Sevgilim hamile kalınca iftira attı

Sevgilim hamile kalınca iftira attı

İki katlı ufak bir binada oturuyoruz. Alt katımızdaki dairede oturan komşumuz bir suçtan 10 sene hapis cezası aldığı için cezaevine girdi. Kocası hapse girdiği için iki çocuğuyla ortada kalan komşuma yardımcı olmak için akşam iş dönüşü eve çıkmadan önce komşuma uğrayıp bir ihtiyaçları olup olmadığını soruyordum.

İnanın ilk zamanlarda içimde hiç kötü bir niyet yoktu sadece kadına ve çocuklarına yardım etmeye çalışıyordum. Ama gide gele komşum kadınla aramızda önce duygusal bir bağ oluştu. Sonra da aramızda ilişki başladı. Kocasıyla evliliği zaten sorunluydu. Kocası içeri girince de evliliğini kafasında bitirdiğini söylüyordu.

Aramızda ilişki başlayınca gün ortasında işten izin alıp komşumun evine gitmeye başladım. Hafta içi çocuklar okulda olduğu için rahat oluyordu. Hafta sonları da ben gittiğimde çocukları oyun oynamaları için sokağa çıkarıyordu.

O kocasından, ben karımdan boşanıp evlenmeyi planlıyorduk. İlişkimiz bu şekilde iki sene kadar devam etti. Her şey çok güzeldi. Ama bir gün aniden kapıma polis geldi. Meğerse bana tecavüz etti diye beni şikayet etmiş.

Ben sana tecavüz etmedim ki, her şeyi isteyerek yapmadık mı, neden bana iftira attın diye sordum. Adetinin geciktiğini, gebelik testi yapınca hamile olduğunu öğrendiğini, kocasının onu aldattığını öğrenirse onu da beni de öldürmesinden korktuğunu, zorla yaptı demekten başka çaresi olmadığını söyledi.

Tamam evli olduğum halde evli bir kadınla ilişki kurmam yanlıştı ama ben zorla hiç bir şey yapmadım. Onu hiç zorlamadım. Hatta ilk başlarda ona yanaşmam için o bana cesaret verdi. Ama zora girince kendini kurtarmak için bana iftira attı. Şimdi hakkımda ceza davası açıldı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Lütfen bana yardımcı olun.

*

Bir yanlış, başka bir çok yanlışa sebep olmuş. İşler bir anda sizin hiç hesap etmediğiniz noktalara gitmiş maalesef. Oldukça zor bir durumda olduğunuz anlaşılıyor.

Tabii bir soruya cevap vererek bu sorununuzun çözülemeyeceğinin siz de farkındasınızdır. İyi bir savunmaya ihtiyacınız var. İyi bir savunma yapmadığınız taktirde hapis cezası alma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunuzu bilmeniz yararınıza olacaktır.

Müşteki ile aranızdaki cinsel ilişkilerin karşılıklı rıza ile gerçekleştiğini ispat etmeniz yararlı olacaktır. Bir ceza avukatı ile görüşüp vekalet vermenizi ve sizi savunmasını sağlamanızı tavsiye ediyorum.

Konu ile ilgili emsal olabilecek bir Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz:

14. Ceza Dairesi 2012/1370 E. , 2014/775 K.

“İçtihat Metni”
Tebliğname No : 5 – 2010/239213

Nitelikli cinsel saldırı suçundan sanık M.. U..’nun bozma üzerine yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan mahkûmiyetine dair Ç. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 01.04.2010 gün ve 2010/12 Esas, 2010/35 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamından; sanığın, mağdurenin eşinin abisi olup, mağdurenin eşinin adam öldürme suçundan yaklaşık 5 yıldır cezaevinde bulunduğu, mağdurenin Ç.. K..de kayınbabasının evinde oturduğu, evin iki katlı olup mağdurenin üst katta ikamet ettiği, kayınbaba ve kayınvalidesinin vefatından sonra sanığın 3-4 ay süreyle bazen eşi ile bazen de tek başına gelip bu evin alt katında kaldığı, mağdurenin test yaptırıp hamile olduğunu anlayınca ablası tanık D.’ya telefon açarak sanığın cinsel saldırıda bulunduğunu ve hamile kaldığını bildirdiği, onun da kardeşi olan tanık A.’i arayarak durumdan haberdar ettiği ve bu tanıkların köye gelerek mağdureyi kürtaj için Ç. Devlet Hastanesine götürdükleri, tanık doktor E..B..’nun geçerli sağlık nedenleri olmadığı sürece kürtaj yapılamayacağını bildirmesine rağmen mağdurenin ısrarcı olduğu, bunun üzerine abisi tanık Adem’in de doktorla konuşarak, mağdurenin eşinin cezaevinde olduğunu, sanığın tecavüzüne uğradığını bu nedenle kürtaj yapmasını ısrarla istediği, tanık doktorun da böyle bir durum varsa savcılığa müracaata bulunmalarını telkin etmesi üzerine 09.01.2007 günü mağdurenin savcılığa başvurduğu olayda; mağdurenin, sanığın 09.01.2007 gününden yaklaşık 2-2, 5 ay önce tehdit ederek ırzına geçtiğini, bu ilk olaydan sonra da beraber olduklarını, toplam 4 defa ilişkiye girdiklerini, bu ilişkilerin hepsinin zorla gerçekleştiğini, ilişkiler sırasında sanığın kendisini döverek direncini kırdığını ve bu şekilde ırzına geçtiğini belirtmiş ise de; Çankırı Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/2745 soruşturma nolu dosyasında mağdurenin 06.10.2006 tarihinde Jandarmaya müracaat ile bir gün önce traktör kasasını komşuya vermesi nedeni ile sanığın kendisini darp ettiğini belirterek şikâyetçi olduğu, alınan doktor raporuna göre basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığının anlaşıldığı, mağdurenin 28.11.2006 tarihinde yaralama olayı ile ilgili Cumhuriyet Savcılığına müracaat ile şikâyetinden vazgeçtiğini belirttiği, bu mürücaatları sırasında cinsel saldırıya uğradığına ilişkin şikâyette bulunma olanağı var iken cinsel saldırı eylemlerinden hiçbir şekilde sözetmediği, mağdurenin kızı Ayşe’nin de beyanlarında sanığın evlerine geldiği zamanlarda kendisini ve kardeşini dövdükten sonra kapıyı kilitleyip annesi ile birlikte içeride olduklarını ancak ne yaptıklarını görmediğini beyan etmesine rağmen sanığın bu sırada annesini de darp ettiğine veya annesinin bağırıp, yardım istediğine dair herhangi bir anlatımda bulunmadığı gözetildiğinde; eşi uzun süredir cezaevinde olan mağdurenin, sanıkla girdiği cinsel ilişkiler sonucu hamile kaldığını anlamasından sonra, zorla ırzına geçildiğine dair iddialarının kendisini, eşine ve ailesine çevresine karşı haklı çıkarma gayretine bağlı olabileceği ayrıca Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesinin 21.03.2007 günlü raporuna göre sanığın, doğan bebeğin babası olduğu kesin olarak tespit edilmesine rağmen, mağdure ile hiçbir şekilde cinsel ilişkiye girmediğini ifade etmiş ise de, bu durumun mağdurenin yengesi olması münasebetiyle ailevi, toplumsal yönden ahlaken kaldığı zor durumdan kurtulmaya yönelik savunma niteliğinde olduğu, bu itibarla sanığın eylemini cebir veya tehdit ile gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği nazara alınarak atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine hükmolunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Evlenmeyi düşündüğüm kadın dolandırıcıymış

Evlenmeyi düşündüğüm kadın dolandırıcıymış

Yaklaşık iki sene kadar önce bir kızla tanıştık. Adının X olduğunu söyledi. Çok hoş bir kızdı ona ilk bakışta ondan etkilendim. İlişkimiz çok hızlı ilerledi. Sık sık buluşup cinsel ilişkiye giriyorduk. Birbirimizi çok seviyorduk, aşıktık. Ona evlilik teklif ettim. Kabul etti ama evliliği ertelemek için sürekli bir şeyleri engel olarak ileri sürüyordu. Sağlık sorunları olduğunu, sağlıklı bir kadın olduktan sonra benimle evlenmek istediğini söylüyordu. Ben de onun tedavi masrafları için bir çok defa para verdim.

Buluştuğumuz bir gün bana artık evlenmek için acele etmemiz gerektiğini çünkü hamile olduğunu söyledi. Doktora gideceğini para gerektiğini söyledi. Ben de yine para verdim. Daha sonra doktora gittiğini, bebeğin iyi olduğunu söyledi ve bana bebeğin ultrason görüntüsünü gönderdi.

Bir kaç gün sonra evlilik ve bebek için alışveriş yapacağını, ayrıca tedavisi için de para gerektiğini söyleyip söyleyip benden çok büyük miktarda para istedi. Evleneceğimizi ve benden hamile olduğunu düşündüğüm için istediği parayı borç harç tedarik edip verdim.

Daha sonra aslında adının X değil Y olduğunu, bana kendini yanlış isimle tanıttığını öğrendim. Biraz daha araştırınca da hamile olmadığını benden para sızdırabilmek için bana hamile olduğu şeklinde yalan söylediğini öğrendim.

Beni böyle kandırıp aptal yerine koyan, para sızdıran, aşkımla ve gururumla oynayan ahlaksız kadının yaptıkları yanına kalmasın istiyorum. Ne yapmamı önerirsiniz?

*

Evleneceğinizi düşündüğünüz kadının yaptıklarının dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu düşünüyoruz.

Dolandırıcılık Türk ceza kanunu hükümlerine göre suçtur. Şikayetçi olduğunuz taktirde ceza alacağını söylemek mümkündür.

Tüm süreç oldukça karmaşık işlemler gerektiren üzücü ve yorucu olacaktır. Bir ceza avukatı ile görüşüp destek almanızı öneriyorum.

Konu ile ilgili emsal olabilecek bir Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz:

*

15. Ceza Dairesi 2013/30415 E. , 2016/4528 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK’nın 157, 62 ve 52/1-4 ve 53. maddeleri uyarınca mahkûmiyet

Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Sanığın, 2009 yılı Mart ayı içerisinde internet ortamındaki arkadaşlık sitesinde tanıştığı katılana, suç tarihinde soy isminin “…” olmasına rağmen, kendisini … olarak tanıttıktan sonra, …’da yüz yüze görüşmeye başladıkları süreçte katılanın sık sık evlenmek istediğini belirtmesine karşın, sanığın çeşitli bahaneler uydurarak evlenmeyi ötelediği, sağlık sorunlarının bulunduğundan bahisle ve hamile olmadığı halde hamile olduğunu ve doktora gideceğini söyleyerek devamlı olarak katılandan para istediği, hamile olduğu inancını kuvvetlendirmek amacıyla katılana ultrason resimleri gönderdiği, katılanın da sanığın kendisinden hamile kaldığına inanarak muhtelif tarihlerde banka ve … şubeleri aracılığıyla sanığa yaklaşık 27.000,00 TL civarında para gönderdiği anlaşıldığından, sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Değişik zamanlarda ve farklı bahanelerle katılandan menfaat temin eden sanık hakkında, TCK’nın 43. maddesinde yer alan zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan haklardan, sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, altsoyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c. maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, anılan maddenin verdiği yetkiye istinaden sanık hakkında kurulan hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, “5237 sayılı TCK’nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın “c” bendinde yer alan, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” denilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

"Veysel Danış'a Danış'ırsam bilirim"
diyorsanız Tıklayın