Kıdem Tazminatı Davası
Kıdem Tazminatı Davası
Hukuk düzeni işgörene işyerinde çalıştığı her bir senelik hizmeti (kıdemi) için bir maaşı tutarında bir tazminat ödenmesini gerektiğini hükme bağlamıştır; bu tazminata “Kıdem tazminatı” adı verilmektedir.
Kıdem tazminatının ödenmesi hakkı işçilere (mavi yaka, beyaz yaka ayrımı yapılmadan bütün işgörenlere) tanındığı halde uygulamada maalesef işverenlerin bu hakka çokça riayetsizlik yaptığı görülmektedir. Çalışan işgörenler de işverenlerin ödemediği bu kıdem tazminatı haklarını tahsil edebilmek için yargı yoluna, mahkemeye başvurmak zorunda kalmaktadır. İşte işgörenlerin kıdem tazminatı haklarını tahsil edebilmek için açtıkları davaya “Kıdem tazminatı davası“ denilmektedir.
Her davada olduğu gibi kıdem tazminatı davasının da açılabilmesi için belirli ilke ve şartlar var. Bu şartların başında işgörenin o işyerinde belli sürenin üstünde çalışmış olması yani kıdeme sahip olmasıdır. Çalışana işgören bir işyerinde ancak belli bir süre çalıştıktan sonra kıdem tazminatı almaya hak kazanır.
Kıdem tazminatı davası için gerekli olan bir diğer önemli şart da davanın zamanaşımı süresi geçmeden, süresi içinde açılmış olmasıdır. Zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılacak kıdem tazminatı davası hakkın müruruzamana uğradığı gerekçesi ile red edilecektir.
Kıdem tazminatı davası bir iş hukuku davası olmakla beraber ismi ve özü itibariyle bir “tazminat davası“dır ve çalışan işgörenin mağduriyetinin izalesini (giderilmesini) hedeflemektedir.
İşgörenin oluşan mağduriyetinin giderilebilmesi bu davanın açılmasına ve kazanılmasına bağlıdır, bu sebeple davanın açılmasının ihmal edilmeyerek zamanaşımı süresi geçirilmeden açılması hayati önemdedir.