvekkili lehine çevirebilmesi için şüphesiz çok zeki ve çok sağlam bir mantığa sahip olması lazımdır. Bu lüzum sebebiyledir ki hukuk okumak isteyen öğrencilerin üniversite giriş sınavında dile hakimiyet, mantık, muhakeme gerektiren soruların hemen hemen hepsini doğru cevaplaması gerekmektedir.

İyi bir avukat olabilmenin ikinci şartı “bilgi”dir. Boşanma davalarıyla ilgili mevzuatı, içtihat kararlarını bilmesi, hakim olması mesleğini icra ederken (boşanma davasını yürütürken) elini çok güçlendiren bir unsurdur.

Bir meslek insanın zeka ve bilgiden kaynaklanan gücüne güç katan diğer bir unsur da “tecrübe”dir. Tecrübe meslek adamının mesleğini sahada icra ederken topladığı pratik bilgiler ile oluşur. Bir meslek insanı mesleğini ne kadar çok icra ederse o kadar çok vaka görecek, o kadar çok tecrübe sahibi olacaktır. Tabii olarak bu ilke boşanma avukatı için de geçerlidir. Bir avukat ne kadar çok boşanma davası takip ederse o kadar tecrübe sahibi olacaktır.

Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi “boşanma avukatı” aile hukukunu ve özellikle boşanma davalarını meslek hayatının merkezine koymuş, kendini aile hukuku, boşanma davaları, velayet, nafaka, tazminat davası konularında yetiştirmiş avukattır.

Yılların deneyimlerinden sonra Veysel Danış’ın kanaati bir çok meslek erbabında olduğu gibi, boşanma avukatının en önemli özelliğinin “güvenilir” olması gerektiğidir. Güven, avukat-müvekkil ilişkisinde en önemli unsurdur. “Güvenilirlik”in üzerinde mutlak surette hassasiyetle durulması gerekli en önemli unsur olduğu kanaatindeyim.

Güvenilir, zeki, boşanma hukukunda kendini geliştirmiş, aile hukuku mevzuatına ve boşanma ile ilgili içtihatlara hakim olan ve yeteri bir çok boşanma davası takip ederek tecrübe kazanmış avukatlar elbette “en iyi boşanma avukatları” olarak tanımlanabilirler.

Avukat Veysel Danış

Boşanma Avukatı Danışma

Boşanma Avukatı Danışma

Avukat Veysel DanışBoşanma avukatına danışmak boşanmayı düşünmeye başlayan eşlerin ilk yaptıkları şeydir diyebiliriz. Peki boşanma avukatına insanlar “boşanmayı düşünmeye başlayınca” mı danışmalıdırlar? Bu sorunun cevabı kesinlikle “Hayır”dır! Boşanmayı düşünmeye başlayınca boşanma avukatına danışmak kanaatimce geç kalmış bir eylemdir. Boşanmayı düşünmeye başlayan eş hukuki hakları hakkında bilgi almak için bir boşanma avukatına elbette danışmalıdır. Fakat deneyimlerimden biliyorum ki boşanmayı düşünen bir çok eş “boşanma avukatına danışma” aşamasını geçmiş, “boşanma avukatı tutma” aşamasına gelmiştir zaten.

Bir boşanma avukatı olan Veysel Danış boşanmayı düşünmeye başlayınca avukatına danışmayı neden “geç kalmış bir eylem” olarak tanımlıyor? Çünkü boşanma davalarıyla senelerce ilgilenip bir çok deneyim kazandıktan sonra Veysel Danış boşanmanın “yanlış bir evliliğin tabii neticesi” olduğunu anlamıştır. Evet; boşanma verilmiş yanlış evlilik kararının, yapılmış yanlış bir evliliğin neticesidir fakat kim bile bile yanlış yapar ki? Hiç kimse/takım sahaya yenilmek için çıkmadığı gibi hiç kimse de boşanmak için evlenmiyor tabii ki. Fakat bu düşünce tarzı kişiyi önce tedbirsizliğe, tedbirsizliğin neticesinde de zarar etmeye götüren bir tehlikeli ve yanlış bir tarzdır.

Kişinin/takımın maça yenilmek için çıkmamış olması, yenilmemesini ne garantiler, ne sonuçlar! Maçı kazanmak için kişinin/takımın ekstra eylemlerde bulunması gerekir.

Hiç bir bir ceylan da bir çitaya yem olmak maksadıyla doğmuyor! Ama biliyoruz ki bir çok ceylan bir çitanın dişlerinde can veriyor! Ceylanın çitaya yem olmasını/olmamasını belirleyen şey ceylanın doğarkenki/yaparkenki düşüncesi değil, aldığı tedbirler ve muhtemel risklere karşı müteyakkız (alarm halinde) olmasıdır. Ceylan bilir ki çita onu ham edebilir! Bu sebeple ona karşı farkındalıklı ve tedbirli olmalıdır. Bu kurala uyan ceylanlar yaşamaya devam eder, bunu ihmal eden ceylanlar da çitanın dişleri arasında can verirler.

Atasözleri geçmişte yaşayan insanların yaşadığı deneyimleri bize veciz, bizi uğraştırmadan kısa ifadelerle aktaran sözlerdir; ki yüzyılların deneyimlerinden damıtılmıştır; kulak vermek gerektir. Nasrettin Hoca da bu konuda bize meşhur “Testi kırılmadan tedbir almak” fıkrasını miras bırakmıştır.

Atalar bir atasözünde “Aba (kışlık elbise) vakti yaba (harman aleti), yaba vakti aba!” demişlerdir. Bu atasözü bize “Tedbirli davran; kışın giyeceğin elbiseyi yazın al, yazın harman yaparken kullanacağın aleti de kıştan al, tedarik et” tavsiyesinde bulunur.

Atalar bir başka atasözünde “Tedariksiz hacete giren domalı domalı taş arar” demişlerdir. Bu atasözü bize “Tedbirli davran; Nasıl temizleneceğini tuvalete girmeden önce düşün, tedbirini al, tuvalete öyle gir. Aksi halde tuvaletini yaptıktan sonra kendini nasıl temizleyeceğini şaşırırsın” tavsiyesinde bulunur.

Eşten şüphelenmek, eşe karşı tedbir almak evliliğin ruhuna, aile dayanışmasına ters düşer, gölge düşürür denilebilir. İnsanları tedbirliğe sevk eden de böyle düşünmeleridir zaten. Halbuki muhtemel risklere karşı kendini koruyacak tedbirleri almak yanlış değildir, ayıp hiç değildir.

“Ayıp olur” düşüncesiyle alınmayan tedbirler seneler sonra evlilik boşanma aşamasına geldiğinde “o zaman niye yapmadım” diye kendine kızgınlığa, “keşke o zaman yapsaydım” diye pişmanlığa dönüşür.

Boşanma avukatına boşanmayı düşünmeye başladıktan sonra değil, evlenmeyi düşünürken danışılması gerektiğini “Sen işini kış tut, yaz çıkarsa bahtına” atasözü ifade etmektedir. Elbette ki yapılan bütün evlilikler boşanma ile neticelenmez. Ama bazı evliliklerin boşanma ile neticelendiği de hayatın bir gerçeği. Hiç bir canlı ölmek için doğmuyor! Ölüm, hasta olmak gibi “boşanma” da insanların düşünmek istemedikleri bir durumdur. Fakat bu durumları düşünmemek maalesef kişileri korumaya yetmiyor. Aksine bu olumsuz ihtimalleri düşünmemek/düşünmekten kaçınmak kişilerin tedbir almasına mani oluyor. Tedbir alınmadığı için de daha sonra büyük zararlara uğramalarına sebep oluyor.

Kötü ihtimallere karşı tedbirlerinizi aldığınız ama mutlu evlilikler sürdürdüğünüz günler dileğiyle…

Av. Veysel Danış
Boşanma Avukatı

Boşanma Avukatı Telefon Numarası

Boşanma Avukatı Telefon Numarası

Avukat Veysel DanışBoşanmak istiyorsanız veya eşiniz sizden boşanmak istediği halde siz boşanmak istemiyorsanız; bir boşanma avukatına ihtiyacınız var demektir.

Soru ve sorunlarınızı kafanızda tutarak, beyninizi kemirmelerine izin vererek çözemezsiniz.

Evliliği kurtarmak mümkünse beraber çaba harcayalım.

Evliliği kurtarmak mümkün değilse eşlerin mutlu olabilmeleri için hayatlarına devam etmelerini sağlayacak tedbirleri beraber alalım.

Boşanma avukatı Veysel Danış‘tan randevu istemek için tıklayın

"Sorunum Çözülsün Artık" diyorsanız Tıklayın