Tecavüze uğrayan kadının ruh sağlığının bozulma nedeni

Tecavüze uğrayan kadının ruh sağlığının bozulma nedeni

Ceza davalarında, tecavüze uğrayan kadının ruh sağlığının bozulup bozulmadığı araştırılır mı?

Ceza mahkemesi, tecavüze uğrayan kadının ruh sağlığının bozulma nedenini nasıl tespit eder?

*

Tecavüze uğrayan kadının ruh sağlığının bozulup bozulmadığını düşünmek abestir. Böyle bir travma yaşayan kişinin ruh sağlığının bozulmaması mümkün değildir.

Yargıtay da tecavüze uğrayan kadının ruh sağlığının bozulma nedenini araştırmaya gerek yoktur kanaatindedir. Ve sanıklar hakkında ağırlaştırıcı sebep uygulanması gerektiğini belirtmektedir.

Konu ile ilgili emsal olabilecek bir Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz:

CİNSEL SALDIRI • RUH SAĞLIĞININ BOZULMASI
Özet
ÖZET: Tecavüze uğrayan kadının ruh sağlığının bozulma nedenini araştırmaya gerek yoktur. Sanık hakkında ağırlaştırıcı sebep uygulanır.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU E: 2012/14-1037 K: 2013/50 T: 12/02/13
Nitelikli cinsel saldırı suçundan sanık T.A.’ın 5237 Sayılı TCK’nın 102/2, 102/3-c, 102/5, 43/1,62/1 ve 53/1. Maddeleri uyarınca yirmi yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, E 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 21.02.2011 gün ve 68/13 sayılı re’sen temyize tabi bulunan hükmün, sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14.Ceza Dairesince 24.11.2011 gün ve 14379-4142 sayı ile;
“Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 13.08.2008 tarih ve 4078 nolu raporunda travma sonrası stres bozukluğu tanısı konan mağdurun ruh sağlığının bozulduğunun ifade edilmesi nedeniyle, oluşa, olayın ortaya çıkma şekline ve dosya kapsamına göre bu bozulmanın atılı suç nedeniyle mi, yoksa olay sonrasındaki dedikodu ve oluşan çevre baskısı veya sair etkenler sonucu mu oluştuğunun tıbben ayrımının yapılıp yapılamayacağı, olayın özellikleri de gözetilerek ruh sağlığındaki bozulmanın eylemden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tereddüde yer bırakmayacak şekilde tespiti amacıyla dosyanın adli tıp kurumu ilgili ihtisas kuruluna gönderilerek bu konularda yeninde rapor alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

(E.) 3. Ağır Ceza Mahkemesi ise 26.03.2012 gün ve 20-63 sayı ile;

“TCK’nın 102/5.maddesi, “suç sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.” Şeklindedir.

Cinsel saldırı sonucu mağdurun bir hastalığa yakalanması ya da çocuk yapma yeteneğini yitirmesi gibi beden sağlığının bozulduğu durumlar ile ruh sağlığının kalıcı şekilde bozulduğu hallerde bu artırım uygulanacaktır. Beden veya ruh sağlığının bozulması ile cinsel saldırı arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre uzman hekim raporunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulduğu belirtilmiş ise mutlaka Adli Tıp Kurumu veya 2659 sayılı Kanuna göre üniversitelerce oluşturulan adli tıp heyetlerinden rapor aldırılması gerekmektedir. Mahkememizce Adli Tıp Kurumu 6.İhtisas Kurulundan rapor alınmış, 13.08.2008 tarih ve 4078 sayılı raporda “2004-2006 yılları arasında mağduru bulunduğu zorla ırza geçme olayı sonucu beden ve ruh sağlığı bozulup bozulmadığı sorulan (R.) kızı 10.05.1974 doğumlu (D.A.)’ın 09.04.2008 ve 21.07.2008 tarihlerinde kurulumuzca iki kez yapılan muayenesi ve dava dosyasının tetkiki sonucunda mağduresi bulunduğu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede travma sonrası stres bozukluğu denilen ağır nöroz arazının tespit edildiği, buna göre 2004-2006 yıllarında mağduru bulunduğu olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu” belirtilmiştir. Gerek TCK’nın 102/5.maddesinde, gerekse maddenin gerekçesinde bozma ilamında belirtildiği gibi ruh sağlığındaki bozulmanın atılı suç nedeniyle mi, yoksa olay sonrasındaki dedikodu ve oluşan çevre baskısı veya sair etkenler sonucu mu olduğunun tespitini gerektirir bir düzenleme veya açıklama yoktur. Küçük bir köyde yaşayan mağdurun kayın biraderi olan sanık tarafından iki yıl boyunca zorla ırzına geçilmesi, bu eylemler nedeniyle bir de çocuk dünyaya getirmesi sonucunda ruh sağlığının bozulması neredeyse mutlak derecede bir sonuç olduğu gibi, yaşadığı sosyal çevre, akraba ilişkileri, olayların anlattığı yakın akrabalarından gördüğü psikolojik baskı, eğitim durumu, evinden ayrılıp ikna edilerek tekrar evine getirilmesi, başkaca kalacak yerinin bulunmayışı gibi nedenler, sanığın tehdit ve tecavüzlerine karşı mağduru başlangıçta sessiz kalmaya itmiş, çocuk dünyaya geldikten sonra çıkan dedikodular nedeniyle dayanamayarak olayı adli makamlara intikal ettirmiştir. Dolayısıyla adli tıp raporunda da tespit edildiği üzere mağdurun olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu mahkememizce kabul edilmiş, bir an için olay sonrasında çıkan dedikodulardan dolayı ruh sağlığının bozulduğu kabul edilse bile bunun aradaki illiyet bağını kaldırmayacağı, ruh sağlığındaki bozulmanın temelinin sanığın cinsel saldırı eyleminin bulunduğu” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Re’sen temyize tabi olan bu hükmün sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “bozma” istekli 29.05.2012 gün ve 107035 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanığın cinsel saldırı suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; mağdurun ruh sağlığının suç nedeniyle mi, yoksa olay sonrasındaki dedikodu ve çevre baskısıyla mı bozulduğunun tespiti amacıyla Adli Tıptan yeni bir rapor alınmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

Mağdur beyanında; on altı yıldır evli olduğunu, evlendikten bir yıl sonra eşinin felç geçirdiğini ve yatalak duruma düştüğünü, iki yıl önce köyde düğün olduğunu, kayın biraderi olan sanığın eve gelip ısrar ederek eşini düğüne götürdüğünü, bir süre sonra tekrar geldiğini ve poşet içerisinde bira şişesi bıraktığını, on dakika sonra yeniden gelip kapıyı çaldığını ve biraları almak istediğini söylediğini, kapıyı açtığı sırada sanığın kendisini arkasından tuttuğunu, kafasına vurduğunu, yatak odasına götürüp zorla kendisine tecavüz ettiğini, karşı koymaya çalıştığını, ancak gücünün yetmediğini, aralarında bir itiş, kakış olmasına ve direnmesine rağmen evin avlu içinde olması sebebiyle kimsenin duymadığını, sanığın kendisine ölümle tehdit edip olayı kimseye anlatmamasını istediğini, korktuğu için olayı hiç kimseye söylemediğini, sanığın bir yıl içerisinde değişik aralıklarla ondört onbeş kez kendisine zorla tecavüz ettiğini, bu sırada eşi ile de ilişkiye girdiğini, hamile kaldığını, sonrasında bir kızı olduğunu, kızının sanığa benzediğini, çevrede dedikodu çıkmaya başladığını, vicdan azabı çektiği için eşinden ayrılmaya karar verdiğini belirttiği,

Bozma ilamından sonra ise şikayetinden vazgeçerek eşinin yanına döndüğü, vekilinin de, mağdurenin olaydan sonra bulunduğu yerden ayrılarak sosyal çevresini değiştirmesi nedeniyle ruh sağlığındaki bozulmanın çevre etkisiyle olup olmadığı yönünde rapor alınmasına gerek olmadığı ve alınacak raporun sonuca etkisinin bulunmadığını beyan ettiği,

Evliliklerinin başlangıcında herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan mağdurenin eşinin, su tarihinden önce felç olduğu ve yürüyemediği,

Sanığın suçlamaları kabul etmediği ve mağdurenin ağabeyinden boşanmak için bu olayları uydurduğunu savunduğu, müdafiinin ise, temyiz dilekçesi ve bozma ilamından sonraki beyanında sanığın mağdure ile rızası dahilinde cinsel ilişkiye girdiğini belirttiği,

Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesi’nin 01.11.2007 gün ve 1251 sayılı raporuna göre; “DNA analizleri ile belirlenen lokus allelleri itibarı ile (D.A.) ve (E.A.) ‘a ait kan numunelerinden tespit edilen DNA profillerinin, (A.A.) ve (T.A.) ‘a ait kan numunelerinden tespit edilen DNA profilleri ile karşılaştırılması sonucunda; (A.A.)’dan (E.A.)’a babalık yönünden allel geçişlerinin mevcut olmadığı, dolayısıyla (A.A.)’ın (E.A.)’ın babası olamayacağı, (T.A.)’dan ise (E.A.) a babalık yönünden allel geçişlerinin mevcut olduğu, bu bulgulara göre (T.A.)’ın %99.99 ihtimalle (E.A.)’ın babası olabileceği” (A.N.) Hastanesinin 03.01.2008 gün ve 27342 sayılı raporuna göre; “Tekrarlayıcı şekilde rızası dışında akrabası olan bir erkek tarafından fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan adı geçenin bu süre boyunca ve sonrasında ağlamalar, uyku bozukluğu, isteksizlik, olayı rüyada görme şikayetleri olmuş, bu şikayetlerle doktora başvurusu bulunmamış, yapılan muayenede bilinç açık, koopre onyante, algı bellek kusuru yok, düşünce içeriğinde olayla ilgili tekrarlayıcı düşünceler, depresif düşünce içeriği mevcut, duygularının depresif, affekti ağlamaklı olduğu, travma sonrası stres bozukluğu depresyon hastalıklarına ait belirtiler taşıyor olduğu ve suça konu olay sonrasında ruh sağlığı bozulduğu”, Adli Tıp Kurumu 5. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 05.05.2008 gün ve 4078 sayılı raporunda; “2004-2006 yıllarında mağduru bulunduğu zorla ırza geçme olayı sonucu beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede “travma sonrası stres bozukluğu” denilen ağır nöroz arazının tespit edildiği, buna göre olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu,” Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 11.10.2010 gün ve 2674 sayılı raporunda; “Mağduru bulunduğu zorla ırza geçme olayı sonucunda saptanan depresif elementlerle müterafik travma sonrası stres bozukluğunun 765 Sayılı TCK’nın 418/2.maddesinde “mağdurun sıhhatine sair büyük bir nakise irası” niteliğinde olup olmadığı sorulan mağdurun 09.04.2008 ve 21.07.2008 tarihinde kurulumuza yapılan muayenesi ve dava dosyasının tetkiki sonucunda; şahısta saptanan depresif elementlerle müterafik travma sonrası stres bozukluğunun 765 Sayılı TCK’nın 418/1.maddesindeki “mağdurun sıhhatine sair büyük bir nakise irası niteliğinde olduğu” şeklindeki açıklamalara yer verildiği, Anlaşılmaktadır.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102.maddesinde;

“1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır.

3) Suçun;

a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,

d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.

5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması halinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.

6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” Şeklindeki düzenleme yer almaktadır.

Maddenin beşinci fıkrasında cinsel saldırı suçunun fiile bağlı neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri düzenlenmiş, fıkranın gerekçesinde; “cinsel saldırı suçunun işlenmesi suretiyle mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulmasına neden olunması, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.” Denilmiştir.

İlgili fıkranın uygulanabilmesi için cinsel istismar ya da saldırı sonucuna bağlı olarak mağdurenin beden veya ruh sağlığında bozulma meydana gelmeli ve sanığın eylemi ile ortaya çıkan sonuç arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Mağdurenin ruh veya beden sağlığının bozulup bozulmadığı hususunda mutlaka adli rapor alınması gerekmekle birlikte, ruh sağlığındaki bozulmanın cinsel saldırı nedeniyle mi, yoksa olay sonrasındaki dedikodu, oluşan çevre baskısı ya da sair etkenler sonucu mu meydana geldiğinin tespiti noktasında rapor alınması gerektiğine yönelik olarak madde metni ve gerekçesinde bir düzenleme veya açıklama bulunmamaktadır. Ayrıca mağdurenin yaşadığı sosyal çevrede oluşan dedikodu ve baskının olayın etkisi ile ortaya çıkmış olması halinde, sanığın cinsel saldırı fiili ile mağdurenin ruh sağlığının bozulması arasındaki illiyet bağının kesilmeyeceğinin de kabulü gerekir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Köyde yaşayan, dayısının oğlu ile evli ve bu evliliğinden iki çocuğu bulunan mağdurenin, bir yıl boyunca kayın biraderi olan sanığın cinsel saldırısına maruz kaldığı, bu fiiller sonucunda bir çocuk dünyaya getirdiği ve bu süreç içinde ruh sağlığının bozulduğu hususlarının, hiçbir tereddüte yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi karşısında, somut olayda cinsel saldırı eylemi ile mağdurun ruh sağlığının bozulması arasındaki illiyet bağını ortadan kaldıran herhangi bir neden bulunmadığından mağdurenin ruh sağlığındaki bozulmanın olay nedeniyle mi, yoksa olaydan sonra karşılaştığı çevre baskısı veya oluşan dedikodulardan mı kaynaklandığı yönünde rapor alınmasına gerek yoktur.

Aksinin kabulü, olay nedeniyle beş kez raporu alınan mağdurenin sonuca etkili olmayacak şekilde yeniden adli raporunun alınmasını gerektirecektir ki, bu durum mağdurenin yeni bir travmaya maruz kalmasına ve unutmaya çalıştığı olayları iç dünyasında yeniden yaşamasına neden olacak ve ceza muhakemesinin maddi gerçeğe ulaşma amacına hiçbir faydası bulunmayacağı gibi mağdure açısından bir haksızlık da oluşturacaktır.

Bu itibarla, usul ve kanuna uygun olan yerel mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Genel Kurul Üyesi; hükmün bozulması gerektiği görüşüyle karşı oy kullanılmıştır.

SONUÇ

Açıklanan nedenlerle;

1- (E.) 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.03.2012 gün ve 20-63 sayılı direnme hükmünün ONANMASINA,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.01.2013 tarihli müzakerede yeterli yasal çoğunluk sağlanamadığından 12.02.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

2013/4 2013/4

Karımla Zorla Seviştim Şikayetçi Oldu

Karımla Zorla Seviştim Şikayetçi Oldu

Arkadaşlarla buluşup yiyip içip eğlendiğimiz bir gece geç saatte eve geldim. Saat oldukça geç olduğu için çocuklar ve eşim yatmıştı. Ben de yatmak için yatak odasında geçtim. Karımı yatakça yarı çıplak görünce şehvetlendim. Onu uyandırdım, birlikte olmak istediğimi söyledim. Uykusu olduğunu, uyumak istediğini söyledi. Gecenin bu saatinde kiminle idiysen git onları yap dedi.

Karımla zorla seviştim şikayetçi oldu

Ben de zaten alkollüydüm. Sinirlendim. Altını üstünü zorla çıkardım, eşim altımda çırpınırken onunla zorla birlikte oldum.

Eşim hıçkırıklarla ağlıyordu. İşim bittiğinde pişman oldum. Ama olan olmuştu bir kere. Eşim ertesi gün çocukları da alıp evi terk etti. Ona zorla tecavüz ettiğimi söyleyip benden şikayetçi olmuş. Polisler benim ifademi aldı. Hapis cezası alabileceği söylediler. Karımı üzüp incittiğime mi yanayım, hapis cezası alacağıma mı yanayım bilemiyorum. Ne yapmamı önerirsiniz?

*

Size iyi haberler vermek isterdim ama ne yazık ki durumunuz pek parlak görünüyor.

Eşiniz istemediği halde zorla onunla cinsel birleşmede bulunmanız Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesine göre suç oluşturmuş. Eşiniz de şikayetçi olmuş.

Üzülerek ifade etmem gerekiyor ki oniki yıla kadar hapis cezası alma tehlikesi ile karşı karşıyasınız. İyi bir savunmaya ihtiyacınız var. Bir ceza avukatı ile görüşüp vekalet vermenizi ve sizi savunmasını sağlamanızı tavsiye ediyorum.

*

Konu ile ilgili emsal olabilecek bir Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz:

14. Ceza Dairesi 2014/2965 E. , 2014/3332 K.

“İçtihat Metni”

Sanık … hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan yapılan yargılama sonunda; atılı suçtan beraatine dair Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 22.02.2010 gün ve 2009/254 Esas, 2010/49 Karar sayılı hükmün katılan tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 09.12.2013 gün ve 2012/1568 Esas, 2013/12883 Karar sayılı ilamı ile bozma yönündeki kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.02.2014 gün ve 5-2010/250882 sayılı itiraznamesi ile 5271 sayılı CMK.nın 308. maddesinin 2 ve 3. fıkraları gereğince itiraz etmesi üzerine dosya Daireye gönderilmekle incelendi;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden İTİRAZIN KABULÜNE, Dairemizin 09.12.2013 gün ve 2012/1568 Esas, 2013/12883 sayılı bozma kararının 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle 5271 sayılı CMK.nın 308. maddesine eklenen 2 ve 3. fıkraları uyarınca KALDIRILMASINA, karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan, katılanın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, Dairemizce verilen 09.12.2013 gün ve 2012/1568 Esas, 2013/12883 Karar sayılı ilamdaki diğer sanık … hakkında hakaret ve sanık Özcan Acar hakkında kasten yaralama suçlarından onama hükümlerinin aynen muhafazasına, 17.03.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Sanığın eşi olan mağdureye yönelik anal yoldan farklı zamanlarda ve zorla birden fazla cinsel ilişkiye girme suçundan açılan kamu davasında mahkûmiyete
yeter delil bulunmadığından beraat kararı verilmiştir. Dosyada çözümlenmesi gereken sorun suçun sübutuna yöneliktir.
Dairemiz sübut değerlendirmesinde:
1- Mağdurun aşamalarda özde çelişki oluşturmayan beyanlarını,
2-Mağdurun faile iftira atmasını gerektirir bir husumetinin bulunmamasını,
3- Olayı doğrulayan tıbbi bulguları,
4-Tanık beyanları ile varsa diğer yan delilleri aramaktadır.
Olayın görgü tanığı bulunmamaktadır. Mağdure ile kayınvalidesi arasında sorun yaşandığı sabittir. Ancak mağdure ile sanık arasında iftira atmayı gerektirecek herhangi bir husumetin varlığı dosyaya yansımamıştır.
Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adlı Tıp Anabilim Dalında görevli iki öğretim görevlisinin düzenlediği 27.03.2009 tarihli raporda hastanın anal muayene sırasında çok ağrılı ve ajite olduğu, anal tonus muayenesinin ağrılı ve tonusun azalmış olduğunun saptandığı, bu bulguların akut livata lehine olmakla birlikte kesin sonucun adli tahkikat ile belirlenmesinin uygun olacağı belirtilmiştir.
Mağdure 26.03 2009 tarihli dilekçesinde evlendiği gün rahatsız olması nedeniyle eşinin arkadan cinsel ilişkiye girdiğini, bu acıyı 4 gün çektiğini, günlerce oturamadığını, günü bittiğinde normal yoldan ilişkiye girdiğini, daha sonraları da aynı şeyi yaptığını, dayanamadığını;
Aynı tarihli savcılık beyanında evlendikleri ilk günden beri sanığın kendisi ile normal ve anal yoldan ilişkiye girdiğini, rızası olmamasına rağmen anal yoldan kendisi ile müteaddit defalar cinsel ilişki kurduğunu, anal yoldan en son ilişkinin 22.03.2009 günü olduğunu;
27.03.2009 tarihli rapordaki öyküsünde 22.03.2009 tarihinde istemediği halde eşinin ters ilişkiye zorladığını, evlendiğinden beri 4-5 defa ters ilişkilerinin olduğunu,
04.11.2009 tarihli mahkeme beyanında evlendikleri gün aybaşı olduğundan dolayı ilişkiye girmek istemediğini, sanığın normal yoldan ve arkadan zorla ilişkiye girdiğini, sonraki günlerde normal ilişkilere rıza gösterdiğini, ancak anal yoldan ilişkilere karşı çıktığını, sanığın zorla yaptığını, buna dayanamadığını;
08.02.2010 tarihli oturumda ise ilk gün aybaşı olmasına rağmen kendisini ispatlamak için normal yoldan ilişkiye girmek istediğini ve bu şekilde ilişkiye girdiklerini, arkadan ilişki olmadığını, devam eden günlerde normal ve anal ilişkinin birkaç defa olduğunu, anal ilişkinin isteği dışında olduğunu ifade etmiştir.
Sanık savunmasında evlendikleri gece adetli olması nedeniyle mağdurenin isteği ve ısrarı doğrultusunda anal yoldan cinsel ilişkiye girdiklerini, başkaca anal ilişkinin olmadığını söylemiştir.
Mahkeme gerekçesinde sanığın savunmasını üstün tutarak evlendikleri ilk gece aybaşı olması nedeniyle mağdurenin zorlaması sonucu sanığın anal yoldan ilişkiye girdiğini kabul etmiş, bu nedenle delil yetersizliğinden sanığın beraatine karar vermiştir. Gerekçede mağdurenin beyanlarına neden itibar edilmediği, sanık savunmasının neden üstün tutulduğu tartışılmamıştır.
İlk gece mağdurenin adetli olduğu sabittir. Mağdurenin 08.02.2010 tarihli mahkeme beyanı ile diğer beyanları arasında ilk gece anal ilişkinin olup olmadığı konusunda çelişki bulunmaktadır. Ancak sanık iddianamede sadece ilk geceki anal ilişkiden dolayı suçlanmamakta, sonraki dönemlerde de rıza dışı anal ilişki ile itham edilmektedir. Mağdurenin ilk gece dışında diğer zamanlarda gerçekleşen anal ilişkiye yönelik anlatımları tutarlıdır. Özellikle 22.03.2009 tarihindeki anal ilişki anlatımı 27.03.2009 tarihli rapordaki bulgularla doğrulanmaktadır.
Zira Adli Tıp raporunda eylemin rıza veya tehdit ile zora dayalı olarak mukavemetin kırılması ile veya kaydırıcı kullanılması gibi durumlarda anal bölgede iz ve emare olmayabileceği belirtilmektedir. Buna rağmen mağdurede tespit edilen akut fiilli livata emareleri beyanlarının samimi ve doğru olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak kocası olan sanığa iftira etmesi için bir nedeni bulunmayan mağdurenin rızası dışında farklı zamanlarda sanık tarafından birden fazla anal yoldan tecavüze uğradığına dair tıbbi raporla desteklenen anlatımlarına itibar edilmeli ve sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmelidir. Bu nedenle beraat kararının onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Tecavüze Uğradım Beni Tehdit Ediyor

Tecavüze Uğradım Beni Tehdit Ediyor

Çalıştığım işyerimde çalıştığım çalışanlardan birisi bana tecavüz etti. Kimseye söylersen seni öldürürüm diye tehdit ediyor. Seni her çağırdığımda geleceksin yoksa kocana her şeyi anlatırım diye tehdit ediyor.

Korkumdan kimseye bir şey söyleyemiyorum. Kocam duyarsa yuvam yıkılır. Kocama başka şehire taşınalım diyorum. Ama başımdaki belayı kocama anlatamadığım için kocam burada bir düzenimiz var diye taşınmaya yanaşmıyor. Bir seneden fazladır haftada bir kaç defa bana tecavüz ediyor. Bu pis insandan hamile kalırım diye çok korkuyorum. Ne yapacağımı bilemez haldeyim. Lütfen bir yol gösterin.

*

Tecavüz yani cinsel saldırı Türk hukukunda çok ağır cezalarla cezalandırılmaktadır. Türk Ceza Kanunu‘nun 102. maddesine göre; size tecavüz eden kişinin 18 senelik hapis cezası alacağını söyleyebilirim. Size bir senedir defalarca tecavüz ettiği için Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesine göre cezası arttırılacaktır ki bu da 24 sene civarı hapis cezasına çarptırılması demektir.

Korkunun ecele faydası yoktur diye bir atasözü vardır. Benim tavsiyem korkunuzu yenin ve olayı polise intikal ettirin. Sürekli tecavüze uğramak tahammül edilebilecek bir durum değil. Buna bir an önce son vermenizi ve şikayetçi olmanızı tavsiye ediyorum.

Yaşı küçük sevgilim hamile kaldı annesi şikayet etti

Yaşı küçük sevgilim hamile kaldı annesi şikayet etti

Arkadaşlarla birlikte takılırken içkiyi fazla kaçırmışım. Sarhoş kafayla sevgilimle cinsel ilişkide bulunmuşum. Kızın adeti gecikince annesine söylemiş. Annesi de polise şikayette bulunmuş. Sevgilim 17 yaşında olduğu için reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan bana dava açıldı. Her şey ben alkolün etkisindeyken oldu. İsteyerek yapmadım. Alkollüyken yaptığım bir şey için bana ceza verilir mi?

*

Reşit olmayanla cinsel ilişkide bulunmak Türk hukukunda ciddi bir suçtur. Türk Ceza Kanunu‘nun 104. maddesine göre; iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası alma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunuzu bilmeniz yararınıza olacaktır.

Yaşı küçük bir kızla cinsel ilişkide bulunurken alkollü olmanız iradenizi kaldırsa da sorumluluğunuzu kaldıran bir etki değildir. Türk Ceza Kanunu‘nun 34. maddesine göre; iradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi alkol almamış kişiyle aynı cezaya çarptırılır. İyi bir savunmaya ihtiyacınız var. Bir ceza avukatı ile görüşüp vekalet vermenizi ve sizi savunmasını sağlamanızı tavsiye ediyorum.

Eski sevgilim çıplak resimlerimi kargoyla aileme gönderdi

Eski sevgilim çıplak resimlerimi kargoyla aileme gönderdi

21 yaşında bir kızım. Birisiyle altı ay süren bir ilişkim oldu. Başlarda çok iyi anlaşıyorduk ama zaman ilerledikçe onun sorunlu bir insan olduğunu anladım ve ondan ayrıldım. Ama o benden ayrılmak istemedi. Ben seni çok seviyorum sensiz yapamam benden ayrılamazsın dedi. Ben ayrılmakta ısrar edince de iyice çirkefleşti. Benden ayrılırsan hayatını zindan ederim, sevişirken çektiğim görüntüleri ailene veririm seni rezil ederim insan içine çıkamazsın deyip tehdit etti.

Eski sevgilim çıplak görüntülerimi aileme gönderdi

Böyle karaktersiz birinden her şey beklenir diye korkuyordum ama madem beni seviyor bana zarar vermez diye düşünüyordum. Ama dün evimize bir kargo gelmiş annem almış. Korktuğum başıma geldi, bu psikopat benim çıplak görüntülerimi aileme göndermiş kargoyla.

Tabii ki aileme karşı çok zor durumda kaldım. Annem ve babam şikayet edelim diyorlar. Ailem duyduktan sonra artık benim kaybedeceğim bir şey kalmadı. Ona güvenerek çektirdiğim görüntülerimi ifşa eden bu ahlaksızdan şikayetçi olmak istiyorum. Ama ne yapacağımı bilmiyorum, bana yardımcı olur musunuz?

*

Eski sevgilinizin size yaptıkları ile tehdit, şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işlediğini düşünüyoruz. Şikayetçi olduğunuz taktirde hakkında ceza davası açılacağı ve büyük bir ihtimalle ceza alacağı kanaatindeyiz.

Sizi mağdur eden bu insana karşı bir ceza avukatı olarak yanınızda olup size destek vermek insani bir görevdir. Bize ulaştığınız taktirde size ihtiyaç duyduğunuz desteği vereceğimizden emin olabilirsiniz.

Konu ile ilgili emsal olabilecek bir Yargıtay kararını aşağıda bulabilirsiniz:

12. Ceza Dairesi 2014/19780 E. , 2015/3181 K.

“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Şantaj, özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : 1- Şantaj suçundan: TCK’nın 107/1, 52, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan: TCK’nın 134/2, 53/1. maddeleri gereğince mahkumiyet

Şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Oluşa ve dosya kapsamına göre, sanık …’ın, aralarındaki arkadaşlık ilişkisini sona erdiren mağdur…’dan ayrılmak istemeyip, mağdura, kendisiyle tekrar birlikte olmadığı takdirde şeref ve saygınlığına zarar verecek nitelikteki görüntülerini yayacağı tehdidiyle şantajda bulunup, bir müddet sonra da, mağdurun bir kısmı çıplak olan çok sayıda resmini, kargo şirketi aracılığıyla mağdurun ailesine gönderdiği olayda,
Sanığın üzerine atılı şantaj ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarının sübut bulduğuna ve eylemlerin hukuki nitelendirmesine yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş; ancak, TCK’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanun’un 3/1. maddesi gereğince işlenen fiillerin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddelerde öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezaların asgari hadden tayin edilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi sayılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine, hükmedilen hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmemiş ve ertelenmemiş olmasına, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, eleştirilen husus dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 23.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İş Arkadaşının Cinsel Taciz Yapması

İş Arkadaşının Cinsel Taciz Yapması

Aynı iş yerinde çalıştığımız iş arkadaşım akşam iş çıkışında benim evin orada işi olduğunu beni bırakabileceğini söyledi. Tamam dedim. Yolda giderken yol kenarındaki çay bahçesinde bir çay içelim dedi. Olur dedim.

Çay bahçesinde otururken beni çok beğendiğini, göğüslerimin onu çok tahrik ettiğini, iş yerindeyken göğüslerime bakmaktan iş yapamadığını söyledi. Hatta şu anda da ereksiyon haldeyim deyip elimi tutup sertleşmiş erkeklik organına götürdü. Ben çok rahatsız oldum. Hemen elimi çektim ve masadan kalktım. Bir taksi çevirip eve gittim.

Bana bu yaptıklarını hiç unutamıyorum. Onu her gün iş yerimde görmeye de dayanamıyorum. Böyle bir ahlaksızla aynı işyerinde çalışmak beni çok huzursuz ediyor. Ama onun ahlaksızlığı yüzünden çok memnun olduğum işimi kaybetmek de istemiyorum. Zaten yaptığı terbiyesizlik yanına kalmasın istiyorum. Onu şikayet etmek istiyorum. Ama elimde hiç delil yok. Onu şikayet edersem bana yaptıklarını nasıl ispat edebilirim diye düşünüyorum.

Sizce ne yapmam gerekir? Bir yol göstermenizi rica ediyorum.

*

Öncelikle belirtelim ki iş arkadaşının cinsel taciz yapması Türk Ceza Kanunu‘nun 102. maddesine göre suç oluşturuyor. Bir ceza avukatı ile görüşüp vekalet vermenizi ve sizi savunmasını sağlamanızı tavsiye ediyorum.

Anlaşacağınız ceza avukatı olanların nasıl ispat edileceği, size bu ahlaksızlığı yapan kişinin nasıl cezalandırılacağı hakkında size danışmanlık da yapacaktır.

Ben şikayetçi olduğunuz taktirde çok büyük bir ihtimalle ceza alacağı kanaatindeyim.

seks +18

Kızıma Arka Yoldan Tecavüz Edilmiş

Kızıma Arka Yoldan Tecavüz Edilmiş

Biri 16 diğeri 12 yaşında iki kızım var. Kocamla ayrılalı 5 sene oldu. Çocuklarımla tek başıma ayakta kalmaya çalışıyorum.

16 yaşındaki kızımın okuluna yakın bir yerde dükkanı olan bir esnafın oğluyla arkadaş olmuşlar. Kızım benden hiç bir şeyini saklamaz. Ne olursa hemen gelir bana anlatır. Bu yüzden kızıma çok güveniyordum. Bu çocuğun çok iyi bir insan olduğunu anlatıyordu. Ben de sevgili olmalarına karşı çıkmadım. Kızım buluştuklarında sadece öpüştüklerini söylüyordu. Ben de artık yaşı büyüdü diye öpüşmelerine karşı çıkmıyordum.

Geçen ay çamaşır yıkayacakken kızımın iç çamaşırını inceledim. Külodunda kan ve sperm lekeleri olduğunu fark ettim. Beynimden vurulmuşa döndüm. Kızımı karşıma alıp konuştum. Önce inkar etti ama külodundaki lekeleri gösterip o zaman bunların nasıl olduğunu açıkla deyince anlatmak zorunda kaldı. Meğerse bunlar işi büyütmüşler, buluştuklarında sadece öpüşmüyorlarmış. Haftada 2-3 defa arkadan ilişkide bulunuyorlarmış.

Kızım doktora gitmeyi kabul edince doktora götürdüm. Doktor da arkadan ilişki ile oluşan izler, kızarıklar olduğunu, muhtemelen bir çok defa arkadan ilişki yaşandığını söyledi.

Benim kızım daha çok küçük. Oğlan onu kandırıp haftada bir kaç defa onu kullanmış. Bu ahlaksızdan şikayetçi olmayı düşünüyorum. Ama yaptıklarını inkar ederse nasıl ispat edeceğim diye düşünüyorum. Kızıma yaptıkları yanına kar kalmasın istiyorum. Ne yapmamı önerirsiniz?

*

Kızınızın sevgilisinin yaptıkları Türk Ceza Kanunu‘nun 102, 103, 104 ve 105. maddelerine göre suç oluşturuyor.

Bir ceza avukatı ile görüşüp vekalet vermenizi ve sizi savunmasını sağlamanızı tavsiye ediyorum. Anlaşacağınız ceza avukatı olanların nasıl ispat edileceği, kızınıza bu ahlaksızlığı yapan kişinin nasıl cezalandırılacağı hakkında size danışmanlık da yapacaktır.

Ben şikayetçi olduğunuz taktirde kızınızın sevgilisinin çok büyük bir ihtimalle ceza alacağı kanaatindeyim.

Abimin Suçu için Tutuklanır mıyım

Abimin Suçu için Tutuklanır mıyım

Abim yaşı küçük bir kızla cinsel ilişkide bulunduğu için tutuklandı.

Benim olayla ilgim olmadığı halde ben de karakola götürüldüm. İfadem alındı. Ben de tutuklanırım diye çok korkuyorum. Acaba abimin suçu için tutuklanır mıyım, bana da dava açılır mı?

*

Abinizin küçük yaştaki bir kızla cinsel beraberlik yaşaması ağır bir suçtur. Sizin olayla ilgili bir yardımınız veya iştirakiniz olmadı ise endişe etmenize gerek yoktur. Çünkü Türk Ceza Kanunu‘nun 20. maddesine göre; Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Abiniz yaptıkları kendisini bağlar, yaptıklarının cezasını kendisi çekecektir. Abinizin işlediği fiilden dolayı size ceza davası açılmayacaktır.

+18 seks, Cinsellik

Kayınpederim Beni Taciz Ediyor

Kayınpederim Beni Taciz Ediyor

Merhaba Veysel bey çok zor bir durumdayım lütfen bana öncelik verin bana bir an önce cevap yazmanızı rica ediyorum.

Ben 19 yaşında bir bayanım. Eşimle bir sene önce evlendik. Eşimle birbirimizi severek evlendik. Ailem oğlanın işi yok ve ailesi kötü diye çok karşı çıktı ama ben onu çok sevdiğim için bunlara önem vermedim. Sonuçta erkek adam bir iş bulur çalışır illa ki dedim. Ailesi kötü ise bana ne, ben ailesiyle evlenmeyeceğim ki! Ben kocam iyi olduktan sonra ailesinden bana ne diye düşündüm. Şimdi ne kadar yanıldığımı anladım ama ne yazık ki iş işten geçti.

Kocamla 1 sene önce evlendik. Kocamın işi olmadığı için ayrı ev tutmaya imkanı yoktu. Askerliğini de daha yapmamıştı. Annem ve babam askerliğini yapmasını, iş bulmasını beklememizi söylediler. Ama biz birbirimize bir an önce kavuşmak istediğimiz için beklemek istemedik. Eşim askere gidip gelene, iş bulana kadar ailesinin yanında kalalım dedik.

İlk başlarda bir sorun da yoktu. Evlendikten 7 ay sonra eşim askere gittikten sonra kayınpederim bana bir tuhaf davranmaya başladı. Bana iltifatlar etmeye, “güzel gelinim” deyip yanaklarımı sıkmaya başladı. Bu hareketleri tuhafıma gidiyordu ama bir anlam veremiyordum. Bir gün mutfakta yemek yaparken arkamdan yaklaşıp kalçalarımı avuçlayınca anladım niyetini. Bir bıçak kapıp mutfaktan çıkmasını söyleyince çıkmak zorunda kaldı. Çok korkmuştum. Toplanıp babamın evine gittim. Anneme kocam gelene kadar onlarda kalmak istediğimi söyledim. Ama annem laf-söz olur diye kabul etmedi. Mecburen o eve geri döndüm.

Kayınpederimle yalnız kalmamaya çalışıyorum, geceleri odamın kapısını kilitliyorum. Bazı geceler odamın kapısında tıkırtılar oluyor. Kapı kilitli olmasa odama gelecek şerefsiz. Ne yapacağımı bilmiyorum ve çok korkuyorum Veysel bey lütfen bana yardım edin.

*

Problemlerinizin çözümü için aklıma birkaç muhtemel çözüm geliyor. Fakat bu çözümleri önce size detaylı anlatmak, siz onayladıktan sonra da harekete geçmek lazım.

Sorunlarınıza çözüm olacak muhtemel seçenekleri detaylı şekilde konuşmamız gerekiyor. Destek almak isterseniz beni arayabilirsiniz.

seks +18

Komşum Tecavüze Yeltendi

Komşum Tecavüze Yeltendi

Ailece görüştüğümüz komşumuzun kocası işten eve erken geldiğini arkadaşım olan karısının evde olmadığını söyleyip bir şeyler atıştırmak için çay demlememi rica etti. Bahçede oturmasını, yiyecek bir şeyler hazırlayıp bahçeye getireceğimi söyledim. Çay demlemek ve yiyecek hazırlamak için mutfağa geçtim. Ama o bahçede oturmayıp arkamdan mutfağa gelmiş. Ben yemek hazırlarken arkamdan yaklaşıp göğüslerimi yakaladı. Beni çok beğendiğini, sevgili olmak istediğini söyledi. Ben istemediğimi söyleyip salona kaçtım ama peşinden geldi. Üzerime atlayıp beni öpmeye başlayınca bağırmaya, imdat istemeye başladım. Diğer komşular açık olan bahçe kapısından yardıma gelince panik oldu ve kaçtı.

O gün yaşadığım korkuyu anlatamam. Üzerinden zaman geçti ama hala kendime gelemedim. Sanki her an arkamdan bana saldıracakmış gibi geliyor. Korku içime yerleşti sanki.

Olayı komşular da gördü, kocam da öğrendi. Bu yaptığı yanına kalmasın istiyoruz. Dava açmak istiyoruz ne yapabiliriz?

*

Komşunuz size saldırırken bir değil birkaç suç işlemiş. Bu sebeple ceza davası açma hakkınız var. Ayrıca size yaşattıkları sebebiyle tazminat davası açma hakkınız da var. Zamanaşımı sürelerini kaçırmamaya dikkat etmenizi öneririm. Aile hukuku uzmanı bir avukatla görüşerek hukuki süreci vakit geçirmeden başlatmanızı tavsiye ediyorum.

"Veysel Danış'a Danış'ırsam bilirim"
diyorsanız Tıklayın