Avukat Veysel Danış

Miras Davası

Miras Davası

Türkçeye yerleşmiş ilginç bir deyim var: Ölüm hak, miras helal

Hakikaten çok güzel bir deyim. كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ (Kullu nefsin zaaiqatul mavt) (Ankebut suresi 57.ayet) ayeti ve binlerce senelik hayat deneyimleri ile sabittir ki herkes ölmektedir!  ve yine sabittir ki ölenler öbür tarafa hiç bir şey götürememektedir. Ölen şahıs neleri varsa, ne toplayıp neler biriktirdiyse hepsini dünyada bırakıp gitmektedir.

Şahsın ölümü sonrasında dünyada bıraktığı mallara, mülklere “miras malı” denir. Sahibi de artık vefat ettiği (öldüğü) için bu mallar(ın mülkiyeti) “mirasçı” diye tanımlanan akrabalarına intikal eder (geçer).

Dünyanın bildiğimiz, alıştığımız düzenine göre para, mal, mülk elde edebilmek için çalışmak, çalışmak, çalışmak gerekir. Buna mukabil miras çalışmadan mala, mülke sahip olmamız demektir. Zira bu malların için gereken çalışmalar (kazanma, biriktirme, koruma, vs) vefat eden (muris) tarafından yapılmıştır. Murisin vefat etmesi ile bu mallar direkt mirasçılara geçer. Böylece mirasçılar hiç çalışmadan, biriktirmeden, uğraşmadan mal, mülk sahibi olmak şansını yakalarlar.

Miras; çalışmadan, biriktirmeden, uğraşmadan mal, mülk, servet sahibi olmanın kolay yolu olunca buna hevesliler ve talipliler de haliyle çok oluyor.

Yazımıza “Ölüm hak miras helal” deyişiyle başladık. Miras helal fakat insanlar genellikle kendi paylarına düşen miras hissesi ile tatmin olmuyor, yetinmiyor ve diğer mirasçıların hisselerine düşen mallara da göz dikiyor ve onları da ele geçirmeye çalışıyor. Mirasçılar arasındaki bu mücadeleden “miras davası” doğar.

Bazı mirasçıların diğer mirasçıların hisselerine göz dikmesi, tecavüz etmesi ahlaki olmadığı gibi hukuka da aykırıdır. Mirasçıların kendi hisseleri ile yetinmeyip diğer hissedar mirasçıların paylarına el atmaları halinde miras hukuku uzmanı bir avukat (miras avukatı) yardımıyla hukuki süreç başlatılması gerekir.

Miras davası ile bazı mirasçıların (diğer mirasçıları mağdur etmek pahasına) kendi paylarını büyütmek için yaptıkları iş ve işlemlerin önüne geçilmesi ve bütün mirasçıların haklarını eşit ve adil şekilde almaları amaçlanır.

Uzman Avukat Nasıl Olunur

Uzman Avukat Nasıl Olunur

Çok merak edilen, çok sorulan bir soru:  Uzman ceza avukatı, Tazminat davası avukatı, Miras avukatı gibi özel alanlarda uzman avukat nasıl olunur – ZEST TV

Davayı Kim Açmalı

Davayı Kim Açmalı

Davayı kimin açması avantajlıdır, davayı kimin açtığı önemli midir üzerine Avukat Sıddık Öner ve Avukat Veysel Danış’ın ZEST TV’de yayınlanan sohbet programından bir kesit.

Dava Ne Kadar Sürecek

Dava Ne Kadar Sürecek

Davaların ne kadar sürdüğü üzerine avukat Sıddık Öner‘le ZEST TV‘deki hukuk programımızdan bir kesit…

Avukat Veysel Danış

Dava Ne Kadar Sürer

Dava Ne Kadar Sürer

Avukat Veysel DanışAçtığımız/açacağımız dava ne kadar sürer, Dava açarsak ne kadar zamanda sonuçlanır, Dava çok uzun sürer mi soruları avukatlara en sık sorulan sorulardandır. Bu sorular ya davayı açmadan önce veya dava açıldıktan sonra avukata mutlaka sorulur. İşin ilginç ve acayip yönü şudur ki cevabı bu kadar merak edilen “Dava ne kadar sürer“, “Dava ne zaman biter” sorularının cevabı yoktur! Yoktur derken, belli değildir yani.

Bir davanın ne kadar süreceği, davanın ne zaman biteceği sorularının cevapları her dava türüne, hatta her dosyaya göre değişkenlik göstermektedir. Bir avukatın bu sorulara daha dava açılmadan önce kesin, net cevap vermesi mümkün de değildir, doğru da değildir. Çünkü açılacak davada öngörülemeyen bir çok faktör meydana gelebilir ve bunlar davanın uzamasına sebep olabilir veya çabuk neticelenmesine katkı yapabilir. Bu da avukatın dava başında öngördüğü sürede yanılmış olmasını sonuçlayabilir.

Bu sebeple Veysel Danış bu soruları mümkün mertebe cevaplamamaya çalışmaktadır. Yanlış bir öngörü yaparak hataya düşeceğime ve müvekkilimin yanılmasına sebep olacağıma, varsın soru cevapsız kalsın diye düşünmekteyim. Buna rağmen bu soruların cevaplarını istemekte ısrarcı olan bazı müvekkillere cevap vermek zorunda kalıyorum ama ifade ettiğim sürenin “tahmini” olduğunu ve bu süreyi değiştirebilecek bir çok faktör olduğunu da mutlaka belirtiyorum.

Dava ne kadar sürecek?

Hemen hemen bütün müvekkiller davalarının çabuk bitmesi telaşındadır. Davalarının en çabuk, en hızlı şekilde bitmesini isterler. Tıbbi hata (malpraktis) sebebiyle sakat kalan ve 6 sene boyunca tazminat davası açmamış olan bir kişi daha ilk görüşmemizde “Bu dava ne kadar sürer” diye sorması çok ilginç gelmişti bana. Çünkü tıbbi hata (malpraktis) sebepli tazminat davalarının açılabilmesi için öngörülen zamanaşımı süresi 5 senedir. Tıbbi hatadan zarar görüp sakat kalan kişi 6 sene bekleyip zamanaşımını kaçırmış! Tazminat davası için görüştüğünde avukata zamanaşımı süresini kaçırdığı halde dava açılabilir mi, açılırsa neticesi ne olur sorularını sormuyor. Ceza avukatı ile görüştüğünde “Mağdur olmamıza sebep olan doktor ceza alacak mı?” diye sormuyor! Dava ne kadar sürecek diye soruyor! Bu ve şahit olduğum bir çok örnek insanların davalarının hızlı neticelenmesine çok önem verdiklerini gösteriyor.

Elbette ki avukat da, hakim de takip etmekte oldukları dosyaların bir an önce neticelenmesini, karara ulaşılmasını arzu ederler. Fakat kanunun öngördüğü bir usul vardır (ki Usul Hukuku hukuk fakültelerinin temel derslerinden biridir) ve bütün davalar bu usullere göre yürütülmek zorundadır. Bu usuller de davaların uzamasına sebep olmaktadır. Bunda ne avukatın, ne hakimin bir suçu yoktur.

İşin özüne bakarsak, bir davanın ne kadar çabuk neticeleneceğine bu kadar odaklanmanın yanlış bir tutum olduğunu, asıl odaklanılması gereken davanın kazanılıp-kaybedilmesi noktası olduğunu görürüz. Bütün davalar “kazanmak için” açılır. Bir dava çok hızlı neticelenmiş de olsa red edildikten sonra ne fayda! Davanın çabuk neticelenmesi elbette mühimdir.  Fakat davanın kazanılması ondan kat be kat daha mühimdir.

Bir lokantaya gittiğimizde yemeğin bizi fazla bekletmeden önümüze gelmesi tabii ki önemlidir. Fakat yemek servisinin hızlı olmasından daha da mühimi önümüze gelen yemeğin “lezzetli” olmasıdır. Önümüze gelen yemek kötü olduktan sonra çabuk gelse ne, geç gelse ne… Yenmiyor ki!

Acemi aşçı yemeği çabuk isteyen müşteriyi memnun etmek için ya yemeği daha pişmeden çiğ-çiğ müşterinin önüne getirir, ya da çabuk pişsin diye altındaki ateşi fazla harlar, harlı ateş de yemeği yakar; yanmış yemeği getirir müşterinin önüne.

Usta aşçı ise yemeğin çabuk pişmesine özen gösterir. Ama çabuk pişmesi kadar yemeğin lezzetli olmasına da dikkat eder.

Hukuk yemekten, dava yemek pişirmekten daha az önemli olabilir mi? Çoğu insanın hayatında 1 tane davası olur. Halbuki her gün 3-4 defa yemek yiyoruz. Az pişmiş veya çok pişmiş, lezzetsiz bir yemek yemekten bir şey olmaz. Ama bir dava kaybedilince davaya konu olan hak alınamamış, maksat elde edilememiş olur.

Lezzetli bir yemek için aşçınıza gösterdiğiniz sabrı avukatınıza da göstermenizi istemenin normal bir istek olduğunu düşünüyorum.

Hülasa-el kelam (sözün özü) olarak şunu söylemek isterim: Avukatınız davanızı takip ederken davanızın kazanılmasına odaklanın. Dava ne kadar sürer, dava ne kadar zamanda sonuçlanacak sorularına değil.

Avukat Veysel Danış

Avukatsız Boşanma Davası

Avukatsız Boşanma Davası

Kocamla 21 senedir evliyiz. 3 tane çocuğumuz var. Oğlan 19 yaşında, kızların büyüğü 16, küçüğü 14 yaşında.

Kocamın hakaretlerinden ve beni dövmesinden bıktım. Darp raporu aldım. Eşim boşanmayı kabul etmiyor. Boşanma davası açacağımı söylediğimde ben davaya gelmem, sen ne yaparsan yap dedi.

Şiddetli geçimsizlikten boşanmak için dava açtım. Arkadaşlarım avukat tutup para harcamana gerek yok dediler. Boşanma davamı ben yürütüyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum.

Kocam boşanma duruşmasına gelmezse ne olur? Dava düşer diyorlar doğru mu? Tebligat eline ulaştı ama cevap vermeyeceğini söylüyor. Dilekçeme cevap vermese olur? Boşanma davası durur mu? Çocuklarım bende kalsınlar istiyorum. Çocuklarımın velayetini almak için ne yapmam gerekiyor?

*

Öncelikle şunu ifade etmekte fayda var: Önemli olan davayı açmak değil, davayı kazanmaktır. Davayı kazanmak için de davayı doğru bir strateji üzerinden açmak, yürütmek şarttır.

Olayınızda eşinizin yazdığınız eylemleri boşanma sebebidir ancak davanızı kazanabilmeniz için davanın gene de iyi bir şekilde takip edilmesi ve yürütülmesi şarttır. Aksi halde boşanmak için yeterli gerekçeniz olduğu halde boşanma davanız reddedilebilir.

Arkadaşlarınızın davanızı boşanma avukatı tutmadan yürütmenize yönelik tavsiyesi kesinlikle yanlıştır. Arkadaşlarınızın iddiası hukuk gibi bir bilim dalını, hukuk fakültelerini, baroları, mahkemelerin üç temel ayağından birisi olan “savunma” ayağını yürüten avukatları komple “lüzumsuz” ilan eden mantıksız, saçma bir tavsiyedir. Uymamanızı öneriyorum.

Nitekim açtığınız dava daha ilk işlemlerden olan tebligat aşamasında iken bir çok konuda takıldığınız anlaşılıyor. Davanın ilk aşamalarında böyle takıldığınıza göre, ileriki aşamalarda ne kadar zorlanacağınızı öngörmeniz gerekir.

Eşinizin duruşmalara gelmemesi davanıza olumsuz etki edebileceği gibi, olumlu etkileri de olabilir. Bu sebeple davanızın detaylarını bilmeden bu sorunuza net cevap vermek doğru olmaz.

Dava tarafının duruşmaya girmemesinin davanın düşmesine yol açtığı durumlar vardır. Fakat yazdıklarınızdan davanızda böyle bir durum olmayacağı anlaşılıyor.

Çocuklarınızın velayetinin size verilmesi için davanızda çok iyi bir savunma yapmanız gerektiğini söyleyebilirim. Çocukların size veya eşinize verilmesi ihtimali eşit oranda denilebilir.

Zaman geçirmeden bir boşanma avukatı ile görüşmenizi tavsiye ediyorum.

Avukat Veysel Danış

Miras Avukatı İstanbul

Miras Avukatı İstanbul

Miras davaları Dünya davalarıdır” desem zannediyorum abartmış olmam!.. Çünkü bir yerde “insan” varsa orada mal toplama, ölüm ve bunların kaçınılmaz neticesi olarak da “miras” vardır.

Ve gene bir yerde “mal varlığı” ve “paylaşma mecburiyeti” varsa orada diğerlerinin paylarını da lüpletmeye hevesli aç gözlü bazı hissedarlar ve bunun da kaçınılmaz neticeleri olarak bazı mağdur mirasçılar, miras mahkemesi, miras davası, miras avukatı vardır…

Miras ihtilafları dünya hayatının gerçeğidir. Hayatın gerçekleri tabii ki İstanbul için de geçerlidir. İstanbul’da da insanlar yaşıyor, mal ediniyorlar ve vefat ediyorlar. Vefat eden kişinin mirasının mirasçılar arasında pay edilmesi gerekmektedir. Fakat diğer mirasçıların paylarına da göz koyan, diğer mirasçıları mağdur eden kişiler İstanbul’da da var maalesef. Sonraki süreç de tahmin ettiğiniz gibi İstanbul miras mahkemesine müracaat, miras avukatı İstanbul, İstanbul miras davası, vs vs…

Tabii keşke böyle olmasa… İnanın bu satırları yazarken bile üzülüyorum. Keşke herkes hakkına razı olsa, kimse kimsenin hakkını gasp etmeye çalışmasa, kimse kimseyi mağdur etmese… Ama maalesef “keşke” demekle ne ideal hayat elde edebiliyoruz ne de sorunları çözebiliyoruz. Yapabileceğimiz, mağdur edilmiş bu insanlara elimizden geldiği kadar destek vermektir, haklarını almalarına yardımcı olmaktır.

Beni miras davalarında uzmanlaşmaya, miras avukatı olmaya sevk eden en temel etken de hakları en yakınları (çoğu zaman kardeşleri, bazen kuzenleri hatta maalesef bazen anne-babası) tarafından hakları gaspedilerek mağdur edilen bu insanlara destek verme arzusudur.

Şu bir gerçek ki bazı kötü insanlar bazı iyi insanları mağdur etmektedir. Bu durum tarih boyunca böyle olmuştur, dünyanın her yerinde böyledir. Bu yüzden İstanbul’da da böyle olması şaşırtıcı değildir.

Hak ettiği miras payı gasp edilerek mağdur edilen bir mirasçı İstanbul’da, Malatya’da, Edirne’de, Denizli’de veya başka bir şehir olsun farketmez. Veysel Danış için önemli olan
* “Bu kişi haklı mı?
* “Bu kişi hakkı gasp edilerek mağdur edilmiş mi?” sorularının cevabıdır.

Bu soruların cevabı “Evet” ise o mağdur kişi hangi şehirde olursa olsun Veysel Danış ona yardım etmek için yanında olacaktır. Bu durum hiç şüphesiz İstanbul’da yaşayanlar (sizler) için de geçerlidir. Çekinmeden benimle temas edebilirsiniz…

Veysel Danış

"Sorunum Çözülsün Artık" diyorsanız Tıklayın