Asliye Ceza Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

Asliye Ceza Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

Asliye ceza mahkemesi hangi davalara bakar diye soran birine, yıllardır ceza yargılamasıyla iç içe olan bir hukukçu olarak net ve sade bir dille açıklama yapma gereği hissediyorum. Çünkü bu soru, özellikle adli süreçlerle ilk defa karşılaşan vatandaşların en çok merak ettiği konular arasında yer alıyor.

Asliye ceza mahkemeleri, Türkiye‘deki ceza yargı sisteminin temel taşlarından biridir. Bu mahkemeler, sulh ceza hakimliği ile ağır ceza mahkemesi arasında yer alır. Görev alanı, genellikle daha hafif suçlar olarak tanımlanabilecek ama yine de ciddi yaptırımlar doğurabilen fiilleri kapsar.

Asliye ceza mahkemesinde görülen davalar

Hangi suçlara baktığına gelince; Sulh ceza hakimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.

Genel olarak üç aydan fazla hapis cezası gerektiren ancak ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen suçlar asliye ceza mahkemesinin konusudur. Bu kapsamda örneğin; hakaret, tehdit, yaralama (basit yaralama), mala zarar verme, hırsızlık (basit nitelikli), resmi belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma gibi suçlar bu mahkemelerin yetki alanına girer. Taksirle adam yaralama, iş kazalarına ilişkin bazı cezai sorumluluklar ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu da yine bu kapsamda değerlendirilir.

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren kasten öldürme, cinsel saldırı gibi ağır suçlar hariç olmak üzere, ceza kanunumuzda düzenlenen pek çok fiil asliye cezada görülür. Bu noktada dikkat edilmesi gereken, suçun niteliği kadar, kanunda öngörülen ceza miktarıdır. Mahkemenin görevi, doğrudan suçun adıyla değil, kanunda öngörülen yaptırımla belirlenir.

Ceza avukatı olarak birçok müvekkilime bu süreçlerde eşlik ettim. Davaların seyri, doğru bir hukuki stratejiyle önemli ölçüde değişebilir. Asliye cezada görülen davalar, ilk bakışta basit gibi görünse de, birçok teknik ayrıntı ve hak kaybına yol açabilecek süreç barındırır. Bu nedenle, iyi bir ceza avukatı desteği almak, davanın gidişatı açısından kritik önemdedir.

Son olarak şunu söylemeliyim ki; asliye ceza mahkemesinde görülen davalar her ne kadar daha hafif cezaları kapsasa da, sonuçları bireyin sabıka kaydına işleyebilir ve ileride birçok alanda sorun oluşturabilir. Bu nedenle yargı sürecinin ciddiyetle ele alınması ve hukuki danışmanlık alınması büyük önem taşır.

İnternet Üzerinden İlan Vermek Suretiyle Nitelikli Dolandırıcılık Suçu

İnternet Üzerinden İlan Vermek Suretiyle Nitelikli Dolandırıcılık Suçu

İnternetin giderek daha çok yaygınlaşması ile son yıllarda internet üzerinden yapılan dolandırıcılık vakaları artmış durumda. Özellikle “İnternet üzerinden ilan vermek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu” konusu, hem mağdurları hem de adli mercileri ciddi şekilde ilgilendiren bir mesele haline gelmiştir. Bu yazıda, internet aracılığıyla ilan vererek dolandırıcılık suçunun nasıl işlendiği, suçun nitelikli olma şartları ve Türk Ceza Kanunu‘na (TCK) göre cezası hakkında detaylı bir değerlendirme yapacağız.

İnternet Üzerinden İlan Vermek Suretiyle Nitelikli Dolandırıcılık Suçu

İnternet üzerinden ilan vermek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu, daha çok ticaretle uğraşan kişiler tarafından işlenen ve mağdurları maddi zarara uğratan bir suç türüdür. Türk Ceza Kanunu‘nun 157. ve 158. maddeleri, dolandırıcılık suçunun tanımını yaparken, nitelikli dolandırıcılığı ise belirli şartlarla daha ağır cezalandırır.

Türk Ceza Kanunu‘na (TCK) 157. maddesi dolandırıcılığın genel tanımını yaparken, 158. madde ise nitelikli dolandırıcılığı düzenler. Nitelikli dolandırıcılık, suçu işleyen kişinin mağduru daha ağır bir şekilde mağdur etmesi, toplumu daha fazla zarara uğratması gibi durumlarla ilgilidir. Örneğin, internet üzerinden verilen yanıltıcı ilanlarla, mağdurlar belirli bir hizmeti alacağına dair umutlandırılıp para yatırmaları sağlanabilir. Ancak söz konusu hizmet yerine getirilmez ise, bu durumda nitelikli dolandırıcılık suçu oluşur.

İnternet Üzerinden İlanla Dolandırıcılık: Bir Vaka Örneği

Yargıtay’ın 15. Ceza Dairesi tarafından verilen 2020/10286 K. sayılı kararında, sanığın bir şirket adına yurt dışında yaz okulu düzenleyeceğine dair internet üzerinden ilan vermesi sonucu dolandırıcılık suçu işlemesini değerlendirmiştir. Bu davaya müdahil olan mağdur, bu ilana güvenerek 5.000 TL yatırmış, ancak ne yaz okulu düzenlenmiş ne de parasını geri alabilmiştir. Yargıtay, bu durumu nitelikli dolandırıcılık olarak değerlendirmiştir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 2017/26763 E. – 2020/10286 K.).

Yargıtay‘ın bu kararı, internet üzerinden ilan vermek suretiyle gerçekleştirilen dolandırıcılığın, sadece mağdurun maddi kaybı ile sınırlı kalmadığını, suçun aynı zamanda internetin sağladığı kolaylıklardan yararlanan çok daha geniş bir kitleyi hedef aldığını ve toplumdaki güven duygusuna tehdit oluşturma potansiyeline sahip olduğunu da göstermektedir.

Ceza Avukatı Perspektifinden Değerlendirme

Bir ceza avukatı olarak, internet üzerinden dolandırıcılık suçları ile ilgili davaların her geçen gün arttığını ve bu tür suçların yargılamasında dikkat edilmesi gereken birçok detay olduğunu söylemek gerekir. Örneğin, sanığın internet üzerinden verdiği ilanların yanıltıcı olup olmadığının belirlenmesi, suçu işleyen kişinin cezai sorumluluğunun tespiti açısından önemlidir. Tabii ki bu tür suçlarda mağdurun mağduriyetinin giderilmesi amacıyla dava açarken dikkat edilmesi gereken başka hususlar da bulunmaktadır.

Türk Ceza Kanunu’na göre internet üzerinden dolandırıcılık

Türk Ceza Kanunu‘na (TCK) 158. maddesi, nitelikli dolandırıcılığın cezasını 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası olarak belirlemiştir. Bunun yanı sıra, mağdurun uğradığı zararların tazmin edilmesi de önemlidir. İnternetten dolandırıcılık yapan kişiler için verilen cezalar genellikle yüksek olup, suçun türü ve mağdurun zararının büyüklüğüne göre cezanın alt ve üst sınırları değişebilir.

İnternet üzerinden ilan vermek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu, hukuki açıdan önemli bir mesele olmasının yanı sıra, pratikte de ciddi mağduriyetlere yol açmaktadır. Türk Ceza Kanunu, bu tür suçların önüne geçilmesi için önemli düzenlemeler getirmiştir, ancak sanıkların cezalandırılması sürecinde dikkatli bir hukuki değerlendirme yapılması gerekir. Yargıtay içtihatları da, bu suç türünün tespitinde önemli bir rehberdir.

Ceza avukatı olarak, bu tür suçların mağduru veya şüphelisi olan kişilere hukuki destek sağlamak ve onların haklarını savunmak önemli bir görevdir. Eğer siz de internet üzerinden dolandırıcılık sebebiyle mağdur olduysanız veya bu böyle bir itham ile karşı karşıya kalmış bir şüpheli iseniz, bir ceza avukatına başvurarak, hukuki yardım alma yolunda ilk adımı atabilirsiniz.

Referanslar

  • Türk Ceza Kanunu‘na (TCK) 157 ve 158. Maddeler
  • Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 2017/26763 E., 2020/10286 K.

*

Konu ile ilgili emsal olabilecek bir Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz:

Yargıtay 15. Ceza Dairesi         2017/26763 E.  ,  2020/10286 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK’nın 158/1-f-h-son, 62, 52/2, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet

Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Sanığın sorumlu müdürü olduğu …. . İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi adına internet üzerinden yurt dışında açılan yaz okullarına öğrenci göndereceğine ilişkin ilan verdiği, katılanın da internet üzerinden verilen ilan vasıtasıyla sanığa ulaşarak yurt dışında öğrenim görmek amacıyla 5.000 TL parayı sanığın bildirdiği banka hesabına gönderdiği ancak katılanın yurt dışına öğrenim için gönderilmediği gibi parasının da iade edilmediği bu suretle sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;

sanık savunması, katılan beyanları ile dosya kapsamına göre mahkemenin mahkumiyet kararına ilişkin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiş, sanığın internet üzerinden ilan verip katılanı dolandırdığı anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, 21/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

"Veysel Danış'a Danış'ırsam bilirim"
diyorsanız Tıklayın