Kocam ameliyat edildi ve aynı gün öldü

Kocam ameliyat edildi ve aynı gün öldü

Kocam sol tarafında ağrı olduğu için özel hastaneye muayene olmak için gitti. Doktor onu muayene ettikten sonra böbrek taşları olduğunu ve onu ameliyat olması gerektiğini söyledi. Kocam da madem ameliyat olmam gerekiyor ameliyat olayım dedi.

Kocam ameliyat edildi ve aynı gün öldü

Doktor ertesi gün kocamı ameliyat etti. Ama ameliyattan bir kaç saat sonra kocam öldü 🙁

Ben kocamın hatalı ameliyat yüzünden öldüğünü düşünüyorum. Kocamın sadece ağrısı vardı. Doktor hiç tedavi etmeden direk onu ameliyat dedi. Acil ameliyat olmak için hastanın acil durumda olması, ağır hasta olması gerekir diye biliyorum. Ama tabii doktor bizden daha iyi bilir diye düşündük ve kocam da ameliyat olayım dedi. Ama ameliyat olduğu gün kocam vefat etti.

Ben bu doktorun cezalandırılmasını istiyorum. Doktordan şikayetçi olmak istiyorum. Ne yapmamı önerirsiniz?

*

Kocanızın doktora güvenmesi, doktorun kendisinden daha bilgili ve konunun uzmanı olduğunu düşünmesinde bir gariplik yok. Bir kişi doktoruna, avukatına, muhasebecisine güvenmeyip kime güvenecek? Bir insanın beraber çalıştığı kişilere hele hele yardım ve istediği kişilere güvenmesinden daha doğal ne olabilir ki.

Doktorun ameliyata alma kararının doğru mu, yanlış mı olduğunu şu anda bilmiyoruz. Doktorun ameliyat işlemlerinde bir hata yapıp yapmadığını bilmiyoruz. Bu sebeple peşin hükümlü davranıp doktorun hatalı olduğuna karar verip doktoru suçlamak da doğru olmayacaktır. Öncelikle doktorun bir hatası veya kusuru veya ihmali olup olmadığının araştırılıp ortaya çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz; ki bu da ceza yargılaması ile olacaktır.

İlgili kişiler hakkında ceza davası açılması için şikayetçi olabilirsiniz.

Adli Tıp incelemesi ve diğer araştırmalar neticesinde kocanızın vefat sebebi ortaya çıkarılıp hatası, kusuru veya ihmali var ise sorumluların cezalandırılmaları gerekir.

Tüm süreç oldukça karmaşık işlemler gerektiren üzücü ve yorucu olacaktır. Bir ceza avukatı ile görüşüp destek almanızı öneriyorum.

Öte yandan ceza yargılamasında mağdur olduğunuz yönünde karar çıkarsa tazminat davası da açabileceğinizi bilmenizde fayda görüyoruz.

*

Konu ile ilgili emsal olabilecek bir Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz:

12. Ceza Dairesi 2020/4122 E. , 2022/3202 K.

“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK’nın 85/1, 62, 50/4-1a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet
Tebliğnamede düşünce : Onama

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Ölen M. S.’ın, 14.10.2014 tarihinde, sanık Dr….’in üroloji uzmanı olarak görev yaptığı İskenderun Özel P. Hastanesine giderek sol yan ağrısı şikayeti ile başvurduğu, sanık doktor tarafından yapılan muayenesinde böbrek taşlarının alınması için ameliyat yapılacağının belirtildiği, 15.10.2014 tarihinde ameliyat edildiği, Burada tedavisi devam ederken aynı gün içinde öldüğü olayda; şahsın ölümünde ameliyat ve ameliyat sonrası kontrol ve tedavisini yapan sağlık görevlilerinin kusuru bulunup bulunmadığı açısından Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 3966 Karar sayılı 30/09/2015 tarihli rapora göre; adli dosyada kayıtlı bilgiler, tıbbi belgeler ile otopsisinde tespit edilen makroskopik ve histopatolojik bulgular birlikte değerlendirildiğinde kendisinde üriner enfeksiyon bulunan kişinin ölümünün endoskopik üreter taşı ameliyatı ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu,
Özel P. Hastanesine 14/10/2014 tarihinde sol yan ağrısı şikayetiyle başvuran kişinin üroloji uzmanı Dr. … tarafından yapılan gerekli muayenesinin yapıldığı, daha öncesinde yapılmış laboratuar tetkikleri ve grafiler de görülerek endoskopik böbrek ve üreter taşı ameliyatı kararının verildiği, bununla birlikte 13/10/2014 numune alım tarihli Hatay İskenderun Devlet hastanesinin Hemogram tetkiklerinde: WBC 16,56 olarak tespit edildiği, idrar tetkiklerinde; Nitrit:++, Lökosit esteraz:++++, görünüm: bulanık, lökosit: 124 2/HPF, Lökosit Kümesi: 1, Bakteri: bol olarak tespit edildiği ve otopsisinde yapılan histopatolojik incelemede böbrekte akut pyelonefrit tespit edildiği dikkate alındığında kişide mevcut üriner enfeksiyonun medikal tedavi ile kontrol altına alınmadan ameliyat kararının verilmesinin uygun olmadığı cihetle gerekli uygun tıbbi koşullar sağlanmadan kişinin ameliyat edilmiş olması nedeniyle üroloji uzmanı Dr. …’in kusurlu olduğunun oybirliği ile mütalaa edildiği olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin kusura ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 21.04.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Doktor, Doctor,

Doktor ameliyat sırasında karnımda cerrahi alet unutmuş

Doktor ameliyat sırasında karnımda cerrahi alet unutmuş

Hastalığım için ameliyat oldum. Ameliyat sonrasında sancılarım oldu. Kontrol için muayene edildiğimde karnımda bir ameliyat aleti unutulduğu anlaşıldı. Meğer doktor ameliyat sırasında karnımda cerrahi alet unutmuş.

Doktorun içimde unuttuğu aletin çıkarılması için tekrar ameliyat olmak zorunda kaldım. Aynı acıları bir daha çektim.

İşini doğru düzgün yapmayan bu doktoru şikayet etmek istiyorum. Ne yapmamı önerirsiniz?

*

Öncelikle geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Görevini yaparken gerekli ihtimamı göstermeyen doktor şüphesiz yaptığı ihmalinden sorumlu olacaktır.

Sizin tekrar ameliyat olmanıza sebep olması taksirle yaralama suçunu oluşturmuş olabilir. Görevi ihmal suçu veya görevi kötüye kullanma suçu oluşmuş olabilir. Net karar verebilmek için konunun detaylarını öğrenmemiz gerekiyor tabii ki.

Şikayetçi olduğunuz takdirde yapılacak soruşturma ve akabinde yapılabilecek ceza yargılaması neticesinde adalet yerini bulacaktır. Tüm süreç oldukça karmaşık işlemler gerektiren üzücü ve yorucu olacaktır. Bir ceza avukatı ile görüşüp destek almanızı öneriyoruz.

Öte yandan ceza yargılamasında mağdur olduğunuz yönünde karar çıkarsa tazminat davası da açabileceğinizi bilmenizde fayda görüyoruz.

*

Konu ile ilgili emsal olabilecek bir Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz:

9. Ceza Dairesi 2020/3991 E. , 2020/120 K.

“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Görevi kötüye kullanma
Hüküm : TCK’nın 257/2, 62, 50/1-a, 52/1-2.maddeleri uyarınca mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
… Hastanesinde doktor olarak görev yapan sanığın 18.03.2008 tarihinde katılanın bir şikayeti ile ilgili ameliyatını yaptığı sırada katılanın batında cerrahi mala unutulması ve daha sonra katılanın şikayetleri üzerine yeniden ameliyat olmasına sebebiyet vermesi şeklindeki eyleminin taksirle yaralama suçunu oluşturduğu, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA, 17/03/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(MUHALİF)
MUHALEFET ŞERHİ:
Yukarıda esas numarası yazılı dosya için çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyorum. Şöyle ki:

Çözdürülmesi gereken hukuki sorun cerrahi doktor olarak görev yapan sanığın ameliyat sonrasında mağdurun vücudunda “cerrahi mala” olarak tabir edilen cerrahi ekipmanın vücutta kalmasıyla sonuçlanan eylemdeki sorunluluğunun kast ile mi taksir ile mi tanımlanacağı noktasında toplanmaktadır.
Bu aşamada öncelikli husus suç olduğu yolunda duraksama olmayan eylemin oluşum sürecinin bilinmesi olacaktır.
Sağlık Bakanlığı Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği (13.01.1983 tarihli ve 17927 mükerrer Resmi Gazete) yataklı tedavi kurumlarında çeşitli hizmetlerin uygulama esaslarını personelin görev ve yetkilerini ve sorumluluğunu belirler. Yönetmeliğin 8. maddesi hekimlere bu konuda bir sorumluluk vermektedir. Özellikle 16. madde ameliyathane hizmetlerini genel olarak tanımlar.
16/I madde ameliyathanelerin yönetimi hizmete hazır bulunması alet ve malzemelerin sağlanması burada çalışan personelin yönetimi ve eğitimlerinin yapılmasıyla genel cerrahi uzmanını görevlendirmiş olup bu cerrah baş tabipliğe karşı doğrudan sorumludur. 16/I-son fıkra sorumlu uzmanın emrinde çalışmak üzere gerekli görülen personelin görevlendirildiğini bildirmektedir.
16/IV ameliyat sonrası aşamayı bildirmektedir. Sorumlu cerrah bu aşamada 24 saat ile sınırlı olarak yine sorumlu tutulmuştur.
Benzer sorumlulukta 1219 sayılı yasa 70. maddede de bildirilmektedir.
Tekrar yönetmeliğe dönülecek olursa 114/1-e bendi hem 1219 sayılı yasaya atıfta bulunmakta hem de dinen hekim olan cerrahı ameliyat konusunda sorumlu tutmaktadır. Bu yönetmeliğe göre elimizde olan önemli bir dayanakta ameliyatı yapan uzmanın ameliyat sonrasında tuttuğu yazılı belgedir. Bu belgenin niteliği yönetmeliğin ek 52 maddesinde form 11 olarak yer almaktadır. Ameliyatın tamamlanma aşamasını teyit eden resmi belge ameliyatı yapan doktor tarafından imzalanarak süreç tamamlanmaktadır.
Yönetmelik 138. madde ameliyathane teknisyeninin görevini belirlerken aslında bunun sorumluluğunun da uzman doktorun sorumluluğunun alt kademesinde yer alacağını belirtir.
Tüm yukarıdakilere ek olarak yönetmelik 119. maddenin uzmanlık eğitimi gören asistan doktorların uzmanlık tüzüğüne göre yetiştirileceğini bildirmektedir.
Bu anlamda uygulamada var olan dayanaklardan biri de tüm hastaneler tarafından kendi bünyesine uyarlanarak temel alınan Sağlık Bakanlığı tarafından 36 nolu yönerge şeklinde tanımlanmış “güvenli cerrahi kontrol listesidir”. Her hastane bunu baz alarak kendi kontrol talimatnamesini oluşturmaktadır. Bu tür güvenli cerrahi kontrol listeleri operasyon sonunda ilgili cerrahın imzasıyla tamamlanır. (yönetmelik ek 12-13 nolu form)
Bu aşamalar irdelendiğinde operasyon aşamasında hem fiili olarak hem mevzuata göre ana idareci olan kontrol mekanizmasını elinde tutan kişi ameliyatı yapan uzman cerrahtır. İçeri alınan malzemenin sayımı ekip tarafından yapılmakta ve ameliyat sonrası sarf edilen malzeme yine ekip tarafından sayılmakta ise de neticede bunun sayılıp sayılmadığını kontrol etme yükümlülüğü ameliyatı tamamlayan belgede imzası bulunan cerraha aittir.
Sonuç itibariyle bu fiili durumun iyi irdelenmesi gerekir. Mevcut davada cerrahi malanın içeride bırakılması şeklindeki işlemde hem malzeme sayımı hem cerrahı asiste eden asistanın eylemine gözetim bakımından cerrah sanık tarafından kusurlu bir davranış vardır.
İlk tespitimiz budur.
İkinci olarak bu eylem sürecinde kusurlu olan hekimin bu kusurlunun kast mı yoksa taksir altında mı gerçekleştiği ceza yargılamasının asıl sorunudur. Sanık hakkında yargılama TCK 257/2 maddeden yapılmıştır. TCK 257. maddede korunan hukuki değer kamu idaresinin disiplinli, dürüst ve etkin şekilde hukuken belirlenen sınırlar çerçevesinde işlemesini sağlamak suretiyle kamu faaliyetlerinin gerek eşitlik gerek liyakat ilkeleri açısından adaletli şekilde yürütüldüğü hususunda toplum ve kamu idaresi arasındaki güven ve inancın korunmasıdır.
Mevcut davada sanığın ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddiası mevcuttur. Burada temel hareket noktası ihmali davranışın görevin gereğini yerine getirmeme şeklinde ortaya çıkmış olmaktadır. Yukarıda açıklanan mevzuat ve ameliyat aşamasındaki fiili uygulama dikkate alındığında sanık yürüttüğü görevle ilgili yasa, yönetmelik, talimatname gibi düzenleyici işlemlere ve kurallara uymamıştır. İşin teknik mecburiyetleri de fail tarafından yerine getirilmemiştir. Burada ihmal kavramını “kamu görevlisinin yerine getirmekle yükümlü olduğu işini yasal düzenlemelere göre ve işin tekniğine göre yapmamak” şeklinde anlamak ve tanımlamak gerekir.
Sayın çoğunluk sanık eyleminin TCK 89 madde çerçevesinde değerlendirilmesi yolunda bir görüş ortaya koymuştur. Burada 2 adet çekince mevcuttur. TCK 89. madde mevcut haliyle “meslek ve sanata acemiliktir” unsurunu taşımamaktadır. O halde bu ve benzeri davalarda kusur kavramını dar yorumlayarak TCK 89 maddenin zorunlu bir parçası olarak değerlendirmek hatalı olacaktır. Bu ve benzeri davalarda kusur kavramını failin kusurlu davranışının genel bir çerçevesi olarak tanımlamak kast ve taksir kavramını bu şemsiyenin altında görmek gerekir. İkinci çekince ise aslında kusur oluşturduğu söylenen eylemin hukuksal dayanaklarının (yönetmelik ve talimatnameler) bulunduğu ve eğer bu mevzuata doğru bir şekilde uyulsa idi işin teknik noktasında da hata yapılmayacağı hususunun
dikkate alınması gereğidir. Eğer sanık kendi söylediği gibi cerrahi malayı ameliyatı kapatma işlemini yapan asistanın içeride unuttuğunu söylüyor ise bu noktada iki ayrı alt başlıkta ihmal gösterdiği söylenecektir. Bunlardan birincisi, ameliyatın olma aşamasında asiste eden doktorun müstakilen sorumluluk almadığı ilgili tüzüğüne göre yetiştirilmek üzere orada bulunduğu ve onun davranış kontrolünün sanık tarafından yerine getirileceği noktasıdır. İkinci şey ise içeriye malzemeyi sayarak alan hemşire ya da teknisyenin ameliyat sonrası kullanılan malzeme hariç diğer malzemeyi sayması şeklindeki eylemin kontrolünde sanık tarafından yapılması gereğidir. Bu iki aşamayı da sanık doktor atlamıştır. Burada eylemin taksir kavramıyla açıklanma olanağı mevcut değildir.
Tüm yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde gerek sağlık mevzuatı gerek bir ameliyatın gerçekleştirilme süreci gerek TCK’daki kast ve taksir kavramları birlikte ele alındığında sanık eyleminin TCK 257/2 maddede yer alan ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarını oluşturduğunu düşünmekteyim. Bu nedenle sayın çoğunluğun eylemin TCK 89. madde çerçevesinde oluştuğu yolundaki görüşüne katılmıyorum.

Doktor, Doctor,

Meme Küçültme Ameliyatında Taksirle Yaralama Suçu

Meme Küçültme Ameliyatında Taksirle Yaralama Suçu

Estetik cerrahiler günümüzde yaygınlaşmış olmakla birlikte, bu tür müdahalelerde yaşanan komplikasyonlar bazen hukuki süreci de beraberinde getirebiliyor. Örneğin meme küçültme ameliyatında taksirle yaralama suçu, hem ceza hukukunun hem de hasta hakları mevzuatının kesişim noktasında yer alıyor. Bu noktada hasta, doktorun ihmali sonucu fiziki ya da psikolojik zarar gördüğünde, Türk Ceza Kanunu kapsamında suçun unsurları gündeme gelir. Bu yazımda, bir ceza avukatı olarak sıkça karşılaştığım bu konuya dair önemli hukuki ayrıntıları paylaşacağım.

Taksirle Yaralama Suçu ve Türk Ceza Kanunu

Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesine göre taksirle yaralama, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış sonucu bir kişinin bedensel veya zihinsel bütünlüğünün ihlal edilmesidir. Estetik operasyonlar da, özellikle meme küçültme ameliyatları gibi riskli cerrahilerde, doktorun standartlara aykırı eylemi ya da ihmali ile taksirle yaralama suçu oluşabilir.

Yaralanma komplikasyon mu, ihmal mi?

Ancak burada kritik olan husus, yaralanmanın bir komplikasyon sonucu mu, yoksa ihmal sonucu mu geliştiğinin tespiti ve buna ilişkin delillerdir.

Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi, kamu görevlisinin görevinin gereklerini ihmal etmesi halinde cezai sorumluluğunu düzenler. Kamu hastanesinde çalışan bir doktor için bu madde devreye girebilir. Özel hastanelerde ise özel hukuk sorumluluğu yanında, ceza hukuku bağlamında 89. madde (taksirle yaralama) doğrudan uygulanabilir.

Meme küçültme ameliyatında taksirle yaralama suçunda doktorun ceza sorumluluğu

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2017/630 K. sayılı kararında da bu konuya değinilmiştir. Karara göre, meme küçültme ameliyatı sırasında oluşan doku nekrozu komplikasyon olarak değerlendirilse de, hastanın önceden bilgilendirilmediği ve onam alınmadığı tespit edilmiştir. Bu bağlamda, hekimin hastanın önceki ameliyat geçmişine dair bilgi toplamaması ve riskleri yazılı olarak paylaşmaması, doktorun ihmali olarak değerlendirilmiş, TCK 257/2 uyarınca mahkumiyet gerekçesi oluşturabilecek nitelikte bulunmuştur.

Hastaya ait risklerin önceden anlatılması” ve “yazılı onam alınmasıTürk Tabipler Birliği Etik Kuralları ve Hasta Hakları Yönetmeliği kapsamında zorunludur. Bu süreçte eksiklik bulunması, doktorun hukuki sorumluluğunu artırır. Bir ceza avukatı olarak ifade etmeliyim ki, sadece komplikasyon gelişmesi cezai sorumluluğu doğurmaz. Ancak bilgilendirme yükümlülüğünün ihlali, komplikasyonun doğrudan suç kapsamında değerlendirilmesine neden olabilir.

Meme küçültme ameliyatında taksirle yaralama suçu iddiası ile karşılaşan kişiler için ceza avukatı, öncelikle dosyanın detaylarını değerlendirir; tıbbi bilirkişi raporlarını analiz eder ve savunma veya müdafaa stratejisini geliştirir.

Doktor açısından eylemin bir komplikasyon mu yoksa ihmal mi olduğunun belirlenmesi, dava sonucunu doğrudan etkileyen temel unsurdur. Hasta yönünden ise maddi ve manevi tazminat süreçleri, ceza davasına paralel olarak yürütülebilir.

Görevi İhmal ve Sağlık Çalışanlarının Sorumluluğu

Tıbbi müdahalelerde hekimin yükümlülüğü sadece başarılı ameliyat yapmak değildir; aynı zamanda hastayı yeterince bilgilendirmek ve onam almak da hukuki bir mecburiyettir. Meme küçültme ameliyatında taksirle yaralama suçu, çoğu zaman bu sürecin ihmal edilmesinden kaynaklanır.

Gerek doktor gerekse hasta açısından böyle bir durumla karşılaşıldığında, sürecin deneyimli bir ceza avukatı eşliğinde yürütülmesi hayati önemdedir.

Konu ile ilgili emsal olabilecek bir Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz:

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/15465 E. , 2017/630 K.

“İçtihat Metni”
Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : Beraat

Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine ancak;
27-28 Kasım 2014 toplantı tarihli Yüksek Sağlık Şurası kararında özetle “…dosyadaki bilgi, belge ve bulgular değerlendirildiğinde; estetik olarak uygulanan meme küçültme ameliyatında meydana gelen yağ dokusu nekrozu sonrasında meydana gelen deformasyonun komplikasyon olduğu, komplikasyon yönetiminin yerinde olduğu, ancak operasyon öncesi hastanın bilgilendirildiğini gösterir onam belgesinin olmamasının önemli bir eksiklik olduğuna…” oy birliği ile karar verildiği, İzmir Tabib Odası tarafından soruşturmacı olarak atanan Prof. Dr…. ‘in hazırlamış olduğu 05.10.2010 tarihli raporda özetle “…meme küçültme ameliyatlarının en korkulan komplikasyonu nekrozdur. Bu olay damarsal bir problemden, sistemik bir problemden, daha önce bozulmuş olan anatomik yapıdan, alınan birtakım ilaçlardan veya sigara kullanımından olabilir. Hasta daha önce aynı ameliyatı geçirmiştir. Burada memeyi besleyen ana damarların bir kısmı küçültmenin bir gereği olarak kesilmiştir. İkincil ameliyatta aynı travmaya maruz kalan memede elbette nekroz şansı ilk yapılan ameliyata göre daha fazladır….” bilgilerine yer verildiği, dosya içinde mevcut olan özel… Tıp Merkezinin “Hasta Hakları Yönetmeliği” uyarınca cerrahi müdahale öncesi matbu olarak hazırlanan “muvafakat belgesi” ile genel anestezinin sonuçları hakkında yine matbu olarak hazırlanan “hasta bilgilendirme formuna” ilişkin belgenin, katılan hasta tarafından imzalandığı, sözkonusu belgelerde sanığın yapacağı ameliyatın riskleri ve sonuçları hakkında bir bilgi bulunmadığı, ameliyatı yapan doktor sanığın, hasta anamnezinde katılanın ikinci defa meme estetik ameliyatı olacağını bilmesine rağmen, önceki ameliyata dair bilgileri getirtmediği ve sözkonusu meme ameliyatının riskli olduğunu bildiği halde, bu konuda hastayı bilgilendirdiğine ve onayını aldığına dair imzalı bir belge alması gerekir iken almadığı, sanığın ihmali eylemi ile taksirle yaralama eylemi arasında uygun illiyet bağı kurulamasa bile görevinin gereklerini yerine getirmek hususunda ihmali bulunduğu gözetilerek TCK’nın 257/2. maddesi gereğince mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 31.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Doktor, Doctor,

Yanlış Ameliyat

Yanlış Ameliyat

Sağ dizimde çok ağrı oluyordu. Gittiğim doktorlar hep ameliyat olman lazım dediler. Sonunda ağrılara dayanamayıp ameliyat oldum. Ama narkozdan uyandığımda ağrıyan sağ dizimin değil, sağlam olan sol dizimin ameliyat edildiğini gördüm!

Doktora hasta olan sağ dizimi değil sağlam olan sol dizimi ameliyat ettiklerini söyledim. Ben söyleyince doktor dosyama baktı yanlış ayağımı ameliyat ettiklerini o da kabul etti. Ertesi gün de sağ dizimden ameliyata aldılar.

Daha sonra doktor hatalı ameliyat yaptıklarını inkar etti. Hatalı ameliyat yapmadıklarını, diğer dizimin de problemli olduğunu, bu arada onu da düzelttiklerini söyledi. Halbuki bu yalan. Benim sol dizimde hiç bir problemim yoktu. Hatalı ameliyat yaptılar. Sonra buna bir kılıf uydurdular.

Üstelik ameliyat ettikleri dizim de iyileşmedi. Ameliyat olmadan önce sağ dizimde ağrı vardı tamam, ama sol dizimde hiç bir şey yoktu. Şimdi ise doktor hatası yüzünden iki dizim de sakatlandı tuvalete bile zor gidiyorum. Bana bu yaptıkları yapanların yanına kar kalmasın istiyorum. Bu konuda ne yapabilirim?

*

Öncelikle geçmiş olsun diyorum. Anlattıklarınızdan ameliyatlarınızda doktor hatası bulunduğu çok açık.

Tıbbi hata (malpraktis) yapan doktor ve hastaneler aleyhine sorumlu oldukları fiillerinden dolayı tazminat davaları açılabilir.

Sizin bu hale gelmenize sebep olan sorumlular aleyhine tazminat davası açma imkanınız var.

Doktor hatası sebebiyle açılacak malpraktis davaları nitelik olarak tazminat davaları olduğu için tazminat davalarına bakan avukatlar tıbbi hata tazminat davalarına da bakmaktadır. Bir tazminat avukatına müracaat etmeniz gerekiyor.

 

Doktorun hatasından sakat kaldım malpraktis, yanlış ameliyat tazminat davası açmak istiyorum sağlık hukuku.

"Veysel Danış'a Danış'ırsam bilirim"
diyorsanız Tıklayın