Arabuluculuk

Kişiler arasındaki davalar devletler arasındaki savaşlara benzer. İki taraf da kendisini haklı görür. Bu inatlaşmanın sonu da taraflar devlet ise savaş meydanı, kişi ise mahkeme salonudur.

Çatışmalardan tabii ki mümkün olduğu kadar uzak durmak durmak lazımdır. Fakat bazen çıkar çatışmaları bazen bir tarafın haksız tutumu sebebiyle ihtilaf oluşmaktadır. Bu da hayatın akışının bir cilvesidir belki de…

İhtilaf oluşmuş ise de itidalli (sakin) davranıp meselenin sulh yoluyla çözülmesi için çaba göstermek gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ihtilaf sulh ile (güzellikle) çözülmezse işin sonunun mahkeme salonuna varacağı görünen köy gibi bir haldir; bunu görmek, öngörmek için kılavuza ihtiyaç yoktur.

Tarihin ilk ve en başarılı avukatlarından kabul edilen CiceroEn kötü barış en haklı savaştan daha iyidir” demiştir.

Binlerce dava, duruşma görmüş bir avukat olarak söyleyebilirim ki devletler için harp meydanları ne ise kişiler için de mahkeme salonları böyledir. İstenmeyen duygular, gerginlik, stres, masraf, zaman kaybı, … ve daha bir sürü kötü şeyle karşı karşıya bırakır insanı.

Mustafa Kemal Atatürk hep sulh taraftarı olmuştur. Bir konuşmasında “Gerçek kanaatim şudur: Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Lakin milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça harp cinayettir” demiştir.

Atatürk’ün dediği gibi eğer hayatımız, haklarımız tehlikedeyse tabii ki devletin organı olan mahkemelerden yardım isteyeceğiz; istemeliyiz de. Fakat ve ancak bu hal eğer “mecburi ise” bunu yapmalıyız. Nasıl ki devletler mecbur kalmadıkça (milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça) sulh taraftarı olmalı ve savaştan kaçınmalı ise, fertler de mümkün olduğu kadar barışçı yollarla uzlaşmayı denemelidir. Mahkemelerin yardımı ancak mecburi hallerde istenmelidir.

Memleketimizin halk edebiyatında maalesef “mahkeme kapılarında sürünmek” diye bir tabir olduğunu üzülerek hatırlatıyorum. Bu tabirin işlendiği Kemal Sunal’ın Davacı filmini de hatırınızda tutmanızı öneririm 🙂

Kimse keyfinden mahkeme yoluna başvurmuyor, mahkemelerde uğraşmadan hakkımızı nasıl alacağız ki? dediğinizi duyar gibiyim… İşte bu yazıda Veysel Danış size farklı bir alternatif sunacak:  Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk

Türk hukuk sistemine bir yıl önce giren yeni yöntem Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk. Bu yöntemde ihtilaf yaşayan taraflar gene Devlet (Arabuluculuk Daire Başkanlığı) gözetiminde Arabulucu ünvanlı, uzlaştırma konularında özel eğitimler almış kişiler ile beraber bir araya getiriliyor.

Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk hakkında bazı kısa bilgilerin de bilinmesinin arabuluculuk müessesesine ve arabuluculara güveninin artmasında faydalı olacağını düşünüyorum.

Arabuluculuk yapabilmek için Adalet Bakanlığı’na bağlı Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından yetkilendirilmiş “hukuki arabulucu” olmak gerekiyor. Bir kişinin arabuluculuk yapabilmesi için hukuk fakültesi mezunu olması, arabuluculuk eğitimi alması, avukatlık mesleğinde en az 5 senelik kıdemli bir avukat olması ve Adalet Bakanlığı’na bağlı Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen sınavları başarıyla geçerek “Arabulucu” unvanı almış olması gerekir. Adalet Bakanlığı’nın belirlediği bu şartları yerine getiren kişiler “Arabulucu” ünvanını kullanmaya ve arabuluculuk faaliyeti yapmaya hak kazanırlar.

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, arabuluculuk yapan arabulucuların hukuk fakültesi mezunu olmalarını şart koşmuştur. Bütün arabulucuların hukuk mezunu olmaları sebebiyle arabuluculuk yapan kişilere halk arasında arabulucu avukat da denilmektedir.

Arabuluculuk, taraflar arasında oluşmuş bulunan ihtilafların dostane yöntemlerle çözülmesi için tarafsız üçüncü bir kişi olan arabulucunun aracılığıyla çözülmesi için uygulanan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir.

Arabulucu ile ihtilafın tarafları bir araya geliyor. İhtilafı güzellikle çözmeye, aralarının bulunmasına çaba harcıyorlar. Hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk sayesinde yaşanan ihtilafların dostane çözüme kavuşması şüphesiz iki tarafın da menfaatine oluyor. Çünkü iki taraf da mahkemeye gitmeden istediğini elde etmiş oluyor.

Arabulucu veya halkın kullandığı tanımlamayla arabulucu avukat taraflar arasındaki ihtilaf hakkında hüküm vermez, uyuşmazlığı karara bağlamaz. Hatta ihtilafın taraflarına herhangi bir çözüm de önermez!

Peki madem çözüm önermiyor, arabulucu ne yapar? Arabulucu tarafların kendi çözümlerini üretmelerini, birbirlerini anlamalarını sağlar. Çünkü ihtilaflar (uyuşmazlıklar) genellikle tarafların birbirlerini anlamamalarından dolayı meydana gelir.

Biraz empati, biraz çaba ve sonunda birbirini anlamak ve anlaşmak. Mahkeme salonundan daha güzel değil mi?  🙂

Detaylı bilgi için tıklayın

  • Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

"Sorunum Çözülsün Artık" diyorsanız Tıklayın