Doktor, Doctor,

Meme Küçültme Ameliyatında Taksirle Yaralama Suçu

Meme Küçültme Ameliyatında Taksirle Yaralama Suçu

Estetik cerrahiler günümüzde yaygınlaşmış olmakla birlikte, bu tür müdahalelerde yaşanan komplikasyonlar bazen hukuki süreci de beraberinde getirebiliyor. Örneğin meme küçültme ameliyatında taksirle yaralama suçu, hem ceza hukukunun hem de hasta hakları mevzuatının kesişim noktasında yer alıyor. Bu noktada hasta, doktorun ihmali sonucu fiziki ya da psikolojik zarar gördüğünde, Türk Ceza Kanunu kapsamında suçun unsurları gündeme gelir. Bu yazımda, bir ceza avukatı olarak sıkça karşılaştığım bu konuya dair önemli hukuki ayrıntıları paylaşacağım.

Taksirle Yaralama Suçu ve Türk Ceza Kanunu

Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesine göre taksirle yaralama, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış sonucu bir kişinin bedensel veya zihinsel bütünlüğünün ihlal edilmesidir. Estetik operasyonlar da, özellikle meme küçültme ameliyatları gibi riskli cerrahilerde, doktorun standartlara aykırı eylemi ya da ihmali ile taksirle yaralama suçu oluşabilir.

Yaralanma komplikasyon mu, ihmal mi?

Ancak burada kritik olan husus, yaralanmanın bir komplikasyon sonucu mu, yoksa ihmal sonucu mu geliştiğinin tespiti ve buna ilişkin delillerdir.

Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesi, kamu görevlisinin görevinin gereklerini ihmal etmesi halinde cezai sorumluluğunu düzenler. Kamu hastanesinde çalışan bir doktor için bu madde devreye girebilir. Özel hastanelerde ise özel hukuk sorumluluğu yanında, ceza hukuku bağlamında 89. madde (taksirle yaralama) doğrudan uygulanabilir.

Meme küçültme ameliyatında taksirle yaralama suçunda doktorun ceza sorumluluğu

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2017/630 K. sayılı kararında da bu konuya değinilmiştir. Karara göre, meme küçültme ameliyatı sırasında oluşan doku nekrozu komplikasyon olarak değerlendirilse de, hastanın önceden bilgilendirilmediği ve onam alınmadığı tespit edilmiştir. Bu bağlamda, hekimin hastanın önceki ameliyat geçmişine dair bilgi toplamaması ve riskleri yazılı olarak paylaşmaması, doktorun ihmali olarak değerlendirilmiş, TCK 257/2 uyarınca mahkumiyet gerekçesi oluşturabilecek nitelikte bulunmuştur.

Hastaya ait risklerin önceden anlatılması” ve “yazılı onam alınmasıTürk Tabipler Birliği Etik Kuralları ve Hasta Hakları Yönetmeliği kapsamında zorunludur. Bu süreçte eksiklik bulunması, doktorun hukuki sorumluluğunu artırır. Bir ceza avukatı olarak ifade etmeliyim ki, sadece komplikasyon gelişmesi cezai sorumluluğu doğurmaz. Ancak bilgilendirme yükümlülüğünün ihlali, komplikasyonun doğrudan suç kapsamında değerlendirilmesine neden olabilir.

Meme küçültme ameliyatında taksirle yaralama suçu iddiası ile karşılaşan kişiler için ceza avukatı, öncelikle dosyanın detaylarını değerlendirir; tıbbi bilirkişi raporlarını analiz eder ve savunma veya müdafaa stratejisini geliştirir.

Doktor açısından eylemin bir komplikasyon mu yoksa ihmal mi olduğunun belirlenmesi, dava sonucunu doğrudan etkileyen temel unsurdur. Hasta yönünden ise maddi ve manevi tazminat süreçleri, ceza davasına paralel olarak yürütülebilir.

Görevi İhmal ve Sağlık Çalışanlarının Sorumluluğu

Tıbbi müdahalelerde hekimin yükümlülüğü sadece başarılı ameliyat yapmak değildir; aynı zamanda hastayı yeterince bilgilendirmek ve onam almak da hukuki bir mecburiyettir. Meme küçültme ameliyatında taksirle yaralama suçu, çoğu zaman bu sürecin ihmal edilmesinden kaynaklanır.

Gerek doktor gerekse hasta açısından böyle bir durumla karşılaşıldığında, sürecin deneyimli bir ceza avukatı eşliğinde yürütülmesi hayati önemdedir.

Konu ile ilgili emsal olabilecek bir Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz:

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/15465 E. , 2017/630 K.

“İçtihat Metni”
Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : Beraat

Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine ancak;
27-28 Kasım 2014 toplantı tarihli Yüksek Sağlık Şurası kararında özetle “…dosyadaki bilgi, belge ve bulgular değerlendirildiğinde; estetik olarak uygulanan meme küçültme ameliyatında meydana gelen yağ dokusu nekrozu sonrasında meydana gelen deformasyonun komplikasyon olduğu, komplikasyon yönetiminin yerinde olduğu, ancak operasyon öncesi hastanın bilgilendirildiğini gösterir onam belgesinin olmamasının önemli bir eksiklik olduğuna…” oy birliği ile karar verildiği, İzmir Tabib Odası tarafından soruşturmacı olarak atanan Prof. Dr…. ‘in hazırlamış olduğu 05.10.2010 tarihli raporda özetle “…meme küçültme ameliyatlarının en korkulan komplikasyonu nekrozdur. Bu olay damarsal bir problemden, sistemik bir problemden, daha önce bozulmuş olan anatomik yapıdan, alınan birtakım ilaçlardan veya sigara kullanımından olabilir. Hasta daha önce aynı ameliyatı geçirmiştir. Burada memeyi besleyen ana damarların bir kısmı küçültmenin bir gereği olarak kesilmiştir. İkincil ameliyatta aynı travmaya maruz kalan memede elbette nekroz şansı ilk yapılan ameliyata göre daha fazladır….” bilgilerine yer verildiği, dosya içinde mevcut olan özel… Tıp Merkezinin “Hasta Hakları Yönetmeliği” uyarınca cerrahi müdahale öncesi matbu olarak hazırlanan “muvafakat belgesi” ile genel anestezinin sonuçları hakkında yine matbu olarak hazırlanan “hasta bilgilendirme formuna” ilişkin belgenin, katılan hasta tarafından imzalandığı, sözkonusu belgelerde sanığın yapacağı ameliyatın riskleri ve sonuçları hakkında bir bilgi bulunmadığı, ameliyatı yapan doktor sanığın, hasta anamnezinde katılanın ikinci defa meme estetik ameliyatı olacağını bilmesine rağmen, önceki ameliyata dair bilgileri getirtmediği ve sözkonusu meme ameliyatının riskli olduğunu bildiği halde, bu konuda hastayı bilgilendirdiğine ve onayını aldığına dair imzalı bir belge alması gerekir iken almadığı, sanığın ihmali eylemi ile taksirle yaralama eylemi arasında uygun illiyet bağı kurulamasa bile görevinin gereklerini yerine getirmek hususunda ihmali bulunduğu gözetilerek TCK’nın 257/2. maddesi gereğince mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 31.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bursa Orhangazi Ceza Avukatı

Bursa Orhangazi Ceza Avukatı

Suç işlemek, suçun mağduru olmak tabii ki çok kötü şeyler. Ama ne yazık ki hayatın gerçekleri. Kader mahkumu kavramını hepimiz duymuşuzdur. Kader bazen insanlara öyle oyunlar oynar ki hiç ummadığı şeylerin aniden başına geldiğini görüverir insan. Kişi, kaderin oyunu, kaderin cilvesi, bir anlık hata diye tanımlanabilecek olaylar sonucunda insan kendisini bir suçun şüphelisi veya mağduru olarak bir ceza davasının içinde bulabilir.

Suç işlemek ve hapse girmek hiç bir insanın istemeyeceği bir şey şüphesiz. Özgürlük bütün canlılar için en önemli servettir. Bir kuş için kafeste olmak kadar kötü ne olabilir ki? Bir kuş kafeste olduktan sonra kafes demir olmuş, ahşap olmuş, altın olmuş, işlemeli olmuş ne fark eder ki? Kafeste olan bir kuş mutlu olabilir mi? Tabii ki hayır!

Cezaevine girmiş insanları kınamadan önce anlamaya çalışmalı insan. Acaba bu kişi ne yaşamıştır da bugün bu noktaya gelmiştir diye. Hiç kimse dünyaya suçlu olarak gelmez. Bütün insanlar dünyaya masum çocuklar olarak gelirler. Sonra büyürler ve bir şeyler olur. İşte, “Ne olmuştur?” diye düşünmek gerekir…

Bir suçun mağduru olmak ise daha da kötüdür. Bir suçun mağduru olmak insanda bütün hayatı boyunca unutamayacağı izler bırakır. Ona karşı işlenen suçun cezasız kalmamasını ister. İşte bu his, adalet hissidir. Mağdura karşı o suçu işleyen, mağdurun o acıları yaşamasına sebep olan kişinin cezalandırılması mağdurun acısını yok edemese de nispeten hafifletecektir.

Ceza davaları şüpheli ve mağdurun çıkarlarının çatıştığı davalardır. Şüpheli, özgürlüğünü kaybetmemek için ceza almamaya çalışır. Mağdur ise ona karşı işlenen ve ona zarar veren eylemi yapan kişinin cezalandırılmasını, içindeki ateşin bir nebze soğutulması için şüpheliye ceza verilmesi için uğraşır.

Ceza davalarını takip eden ceza avukatı şüphelinin müdafisi ise şüphelinin ceza almaması veya en az cezayı alması için çalışır, savunma yapar. Ceza avukatı mağdurun vekili ise şüphelinin ceza alması ve hatta en ağır cezayı alması için çalışır, savunma yapar.

Bursa Orhangazi‘de bir suç işlendiğine dair bir şikayet, suç ihbarı veya şüphesi oluştuğunda Bursa Orhangazi Cumhuriyet Savcılığı tarafından ceza soruşturması açılır. Ceza soruşturması sonunda suçun oluştuğu yönünde ciddi delillere ulaşıldığı taktirde şüpheliler aleyhine ceza davası açılacaktır.

Bursa Orhangazi Ceza Avukatı ve İstanbul Ceza Avukatı

Bursa Orhangazi Mahkemeleri (Bursa Orhangazi Sulh Ceza Hakimliği veya Bursa Orhangazi Asliye Ceza Mahkemesi veya Bursa Orhangazi Ağır Ceza Mahkemesi)nde görülen bir ceza davasını hangi avukatlar takip etmeye yetkilidir?

Bursa Orhangazi‘deki Ceza Mahkemeleri‘nde açılan ceza davalarına Bursa Barosu’na kayıtlı bir ceza avukatı Bursa Orhangazi‘de bakmaya tabii ki yetkilidir. Fakat İstanbul Barosu‘na kayıtlı olan bir ceza avukatı İstanbul‘dan gelerek de Bursa Orhangazi‘deki ceza davasını takip edebilir. Türk hukukunda bu imkan mevcuttur. Dolayısıyla, şüpheli veya mağdur, davasını takip etmek için İstanbul‘da yaşayan ve İstanbul Barosu’na kayıtlı olan bir ceza avukatı ile çalışmayı da tercih edebilir.

Mağdur veya şüphelinin avukatını serbestçe seçebilmesi için Türkiye’deki avukatlar, farklı Baro çevrelerine bağlı il ve ilçelerde de dava takip edebilmek konusunda yetkili kılınmıştır. Bu yetki sayesinde şüpheli veya mağdur avukatını serbestçe seçmek ve belirlemek imkanına sahip olmaktadır.

Mağdur veya şüpheli bir kişi Bursa Orhangazi Sulh Ceza Hakimliği veya Bursa Orhangazi Asliye Ceza Mahkemesi veya Bursa Orhangazi Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ceza davasını takip etmesi için Bursa Barosu’na kayıtlı bir Bursa Orhangazi ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir. Veya İstanbul Barosu’na kayıtlı bir İstanbul‘dan bir ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir; kanunlar buna izin vermektedir.

Yaptığımın Suç Olduğunu Bilmiyordum Karım Benden Şikayetçi Olmuş

Yaptığımın Suç Olduğunu Bilmiyordum Karım Benden Şikayetçi Olmuş

Bir akşam eve içkili gelmiştim. İnternette gezinirken cinsel arzularım kabardı. Karıma sevişmek istediğimi söyledim. Gündüz kavga ettiğimiz için karım bana kırgındı. Bana “Önce istediğini söyle sonra gel yapalım de, öyle olur mu, ben yapmak istemiyorum” dedi. Ben de onu yatak odasına çekiştirip onunla birlikte oldum.

Nikahlı karımla cinsel birleşmede bulunmanın suç olduğunu bilmiyordum, karım benden şikayetçi olmuş

Sabahleyin karım eşyalarını toplayıp evi terk etti. Karım ona zorla tecavüz ettiğimi söyleyip benden şikayetçi olmuş. Ben karıma tecavüz etmedim, insan karısına nasıl tecavüz edebilir ki? Ben nikahlı karımla birlikte oldum. Polisler beni karakola götürdü, ifademi aldı. Hapis cezası alacağımı söylediler. Nikahlı karımla cinsel birleşmede bulunmanın suç olduğunu bilmiyordum. Sonuçta nikahlı karım bu, insan karısıyla cinsel birleşmede bulunamaz mı? Polisler yaptığımın suç olduğunu söylediler. Ben karımla yıllardır sevişiyorum bir şey olmadı, suç değildi. Bu defa nasıl oldu? Yaptığımın suç olduğunu bilmeden yaptım ben. Ne yapacağımı bilmiyorum. Suç olduğunu bilmediğim halde bana hapis cezası istenmesi mümkün müdür? Hapse girmek istemiyorum. Hapse girmekten çok korkuyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Lütfen bana yardım edin.

*

Türk Ceza Kanunu‘nun 4. maddesine göre; Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz. Nitekim polisler de yaptığınızın suç olduğunu ifade etmişler.

Türk Ceza Kanunu‘na göre evli olmanız o istemediği halde karınızla cinsel ilişki yaşama hakkı vermez. Böyle bir şey yaparsanız (ki yapmışsınız) Türk Ceza Kanunu‘nun 102. maddesine göre suçtur. Karınız da şikayetçi olmuş. Maalesef 18 sene hapis cezası alma riskiyle karşı karşı olduğunuz öngörülebilir. Hapse girmek istememekte haklısınız, kimse hapse girmek istemez. İyi bir savunmaya ihtiyacınız var. Bir ceza avukatı ile görüşüp vekalet vermenizi ve sizi savunmasını sağlamanızı tavsiye ediyorum.

Ergene Ceza Avukatı

Ergene Ceza Avukatı

Suç işlemek, suçun mağduru olmak tabii ki çok kötü şeyler. Ama ne yazık ki hayatın gerçekleri. Kader mahkumu kavramını hepimiz duymuşuzdur. Kader bazen insanlara öyle oyunlar oynar ki hiç ummadığı şeylerin aniden başına geldiğini görüverir insan. Kişi, kaderin oyunu, kaderin cilvesi, bir anlık hata diye tanımlanabilecek olaylar sonucunda insan kendisini bir suçun şüphelisi veya mağduru olarak bir ceza davasının içinde bulabilir.

Suç işlemek ve hapse girmek hiç bir insanın istemeyeceği bir şey şüphesiz. Özgürlük bütün canlılar için en önemli servettir. Bir kuş için kafeste olmak kadar kötü ne olabilir ki? Bir kuş kafeste olduktan sonra kafes demir olmuş, ahşap olmuş, altın olmuş, işlemeli olmuş ne fark eder ki? Kafeste olan bir kuş mutlu olabilir mi? Tabii ki hayır!

Cezaevine girmiş insanları kınamadan önce anlamaya çalışmalı insan. Acaba bu kişi ne yaşamıştır da bugün bu noktaya gelmiştir diye. Hiç kimse dünyaya suçlu olarak gelmez. Bütün insanlar dünyaya masum çocuklar olarak gelirler. Sonra büyürler ve bir şeyler olur. İşte, “Ne olmuştur?” diye düşünmek gerekir…

Bir suçun mağduru olmak ise daha da kötüdür. Bir suçun mağduru olmak insanda bütün hayatı boyunca unutamayacağı izler bırakır. Ona karşı işlenen suçun cezasız kalmamasını ister. İşte bu his, adalet hissidir. Mağdura karşı o suçu işleyen, mağdurun o acıları yaşamasına sebep olan kişinin cezalandırılması mağdurun acısını yok edemese de nispeten hafifletecektir.

Ceza davaları şüpheli ve mağdurun çıkarlarının çatıştığı davalardır. Şüpheli, özgürlüğünü kaybetmemek için ceza almamaya çalışır. Mağdur ise ona karşı işlenen ve ona zarar veren eylemi yapan kişinin cezalandırılmasını, içindeki ateşin bir nebze soğutulması için şüpheliye ceza verilmesi için uğraşır.

Ceza davalarını takip eden ceza avukatı şüphelinin müdafisi ise şüphelinin ceza almaması veya en az cezayı alması için çalışır, savunma yapar. Ceza avukatı mağdurun vekili ise şüphelinin ceza alması ve hatta en ağır cezayı alması için çalışır, savunma yapar.

Ergene‘de bir suç işlendiğine dair bir şikayet, suç ihbarı veya şüphesi oluştuğunda Ergene Cumhuriyet Savcılığı tarafından ceza soruşturması açılır. Ceza soruşturması sonunda suçun oluştuğu yönünde ciddi delillere ulaşıldığı taktirde şüpheliler aleyhine ceza davası açılacaktır.

Ergene Ceza Avukatı ve İstanbul Ceza Avukatı

Ergene Mahkemeleri (Ergene Sulh Ceza Hakimliği veya Ergene Asliye Ceza Mahkemesi veya Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesi)nde görülen bir ceza davasını hangi avukatlar takip etmeye yetkilidir?

Ergene‘deki Ceza Mahkemeleri‘nde açılan ceza davalarına Tekirdağ Barosu’na kayıtlı bir ceza avukatı Ergene‘de bakmaya tabii ki yetkilidir. Fakat İstanbul Barosu‘na kayıtlı olan bir ceza avukatı İstanbul‘dan gelerek de Tekirdağ Ergene‘deki ceza davasını takip edebilir. Türk hukukunda bu imkan mevcuttur. Dolayısıyla, şüpheli veya mağdur, davasını takip etmek için İstanbul‘da yaşayan ve İstanbul Barosu’na kayıtlı olan bir ceza avukatı ile çalışmayı da tercih edebilir.

Mağdur veya şüphelinin avukatını serbestçe seçebilmesi için Türkiye’deki avukatlar, farklı Baro çevrelerine bağlı il ve ilçelerde de dava takip edebilmek konusunda yetkili kılınmıştır. Bu yetki sayesinde şüpheli veya mağdur avukatını serbestçe seçmek ve belirlemek imkanına sahip olmaktadır.

Mağdur veya şüpheli bir kişi Ergene Sulh Ceza Hakimliği veya Ergene Asliye Ceza Mahkemesi veya Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ceza davasını takip etmesi için Tekirdağ Barosu’na kayıtlı bir Tekirdağ Ergene ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir. Veya İstanbul Barosu’na kayıtlı bir İstanbul‘dan bir ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir; kanunlar buna izin vermektedir.

Bursa Osmangazi Ceza Avukatı

Bursa Osmangazi Ceza Avukatı

Suç işlemek, suçun mağduru olmak tabii ki çok kötü şeyler. Ama ne yazık ki hayatın gerçekleri. Kader mahkumu kavramını hepimiz duymuşuzdur. Kader bazen insanlara öyle oyunlar oynar ki hiç ummadığı şeylerin aniden başına geldiğini görüverir insan. Kişi, kaderin oyunu, kaderin cilvesi, bir anlık hata diye tanımlanabilecek olaylar sonucunda insan kendisini bir suçun şüphelisi veya mağduru olarak bir ceza davasının içinde bulabilir.

Suç işlemek ve hapse girmek hiç bir insanın istemeyeceği bir şey şüphesiz. Özgürlük bütün canlılar için en önemli servettir. Bir kuş için kafeste olmak kadar kötü ne olabilir ki? Bir kuş kafeste olduktan sonra kafes demir olmuş, ahşap olmuş, altın olmuş, işlemeli olmuş ne fark eder ki? Kafeste olan bir kuş mutlu olabilir mi? Tabii ki hayır!

Cezaevine girmiş insanları kınamadan önce anlamaya çalışmalı insan. Acaba bu kişi ne yaşamıştır da bugün bu noktaya gelmiştir diye. Hiç kimse dünyaya suçlu olarak gelmez. Bütün insanlar dünyaya masum çocuklar olarak gelirler. Sonra büyürler ve bir şeyler olur. İşte, “Ne olmuştur?” diye düşünmek gerekir…

Bir suçun mağduru olmak ise daha da kötüdür. Bir suçun mağduru olmak insanda bütün hayatı boyunca unutamayacağı izler bırakır. Ona karşı işlenen suçun cezasız kalmamasını ister. İşte bu his, adalet hissidir. Mağdura karşı o suçu işleyen, mağdurun o acıları yaşamasına sebep olan kişinin cezalandırılması mağdurun acısını yok edemese de nispeten hafifletecektir.

Ceza davaları şüpheli ve mağdurun çıkarlarının çatıştığı davalardır. Şüpheli, özgürlüğünü kaybetmemek için ceza almamaya çalışır. Mağdur ise ona karşı işlenen ve ona zarar veren eylemi yapan kişinin cezalandırılmasını, içindeki ateşin bir nebze soğutulması için şüpheliye ceza verilmesi için uğraşır.

Ceza davalarını takip eden ceza avukatı şüphelinin müdafisi ise şüphelinin ceza almaması veya en az cezayı alması için çalışır, savunma yapar. Ceza avukatı mağdurun vekili ise şüphelinin ceza alması ve hatta en ağır cezayı alması için çalışır, savunma yapar.

Bursa Osmangazi‘de bir suç işlendiğine dair bir şikayet, suç ihbarı veya şüphesi oluştuğunda Bursa Osmangazi Cumhuriyet Savcılığı tarafından ceza soruşturması açılır. Ceza soruşturması sonunda suçun oluştuğu yönünde ciddi delillere ulaşıldığı taktirde şüpheliler aleyhine ceza davası açılacaktır.

Bursa Osmangazi Ceza Avukatı ve İstanbul Ceza Avukatı

Bursa Osmangazi Mahkemeleri (Bursa Osmangazi Sulh Ceza Hakimliği veya Bursa Osmangazi Asliye Ceza Mahkemesi veya Bursa Osmangazi Ağır Ceza Mahkemesi)nde görülen bir ceza davasını hangi avukatlar takip etmeye yetkilidir?

Bursa Osmangazi‘deki Ceza Mahkemeleri‘nde açılan ceza davalarına Bursa Barosu’na kayıtlı bir ceza avukatı Bursa Osmangazi‘de bakmaya tabii ki yetkilidir. Fakat İstanbul Barosu‘na kayıtlı olan bir ceza avukatı İstanbul‘dan gelerek de Bursa Osmangazi‘deki ceza davasını takip edebilir. Türk hukukunda bu imkan mevcuttur. Dolayısıyla, şüpheli veya mağdur, davasını takip etmek için İstanbul‘da yaşayan ve İstanbul Barosu’na kayıtlı olan bir ceza avukatı ile çalışmayı da tercih edebilir.

Mağdur veya şüphelinin avukatını serbestçe seçebilmesi için Türkiye’deki avukatlar, farklı Baro çevrelerine bağlı il ve ilçelerde de dava takip edebilmek konusunda yetkili kılınmıştır. Bu yetki sayesinde şüpheli veya mağdur avukatını serbestçe seçmek ve belirlemek imkanına sahip olmaktadır.

Mağdur veya şüpheli bir kişi Bursa Osmangazi Sulh Ceza Hakimliği veya Bursa Osmangazi Asliye Ceza Mahkemesi veya Bursa Osmangazi Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ceza davasını takip etmesi için Bursa Barosu’na kayıtlı bir Bursa Osmangazi ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir. Veya İstanbul Barosu’na kayıtlı bir İstanbul‘dan bir ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir; kanunlar buna izin vermektedir.

Çerkezköy Ceza Avukatı

Çerkezköy Ceza Avukatı

Suç işlemek, suçun mağduru olmak tabii ki çok kötü şeyler. Ama ne yazık ki hayatın gerçekleri. Kader mahkumu kavramını hepimiz duymuşuzdur. Kader bazen insanlara öyle oyunlar oynar ki hiç ummadığı şeylerin aniden başına geldiğini görüverir insan. Kişi, kaderin oyunu, kaderin cilvesi, bir anlık hata diye tanımlanabilecek olaylar sonucunda insan kendisini bir suçun şüphelisi veya mağduru olarak bir ceza davasının içinde bulabilir.

Suç işlemek ve hapse girmek hiç bir insanın istemeyeceği bir şey şüphesiz. Özgürlük bütün canlılar için en önemli servettir. Bir kuş için kafeste olmak kadar kötü ne olabilir ki? Bir kuş kafeste olduktan sonra kafes demir olmuş, ahşap olmuş, altın olmuş, işlemeli olmuş ne fark eder ki? Kafeste olan bir kuş mutlu olabilir mi? Tabii ki hayır!

Cezaevine girmiş insanları kınamadan önce anlamaya çalışmalı insan. Acaba bu kişi ne yaşamıştır da bugün bu noktaya gelmiştir diye. Hiç kimse dünyaya suçlu olarak gelmez. Bütün insanlar dünyaya masum çocuklar olarak gelirler. Sonra büyürler ve bir şeyler olur. İşte, “Ne olmuştur?” diye düşünmek gerekir…

Bir suçun mağduru olmak ise daha da kötüdür. Bir suçun mağduru olmak insanda bütün hayatı boyunca unutamayacağı izler bırakır. Ona karşı işlenen suçun cezasız kalmamasını ister. İşte bu his, adalet hissidir. Mağdura karşı o suçu işleyen, mağdurun o acıları yaşamasına sebep olan kişinin cezalandırılması mağdurun acısını yok edemese de nispeten hafifletecektir.

Ceza davaları şüpheli ve mağdurun çıkarlarının çatıştığı davalardır. Şüpheli, özgürlüğünü kaybetmemek için ceza almamaya çalışır. Mağdur ise ona karşı işlenen ve ona zarar veren eylemi yapan kişinin cezalandırılmasını, içindeki ateşin bir nebze soğutulması için şüpheliye ceza verilmesi için uğraşır.

Ceza davalarını takip eden ceza avukatı şüphelinin müdafisi ise şüphelinin ceza almaması veya en az cezayı alması için çalışır, savunma yapar. Ceza avukatı mağdurun vekili ise şüphelinin ceza alması ve hatta en ağır cezayı alması için çalışır, savunma yapar.

Çerkezköy‘de bir suç işlendiğine dair bir şikayet, suç ihbarı veya şüphesi oluştuğunda Çerkezköy Cumhuriyet Savcılığı tarafından ceza soruşturması açılır. Ceza soruşturması sonunda suçun oluştuğu yönünde ciddi delillere ulaşıldığı taktirde şüpheliler aleyhine ceza davası açılacaktır.

Çerkezköy Ceza Avukatı ve İstanbul Ceza Avukatı

Çerkezköy Mahkemeleri (Çerkezköy Sulh Ceza Hakimliği veya Çerkezköy Asliye Ceza Mahkemesi veya Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesi)nde görülen bir ceza davasını hangi avukatlar takip etmeye yetkilidir?

Çerkezköy’deki Ceza Mahkemeleri‘nde açılan ceza davalarına Tekirdağ Barosu’na kayıtlı bir ceza avukatı Çerkezköy‘de bakmaya tabii ki yetkilidir. Fakat İstanbul Barosu‘na kayıtlı olan bir ceza avukatı İstanbul‘dan gelerek de Tekirdağ Çerkezköy‘deki ceza davasını takip edebilir. Türk hukukunda bu imkan mevcuttur. Dolayısıyla, şüpheli veya mağdur, davasını takip etmek için İstanbul‘da yaşayan ve İstanbul Barosu’na kayıtlı olan bir ceza avukatı ile çalışmayı da tercih edebilir.

Mağdur veya şüphelinin avukatını serbestçe seçebilmesi için Türkiye’deki avukatlar, farklı Baro çevrelerine bağlı il ve ilçelerde de dava takip edebilmek konusunda yetkili kılınmıştır. Bu yetki sayesinde şüpheli veya mağdur avukatını serbestçe seçmek ve belirlemek imkanına sahip olmaktadır.

Mağdur veya şüpheli bir kişi Çerkezköy Sulh Ceza Hakimliği veya Çerkezköy Asliye Ceza Mahkemesi veya Tekirdağ Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ceza davasını takip etmesi için Tekirdağ Barosu’na kayıtlı bir Tekirdağ Çerkezköy ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir. Veya İstanbul Barosu’na kayıtlı bir İstanbul‘dan bir ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir; kanunlar buna izin vermektedir.

Asliye Ceza Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

Asliye Ceza Mahkemesi Hangi Davalara Bakar?

Asliye ceza mahkemesi hangi davalara bakar diye soran birine, yıllardır ceza yargılamasıyla iç içe olan bir hukukçu olarak net ve sade bir dille açıklama yapma gereği hissediyorum. Çünkü bu soru, özellikle adli süreçlerle ilk defa karşılaşan vatandaşların en çok merak ettiği konular arasında yer alıyor.

Asliye ceza mahkemeleri, Türkiye‘deki ceza yargı sisteminin temel taşlarından biridir. Bu mahkemeler, sulh ceza hakimliği ile ağır ceza mahkemesi arasında yer alır. Görev alanı, genellikle daha hafif suçlar olarak tanımlanabilecek ama yine de ciddi yaptırımlar doğurabilen fiilleri kapsar.

Asliye ceza mahkemesinde görülen davalar

Hangi suçlara baktığına gelince; Sulh ceza hakimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.

Genel olarak üç aydan fazla hapis cezası gerektiren ancak ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen suçlar asliye ceza mahkemesinin konusudur. Bu kapsamda örneğin; hakaret, tehdit, yaralama (basit yaralama), mala zarar verme, hırsızlık (basit nitelikli), resmi belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma gibi suçlar bu mahkemelerin yetki alanına girer. Taksirle adam yaralama, iş kazalarına ilişkin bazı cezai sorumluluklar ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu da yine bu kapsamda değerlendirilir.

Ağır ceza mahkemesinin görevine giren kasten öldürme, cinsel saldırı gibi ağır suçlar hariç olmak üzere, ceza kanunumuzda düzenlenen pek çok fiil asliye cezada görülür. Bu noktada dikkat edilmesi gereken, suçun niteliği kadar, kanunda öngörülen ceza miktarıdır. Mahkemenin görevi, doğrudan suçun adıyla değil, kanunda öngörülen yaptırımla belirlenir.

Ceza avukatı olarak birçok müvekkilime bu süreçlerde eşlik ettim. Davaların seyri, doğru bir hukuki stratejiyle önemli ölçüde değişebilir. Asliye cezada görülen davalar, ilk bakışta basit gibi görünse de, birçok teknik ayrıntı ve hak kaybına yol açabilecek süreç barındırır. Bu nedenle, iyi bir ceza avukatı desteği almak, davanın gidişatı açısından kritik önemdedir.

Son olarak şunu söylemeliyim ki; asliye ceza mahkemesinde görülen davalar her ne kadar daha hafif cezaları kapsasa da, sonuçları bireyin sabıka kaydına işleyebilir ve ileride birçok alanda sorun oluşturabilir. Bu nedenle yargı sürecinin ciddiyetle ele alınması ve hukuki danışmanlık alınması büyük önem taşır.

Kilis Ceza Avukatı

Kilis Ceza Avukatı

Suç işlemek, suçun mağduru olmak tabii ki çok kötü şeyler. Ama ne yazık ki hayatın gerçekleri. Kader mahkumu kavramını hepimiz duymuşuzdur. Kader bazen insanlara öyle oyunlar oynar ki hiç ummadığı şeylerin aniden başına geldiğini görüverir insan. Kişi, kaderin oyunu, kaderin cilvesi, bir anlık hata diye tanımlanabilecek olaylar sonucunda insan kendisini bir suçun şüphelisi veya mağduru olarak bir ceza davasının içinde bulabilir.

Suç işlemek ve hapse girmek hiç bir insanın istemeyeceği bir şey şüphesiz. Özgürlük bütün canlılar için en önemli servettir. Bir kuş için kafeste olmak kadar kötü ne olabilir ki? Bir kuş kafeste olduktan sonra kafes demir olmuş, ahşap olmuş, altın olmuş, işlemeli olmuş ne fark eder ki? Kafeste olan bir kuş mutlu olabilir mi? Tabii ki hayır!

Cezaevine girmiş insanları kınamadan önce anlamaya çalışmalı insan. Acaba bu kişi ne yaşamıştır da bugün bu noktaya gelmiştir diye. Hiç kimse dünyaya suçlu olarak gelmez. Bütün insanlar dünyaya masum çocuklar olarak gelirler. Sonra büyürler ve bir şeyler olur. İşte, “Ne olmuştur?” diye düşünmek gerekir…

Bir suçun mağduru olmak ise daha da kötüdür. Bir suçun mağduru olmak insanda bütün hayatı boyunca unutamayacağı izler bırakır. Ona karşı işlenen suçun cezasız kalmamasını ister. İşte bu his, adalet hissidir. Mağdura karşı o suçu işleyen, mağdurun o acıları yaşamasına sebep olan kişinin cezalandırılması mağdurun acısını yok edemese de nispeten hafifletecektir.

Ceza davaları şüpheli ve mağdurun çıkarlarının çatıştığı davalardır. Şüpheli, özgürlüğünü kaybetmemek için ceza almamaya çalışır. Mağdur ise ona karşı işlenen ve ona zarar veren eylemi yapan kişinin cezalandırılmasını, içindeki ateşin bir nebze soğutulması için şüpheliye ceza verilmesi için uğraşır.

Ceza davalarını takip eden ceza avukatı şüphelinin müdafisi ise şüphelinin ceza almaması veya en az cezayı alması için çalışır, savunma yapar. Ceza avukatı mağdurun vekili ise şüphelinin ceza alması ve hatta en ağır cezayı alması için çalışır, savunma yapar.

Kilis‘te bir suç işlendiğine dair bir şikayet, suç ihbarı veya şüphesi oluştuğunda Kilis Cumhuriyet Savcılığı tarafından ceza soruşturması açılır. Ceza soruşturması sonunda suçun oluştuğu yönünde ciddi delillere ulaşıldığı taktirde şüpheliler aleyhine ceza davası açılacaktır.

Kilis Ceza Avukatı ve İstanbul Ceza Avukatı

Kilis Mahkemeleri (Kilis Sulh Ceza Hakimliği veya Kilis Asliye Ceza Mahkemesi veya Kilis Ağır Ceza Mahkemesi)nde görülen bir ceza davasını hangi avukatlar takip etmeye yetkilidir?

Kilis‘teki Ceza Mahkemeleri‘nde açılan ceza davalarına Kilis Barosu’na kayıtlı bir ceza avukatı Kilis‘te bakmaya tabii ki yetkilidir. Fakat İstanbul Barosu‘na kayıtlı olan bir ceza avukatı İstanbul‘dan gelerek de Kilis‘teki ceza davasını takip edebilir. Türk hukukunda bu imkan mevcuttur. Dolayısıyla, şüpheli veya mağdur, davasını takip etmek için İstanbul‘da yaşayan ve İstanbul Barosu’na kayıtlı olan bir ceza avukatı ile çalışmayı da tercih edebilir.

Mağdur veya şüphelinin avukatını serbestçe seçebilmesi için Türkiye’deki avukatlar, farklı Baro çevrelerine bağlı il ve ilçelerde de dava takip edebilmek konusunda yetkili kılınmıştır. Bu yetki sayesinde şüpheli veya mağdur avukatını serbestçe seçmek ve belirlemek imkanına sahip olmaktadır.

Mağdur veya şüpheli bir kişi Kilis Sulh Ceza Hakimliği veya Kilis Asliye Ceza Mahkemesi veya Kilis Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ceza davasını takip etmesi için Kilis Barosu’na kayıtlı bir Kilis ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir. Veya İstanbul Barosu’na kayıtlı bir İstanbul‘dan bir ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir; kanunlar buna izin vermektedir.

Akyurt Ceza Avukatı

Akyurt Ceza Avukatı

Suç işlemek, suçun mağduru olmak tabii ki çok kötü şeyler. Ama ne yazık ki hayatın gerçekleri. Kader mahkumu kavramını hepimiz duymuşuzdur. Kader bazen insanlara öyle oyunlar oynar ki hiç ummadığı şeylerin aniden başına geldiğini görüverir insan. Kişi, kaderin oyunu, kaderin cilvesi, bir anlık hata diye tanımlanabilecek olaylar sonucunda insan kendisini bir suçun şüphelisi veya mağduru olarak bir ceza davasının içinde bulabilir.

Suç işlemek ve hapse girmek hiç bir insanın istemeyeceği bir şey şüphesiz. Özgürlük bütün canlılar için en önemli servettir. Bir kuş için kafeste olmak kadar kötü ne olabilir ki? Bir kuş kafeste olduktan sonra kafes demir olmuş, ahşap olmuş, altın olmuş, işlemeli olmuş ne fark eder ki? Kafeste olan bir kuş mutlu olabilir mi? Tabii ki hayır!

Cezaevine girmiş insanları kınamadan önce anlamaya çalışmalı insan. Acaba bu kişi ne yaşamıştır da bugün bu noktaya gelmiştir diye. Hiç kimse dünyaya suçlu olarak gelmez. Bütün insanlar dünyaya masum çocuklar olarak gelirler. Sonra büyürler ve bir şeyler olur. İşte, “Ne olmuştur?” diye düşünmek gerekir…

Bir suçun mağduru olmak ise daha da kötüdür. Bir suçun mağduru olmak insanda bütün hayatı boyunca unutamayacağı izler bırakır. Ona karşı işlenen suçun cezasız kalmamasını ister. İşte bu his, adalet hissidir. Mağdura karşı o suçu işleyen, mağdurun o acıları yaşamasına sebep olan kişinin cezalandırılması mağdurun acısını yok edemese de nispeten hafifletecektir.

Ceza davaları şüpheli ve mağdurun çıkarlarının çatıştığı davalardır. Şüpheli, özgürlüğünü kaybetmemek için ceza almamaya çalışır. Mağdur ise ona karşı işlenen ve ona zarar veren eylemi yapan kişinin cezalandırılmasını, içindeki ateşin bir nebze soğutulması için şüpheliye ceza verilmesi için uğraşır.

Ceza davalarını takip eden ceza avukatı şüphelinin müdafisi ise şüphelinin ceza almaması veya en az cezayı alması için çalışır, savunma yapar. Ceza avukatı mağdurun vekili ise şüphelinin ceza alması ve hatta en ağır cezayı alması için çalışır, savunma yapar.

Akyurt‘ta bir suç işlendiğine dair bir şikayet, suç ihbarı veya şüphesi oluştuğunda Akyurt Cumhuriyet Savcılığı tarafından ceza soruşturması açılır. Ceza soruşturması sonunda suçun oluştuğu yönünde ciddi delillere ulaşıldığı taktirde şüpheliler aleyhine ceza davası açılacaktır.

Akyurt Ceza Avukatı ve İstanbul Ceza Avukatı

Akyurt Mahkemeleri (Akyurt Sulh Ceza Hakimliği veya Akyurt Asliye Ceza Mahkemesi veya Ankara Ağır Ceza Mahkemesi)nde görülen bir ceza davasını hangi avukatlar takip etmeye yetkilidir?

Akyurt‘taki Ceza Mahkemeleri‘nde açılan ceza davalarına Ankara Barosu’na kayıtlı bir ceza avukatı Akyurt‘ta bakmaya tabii ki yetkilidir. Fakat İstanbul Barosu‘na kayıtlı olan bir ceza avukatı İstanbul‘dan gelerek de Ankara Akyurt‘taki ceza davasını takip edebilir. Türk hukukunda bu imkan mevcuttur. Dolayısıyla, şüpheli veya mağdur, davasını takip etmek için İstanbul‘da yaşayan ve İstanbul Barosu’na kayıtlı olan bir ceza avukatı ile çalışmayı da tercih edebilir.

Mağdur veya şüphelinin avukatını serbestçe seçebilmesi için Türkiye’deki avukatlar, farklı Baro çevrelerine bağlı il ve ilçelerde de dava takip edebilmek konusunda yetkili kılınmıştır. Bu yetki sayesinde şüpheli veya mağdur avukatını serbestçe seçmek ve belirlemek imkanına sahip olmaktadır.

Mağdur veya şüpheli bir kişi Akyurt Sulh Ceza Hakimliği veya Akyurt Asliye Ceza Mahkemesi veya Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ceza davasını takip etmesi için Ankara Barosu’na kayıtlı bir Ankara Akyurt ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir. Veya İstanbul Barosu’na kayıtlı bir İstanbul‘dan bir ceza avukatı ile çalışmayı tercih edebilir; kanunlar buna izin vermektedir.

Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Nedir

Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Nedir

Bütün ilişkilerin temelini güven ve dürüstlük oluşturur. Bu temel değerlere zarar veren her türlü eylem, toplum düzenini zedelediği gibi bireyler arasındaki hukuki bağları da koparır. Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu da, bu güven ilişkisinin istismar edilmesi sonucu ortaya çıkan ciddi bir suç tipidir. Ne yazık ki bu suç, taraflar arasındaki güvene dayalı işlemlerde uygulamada sık sık karşımıza çıkmaktadır.

Türk Ceza Kanunu 209. madde açıklaması ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun cezası

Türk Ceza Kanunu’nun 209. maddesi, açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu özel olarak düzenlemiştir. Söz konusu maddeye göre; “Belli bir hukuki ilişki nedeniyle kendisine teslim edilen, fakat henüz doldurulmamış bir imzalı kâğıdı, amacı dışında kullanan kişi, şikâyet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Bu düzenleme, failin, mağdurdan aldığı güveni kötüye kullanarak imzalı boş bir evrağı kendi çıkarına kullanmasını cezalandırmayı amaçlar.

Burada suçun oluşabilmesi için bazı unsurların bir arada bulunması gerekir. Öncelikle ortada bir “imzalı ama boş belge” bulunmalı ve bu belge fail tarafından “hukuki ilişki kapsamında” alınmış olmalıdır. Bu ilişkinin yazılı olması şart değildir; sözlü anlaşmalar da yeterlidir. Ancak en kritik unsur, belgenin “amacı dışında” kullanılmasıdır. Örneğin bir borç sözleşmesi için verilen boş senedin, borç miktarı değiştirilerek farklı bir işlem için kullanılması bu suça örnektir.

Açığa imza suçunda şikâyet süresi kaç gündür

Bu suçun oluşabilmesi için failin kastı olması gerekir. Yani kişi, belgeyi bilerek ve isteyerek kötüye kullanmalıdır. Ayrıca, mağdurun şikâyeti olmadan bu suç soruşturulamaz. Şikâyet süresi, mağdurun suçu ve faili öğrenmesinden itibaren altı aydır.

Avukat gözüyle açığa imzanın suistimali

Bir ceza avukatı olarak belirtmek isterim ki; özellikle bütün hayatta taraflar arasında güven ilişkisi esastır. Dürüstlük ve güven temeli ticari ilişkilerde de, aile ilişkilerinde de, duygusal ilişkilerde de geçerli bir prensiptir. Bu prensibin ihlali ve güvenin suistimal edilmesi, sadece bireyleri değil, toplumsal ve hukuki düzeni de zedeler. Muhatabını kandıran, aldatan kişiden hangi ilişkide hayır gelebilir ki? Bu sebeple her belge, kapsamı net olarak belirlenmiş şekilde ve mümkünse şahit eşliğinde düzenlenmeli ve açığa imza verilmek zorunda kalındığında ise mutlaka bir avukat ile görüşüp hukuki danışmanlık alınmalıdır diye düşünüyorum.

Unutulmamalıdır ki; dürüstlük ve güvenin olmadığı bir toplum ve hukuk düzeni, adaletin sağlanamayacağı bir ortam yaratır. Hukukun amacı da bu tür suistimalleri önleyerek toplumsal barışı ve bireylerin haklarını korumaktır.

"Veysel Danış'a Danış'ırsam bilirim"
diyorsanız Tıklayın