Avukat Veysel Danış

Hukuk Özel Ders İstanbul

Hukuk Özel Ders İstanbul

Yazının Özü:  Veysel Danış “hayat dersi” vermektedir!  bu hayat dersinin içinde “hukuk” da vardır…  Veysel Danış’ın desteği sadece dersleri geçmeye yönelik “hukuk özel ders” vermek değildir! Dersler çok çalışılır, 3’ün, 5’inci, 10’uncu sınav hakkında da olsa bir şekilde geçilir. Fakat bu kadar çok hukukçu mezun edilen bir toplumda kendinize nasıl iyi bir yer bulacaksınız, nasıl mutlu olacaksınız?…..
Ve bunlar, hukuk fakültelerinde anlatılmaz!

İşte Veysel Danış bu sebeple “İyi bir hukukçu nasıl olunur?”, “Başarılı bir avukat nasıl olunur?”, “Mutlu bir insan nasıl olunur?”u anlatmaktadır.

Hukuk dersleri ağır derslerdir. Fakat hukuk bilgilerini öğrenmek zevklidir de. Kişinin kendine güvenini yükseltir. Ben hukuku çok seviyorum. Diğer insanların da hukuku çok sevmeleri, severek öğrenmelerine destek vermek hoşuma gidiyor. Hukuk öğrenmeniz için ihtiyacımız olan tek şey sizin “Öğrenmek istiyorum” cümlesini söylemenizdir. Siz bu cümleyi söylüyorsanız gerisini Veysel Danış halledecektir 🙂
Başarı ve mutluluk tesadüf değildir. Başarınızı, mutluluğunuzu tesadüflere bırakmayın. Yola çıkalım, arkası gelecektir.

*

Günümüzde hukuk eğitimi almak ne Roma dönemi kadar, ne Ortaçağ kadar, ne de Osmanlı dönemi kadar zor değil artık! Mekteb-i Hukuk (Hukuk Fakültesi) kazanmak da ne 1930’lar, 40’lar kadar, ne de 70’ler-80’ler kadar zor değil artık!  Mekteb-i hukuk okumak isteyenlerin çok olmasının da etkisi ile hukuk fakültelerinin sayısı süratle çoğaltıldı; öğrenci alma kapasiteleri büyük oranda arttırıldı.

Fakat tabiatın şaşmaz bir kaidesidir: Bir şeye müdahale ettiğinizde, bir yeri düzeltirken, başka bir yeri bozarsınız! Bu hususta da böyle oldu!  Hukuk okumak, hukuk fakültesi kazanmak kolaylaştı!  Lakin “iyi hukukçu olmak“, “başarılı avukat olmak” hatta “iş bulmak“, “hukuk mesleği ile geçinmekzorlaştı!  Artık pek çok kişi hukuk fakültesi kazanıyor, hukuk eğitimi alıyor.  Fakat bunların ancak pek azı “iyi hukukçu“, “başarılı avukat” olabiliyor 🙁  Veysel Danış’ın hukukçu adaylarına “hayat dersi” vermesi ihtiyacı işte bu sebeple doğmuştur.

Hukuk dersleri sadece hukuk fakültelerinde okuyan öğrenciler için değil, hukuk dersi okutulan siyasal bilgiler, kamu yönetimi, iktisat, açıköğretim gibi fakültelerin öğrencilerini de çok zorlayan derslerdir. Hukuk dersleri her zaman ve her fakültede öğrenci deyimiyle “baba” derslerdendir.

Hukuk özel ders İstanbul

Kendi deneyimlerimden ve yaptığım gözlemlerden biliyorum ki bir öğrencinin bir derste başarılı olabilmesi için o dersin müfredatta niçin olduğunun yani o okuldaki öğrencilere o dersin niçin okutulduğunun, o okul öğrencilerinin o dersi niçin öğrenmeleri gerektiği sorusunun öğrencinin kafasında net bir şekilde cevaplanmış olması ve derste anlamadığı, anlamadan atladığı hiç bir konu olmaması gerekiyor. Zira bir dersin oluşturan konular bir bütünlük oluşturur ve birbirleri ile bağlantılıdır. Dersi öğrenmeye çalışan hocanın konuyu tam izah etmemesi, öğrencinin derse girmemesi, dikkatini derse vermemesi, konunun özünü kavrayamaması veya sair herhangi bir sebeple o konuyu öğrenmemesine rağmen sonraki konulara geçer ise konulardan oluşan zincirin halkaları arasında ilk kopukluk meydana gelecektir. Konular zincirinde oluşan bu ilk kopukluğun etkisi ile kısa bir süre sonra başka işlenecek başka bir konunun da anlaşılmasına sebep olacak ve böylece zincirde ikinci kopukluk meydana gelecektir. Ve maalesef bu döngü giderek sıklaşan aralıklarla bir daha, bir daha, bir daha tekrar etmeye devam eder.

İdeal olan, konulardan oluşan zincirde kopma oluşmasına müsaade etmemek, mahal vermemektir. Fakat hepimiz biliyoruz ki hayat dümdüz bir çizgi şeklinde hep aynı ve ideal bir şekilde gitmiyor. Öğrencinin o gün hastalık veya herhangi bir sebeple derse girememesi, “havasında” olmadığı için kendini derse verememesi, konunun karmaşık olması ve sair sebeplerle konular zincirinde kopukluk oluşması hayatın akışı içinde normal bir durumdur. Fakat ders konularında bu şekilde kopukluk oluştuğunda öğrencinin o konuyu çalışarak arayı kapatması gerekir ki oluşan bu ilk kopukluk başka konuların da kopmasına sebebiyet vermesin, zemin oluşturmasın.

Konular zincirinde öğrencinin o gün derse girmemesi, kendini derse vermemesi gibi sebeplerden ilk kopukluk oluşmuş ise öğrencinin ekstra çaba harcayarak, biraz daha fazla ders çalışarak kapatması, tolere etmesi mümkündür. Fakat ders konusunun karmaşık olması yüzünden öğrenci konuyu dinlediği, işlediği, çalıştığı halde anlamamış ve kopukluk bu sebeple oluşmuş ise öğrenen kişinin bunu ekstra ders çalışarak, çaba harcayarak tek başına nötralize etmesi çok zordur. Olan, genellikle öğrenen kişinin daha o konuyu, o konuda oluşan kopukluğu halledemeden, hemen peşi sıra gelen konularda da yeni takılmalar, kopukluklar yaşamasıdır.

Hukuk özel ders İstanbul

Ders konularında özellikle konuların karmaşıklığı yüzünden anlayamamak sebebiyle kopukluklar yaşamaya başladığını hisseden kişi bu sürecin önünü mutlaka ve bir an önce kesmelidir zira bu süreç önü kesilmediği taktirde çok kısa bir süre içinde bir döngüye dönüşecek, başka ders konularında da takılmalar yaşanmasına sebebiyet verecektir.

Bu sürecin önünü kesmenin en güzel yolu bu işi bilen birilerinden destek almaktır. Konumuz hukuk dersleri olduğu için de hukuk derslerinin içeriğini, mantığını, tekniğini bilen birisinden özel ders alarak bu sürecin önü kesilerek döngüye ve başarısızlığa dönüşmesi engellenmelidir. Çünkü biliyoruz ki başarı ve mutluluk tesadüf değildir. Tesadüflere bırakılamaz, bırakılmamalıdır!

Bütün hukuk severlerin başarılı ve mutlu olmaları dileği ile…

Av. Veysel Danış

Avukat Veysel Danış

Hukuk Danışmanlığı İstanbul

Hukuk Danışmanlığı İstanbul

İstanbul’da Hukuk Danışmanlığının Önemi

Hukuk danışmanlığı kişilerin, kuruluşların hukuki işlemlerinde güvende kalmaları için için elbette herkese ve her şehirde lazımdır; neticede küçük veya büyük her şehirde insanlar hukuki işlemler yapmaktadır. Bununla beraber büyük şehirlerde nüfusun fazlalığı sebebiyle işlem adedi ve oranı doğal olarak artmaktadır. Hukuki işlem adet ve oranı metropollerde ise en üst seviyeye ulaşmaktadır.

Kişi veya kuruluşların yaptığı hukuki işlem adetleri arttıkça hukuki sorun yaşama risklerinin artması eşyanın tabiatı gereğidir; zira her hukuki işlem kendi riskini içinde barındırmaktadır. İşlem adetlerinin toplamının risk toplamını oluşturması normaldir. Bunu çok kullanılan, çok kilometre yapan bir aracın, az kullanılan, az kilometre yapan bir arabaya nazaran bir kazaya karışması ihtimalinin daha fazla olması haline benzetebiliriz.

Özellikle metropol büyük şehirlerde bilhassa İstanbul’da yaşayan ve yüksek adet ve yoğunlukta hukuki işlem yapmakta olan kişi ve kuruluşların hukuki güvenliklerini sağlayabilmeleri için mutlaka bir hukukçudan destek almalarını tavsiye ediyorum. İşlem sırasında alınmayan hukuki danışma hizmeti sebebiyle riskin gerçekleşip hukuki bir sorun meydana çıktığında, bu sorunu çözmek için açılacak davalar ve yürütülen süreçler maddi manevi sizi yüzlerce kat daha fazla yıpratacaktır.

Risk gerçekleşip hukuki sorun oluşmadan alacağınız hukuki destek sayesinde hukuki güvenlik içinde işleminizi gerçekleştirecek, maddi, manevi yıpranmak, uzun ve yıpratıcı dava süreçlerini yaşamaktan kurtulmuş olacaksınız.

Avukat Veysel Danış

Maddi Tazminat Davası

Maddi Tazminat Davası

Maddi tazminat davasını, maddi bir zarara uğramış olan mağdurun, zarara sebebiyet veren kişi veya kişilerden zararına karşılık olmak üzere bir miktar parayı talep etmesi olarak tanımlayabiliriz.

Maddi tazminat davaları sadece “maddi” zararların karşılanmasını talep etmek üzere açılır. Maddi olmayan (manevi olan) zararların karşılanması maddi tazminat davası kapsamında talep edilmez. Manevi olan zararlar için “manevi tazminat davası” açılması gerekir.

Muhatabın fiili veya ihmali sebebiyle maddi bir zarara uğradığını iddia eden kişinin tazminat talebiyle açtığı maddi tazminat davasının kabul edilebilmesi için bu maddi zarara uğradığını, bu zararın oluştuğunu çeşitli delillerle ispat etmesi lazımdır.

 

Zararın tazmini tazminat davası avukatı maddi zararın karşılanması davası.

Avukat Veysel Danış

Avukat Kime Lazım, Avukat Ne zaman Lazım?

Avukat Kime Lazım, Avukat Ne zaman Lazım?

avukat-veysel-danisLaf artık klişeleşmiştir:  “Hukuk, herkese bir gün lazım olabilir”!..  Fakat bu yazı, bu lafın da ötesinde “Avukat herkese lazım, avukat her zaman lazımdır” düşüncesiyle kaleme alınmıştır.

Hukuk, yaşayan bir bilim dalıdır; ve sadece gelecekte bir gün lazım olabilecek değil, her gün lazım olan bir kavramdır.

Belki bu konuda, hukuk kurumları ve hukuk kuralları bilgisi şeklinde ikili bir ayırıma gidilebilir. Evet Hukuk denince, insanların aklına miras avukatı, ceza avukatı, boşanma avukatı gelir; ama hukuk, ceza hukuku, miras hukuku ve boşanma davalarından çok daha derin ve geniş kapsamlıdır. Nitekim bütün bilim dallarının kitapları arasındaki kalınlık rekorları hukuk kitaplarına aittir! En kalın kitaplar hukuk kitaplarıdır. Bir çok okuyucu kitapçılardaki cilt-cilt, kalın-kalın hukuk kitaplarını görmüştür. Ve üstelik Hukuk kitapları o kadar kalın basılmalarına rağmen, o kalınlık yetmemekte, bir de birkaç cilt (!) şeklinde basılmaktadır. Ve işte hukukçu, bu kalın ve ciddi ve “soğuk” kitaplarla (bir manada) cebelleşen insandır.

Hukukçu olmayan sıradan sokaktaki insan’ın gözüyle hukuk “soğuk”tur! Zira sokaktaki adam’ın hukuk’u hissettiği zamanlar genellikle hukuk’un soğuk yüzünün baskın olduğu anlar’dır. Ne zaman hisseder hukuk’u sıradan/sokaktaki insan? Bir “hak”kı ihlal edildiğinde, muhataplarıyla bir ihtilaf yaşadığı ve bu ihtilaf “Mahkeme”lik safhaya geldiğinde… Adliye koridorları, “Polis”in gelmesi, “Karakol”a gidilmesi, “Savcılık”ta ifade verilmesi, … Ve evet, bunlar çok sevimsiz, kimsenin yaşamak istemediği, yaşamış ise de hatırlamak istemediği durumlardır.

Günlük hayatta ise insanların hukukla teması ya hukuk ile ilgili bir tv programına katılan bir “hukukçu”nun (çoğu zaman) onların anlamadığı/anlamını bilmedikleri bir sürü kelime ile kurduğu ağdalı cümleler ve bu ağır dil yetmiyormuş gibi x kanunun y maddesi uyarınca … diye giden cümleler veya kitapçıda keyifle gezinirken, kalınlıklarıyla insanı ürküten hukuk kitaplarını görmekle oluyor.

Halbuki evet belki “hukuk bu değil” diyemeyiz; ancak, “hukuk”un da hakkını vermek açısından en azından şunu rahatlıkla ve kesinlikle söyleyebiliriz ki, “hukuk, sadece bunlar değil”!
“Hukuk”u böyle algılamak, “hak”kın çoğulu, hak(lar) manasında olan hukuk’un hak’ını yemek, hukuk’a haksızlık etmek olur!

Bu algılar/algılamalar elbette yanlış değil. Böyle algılanıyor olması “hukuk”un “hava”ya benzemesindendir!
Bir çoğumuz ve hatta herkes havanın ne kadar önemli, hayati ve değerli, ne kadar onsuz olmaz birşey olduğunun farkında değildir! bunun farkında ise bile, günlük hayatında bunu çok önemsemez, çünkü hava “nasılsa var”dır, bu “olağan”dır ve üstünde durulacak bir husus değildir (gibi algılanır). Ne zaman ki havadan yoksun kalma tehlikesi baş gösterir, havanın ne kadar hayati olduğu o zaman anlaşılır.

Aslında hukuk, tıpkı hava gibi her günümüzde hatta her anımızda bizimle birliktedir, hatta içimizdedir! Zira eğer bugün huzur içinde evlerimizde oturabiliyorsak, yataklarımızda uyuyabiliyorsak bu, hukukun sağladığı hukuki düzen sayesindedir.

Hukuk, sadece okullarda okutulan bir bölüm veya sadece bir meslek değildir!
Hukuk, normları (anayasa, kanunlar, tüzükler, yönetmelikler ve sair tüm düzenleyici işlemler), mensupları (hakimler, savcılar, avukatlar, polisler ve sair adli personel), kurumları (Yasama, Yürütme ve Yargı’ya bağlı tüm kurumları) büyük bir harmoniyle birleştirir ve tüm bunlardan “hukuk düzeni”ni oluşturur. Ve işte fertler/bireyler, hukuk diliyle hukuk düzeni diye adlandırılan bu büyük yaşam havuzunda yaşamlarını sürdürürler.

Balık için su ne ise, insan için hukuk odur. Fakat şair Hayali’nin “Ol mahiler ki derya içredirler deryayı bilmezler” (O balıklar ki denizin içindedir, denizi bilmezler) dizelerinde dediği gibi nasıl ki denizdeki balık denizin farkında değilse, insanlar da hukukun öyle farkında değillerdir! Ne zaman ki deniz kirlenir/bulanır veya denizden çıkarılır, balık o zaman idrak eder/anlar denizin, suyun kıymetini, meğer deniz/su ne kadar mühim imiş diye!..
Ve madem hukuk, insanlar için bu kadar önemlidir, hayatidir, insanlar buna bigane (kayıtsız) kalmamalıdır.

Amacımız ve dileğimiz, insanların hukukla yaşamakta olduğu bu iç içeliğin farkına varması ve haklarına daha iyi sahip çıkabilmeleri için hukuklarını ve hukuku daha iyi tanıyabilmelerine katkı yapmaktır.

Hukuk, orjin olarak aslen Arapça kökenli bir kelimedir ve hak kelimesinin çoğul hali yani haklar anlamındadır. İnsanın haklarına sahip çıkabilmesi, savunabilmesi, insanca bir yaşam sürebilmesi ancak haklarını yani hukukunu, yani Hukuk’u bilmesi ile mümkün olabilir. Haklarını bilmeyen bir ferdin haklarını savunması/koruması mümkün olamayacağı gibi, haklarını koruyamayan bireyin insanca bir yaşam sürebilmesi de mümkün değildir! Hukuk’u/hakları öğrenmek, onları savunabilmenin/koruyabilmenin ön şartıdır.

Hukukun egemen olmadığı yerde, zorbalık ve güç’lünün kuralları egemen olacaktır. Zorbalık ve güçlünün egemen olduğu bir düzende ise insanların mutlu bir yaşam sürmesi mümkün değildir.

Sağlam ve sağlıklı bir hukuk düzeni ancak bilgiyle donanmış bilinçli bireylerle mümkün olabilir ve/veya korunabilir. Bu çalışmamızla bu büyük ve erdemli çabaya katkı yapabilmeyi umuyoruz.

Toplumsal yaşamın tüm normlarını kapsayan bu bilim dalının bilgileriyle donandıkça, bireyin kendine güveni, toplumla da barışıklığı artar. Kişi hukukla biraz ilgilenildiğinde hukukun aslında hiç de zor, somurtkan yüzlü veya soğuk ve binlerce sayfalık kitapların ezberlenmek zorunda olduğu bir veri yığını olmadığı, aksine ezberin hiç gerekmediği ve zaten veri fazlalığı sebebiyle ezberin aslında imkansız olduğu hemen görülecektir.

Hukuku seven, haklarını bilen, kendine güvenen, toplumla barışık, erdemli bireyler oluşmasına katkı yapmayı amaçladık. Bu amacımıza hukuka “merhaba” diyerek destek vereceğinizi umuyoruz.

Av. Veysel Danış

Avukat Veysel Danış

Hukuk Danışmanlığının Devamlılık Özelliği

Hukuk Danışmanlığının Devamlılık Özelliği

Hukuk danışmanlığı hizmeti hukukçuların (ve genellikle avukatların ) verdiği bir hizmet ise de avukatlık ve diğer bir çok meslek ve hizmet dalından farklı özellikleri var hukuk danışmanlığının: Hizmetin alımı için ihtiyacın doğmuş olması gerekmemesi;  ve hizmetin devamlılık arz etmesi…

İktisadın klasik ilkesine göre ihtiyaç talebi, talep de arzı doğurur.

Hukuk danışmanlığı ve Mali danışmanlık (Finans Danışmanlığı) hizmetlerinin “ihtiyaç” ile “talep” arasındaki bu klasik ilişkiye istisna teskil ettikleri kanaatindeyim.  İktisattaki ilkeye göre bir mal veya hizmete ihtiyaç duyan kişi bu ihtiyacın tatmini için harekete geçer. Buna örnek olarak ayakkabıya ihtiyaç duyan kişinin ayakkabı alma arayışına girmesi, kalacak bir yere ihtiyaç duyan kişinin otel arayışına girmesi hallerini gösterebiliriz.  Ayakkabıya ihtiyaç duymayan kişinin ayakkabı arayışına girmemesi ve ayakkabı almaması, keza evi olan bir kişinin kalacak bir yere ihtiyaç duymaması ve otel odası tutmaması normal, olağan ve hatta olması gereken bir haldir. Kalacak evi olan bir kişinin kalmayacağı halde bir otel odası kiralamasını normal, olağan, mantıklı bir davranış olarak tanımlamak pek mümkün değil herhalde.

Fakat Mali danışmanlık, diğer adıyla Finansal Danışmanlık için aynı iddiada bulunulabilir mi? Böyle bir iddia kanaatimce Mali Danışmanlık için de, Hukuk Danışmanlığı için de yanlış olacaktır. Zira mali danışman ve hukuk danışmanı, ticari ve sosyal hayatında güvenli işlemler yapabilmesinde kişinin en büyük yardımcılarıdır.

Finans ve hukukun taalluk ettiği, ilintili olduğu konular hem çok fazladır; ekonomi ve hukuk hayatla içiçe olan iki bilim dalıdır. İnsanlar günlük hayatları süresince küçük-büyük sürekli finansal ve hukuki muameleler yaparlar. Bu tabii bir mecburiyettir zira bir sosyal ortamda yaşamaktadır insanlar; ve bu sosyal ortamın belli bir sosyal ve hukuki düzen içinde işlemesi de tabii bir lüzumdur.

Para ile yoğun ilişkisi olan kişi ve kurumların mutlaka mali danışmanlık almaları gerektiğini düşünüyorum. Kişi ve kurumların hukuk danışmanlığı almalarına ihtiyaç doğuran sebepler ise iki tanedir:
* Para ile yoğun ilişki
* İnsanlarla yoğun ilişki

İnsanlarla yoğun ilişki kuran, yaşayan kişilerin ihtilaflar yaşaması kaçınılmazdır. Ve bu ihtilaflar meydana geldiğinde onların güvende kalmasını sağlayacak olan hukukçu ve mali müşavirlerinin verdiği tavsiyeler olacaktır.

Veysel Danış

Tazminat Davası Avukatı

Tazminat Davası Avukatı

Avukat Veysel DanışBir avukat nasıl tazminat avukatı olur; hangi avukatlara Tazminat davası avukatı denir? soruları insanların en çok merak ettiği ve avukatlara da en sık sorulan sorulardandır.

 

Bu tanımları açıklayalım: “Tazminat avukatı”, “tazminat davalarına bakan avukat”tır.  Avukatlık mesleğini yürütürken ağırlıklı olarak “tazminat davalarına bakan avukatlar” halk arasında “tazminat davaları avukatı” şeklinde tanımlanmaktadır.

 

Bir avukat nasıl “tazminat davaları avukatı” olur? Bir avukatın tazminat avukatı olmasının belli, belirli, özel bir ihtisas eğitimi veya sertifikasyonu yoktur. Bir avukat “tazminat hukuku”na yoğunlaşarak ağırlıklı olarak tazminat hukuku ve tazminat davaları dokümanlarını, mevzuatını, içtihatlarını okursa, mesleğini icra ederken ağırlıklı olarak tazminat davalarını yürütürse bu çalışmaları neticesinde tazminat davaları konusunda doğal olarak iyi bir bilgi ve deneyim seviyesine ulaşır. Tazminat hukukuna, tazminat davalarına bu şekilde özel bir ilgi göstererek belli bir bilgi ve deneyim seviyesine ulaşmış avukatları müvekkilleri ve onu tanıyanlar diğer kişiler “tazminat davası avukatı” şeklinde tanımaya, tanıtmaya başlarlar.

 

Veysel Danış da senelerce tazminat davaları ile ilgili çok sayıda kitap, binlerce içtihat okuması ve bir çok tazminat davası yürütmesi neticesinde “tazminat avukatı” olmuştur.

 

Tazminat davaları özü itibariyle zarara uğrayan, mağdur olan kişinin zararının zararının ödenmesi, mağduriyetinin giderilmesini mahkeme yolu ile talep etmesidir. Kişinin uğradığı zarar yaşanan somut vak’aya göre maddi zarar, manevi zarar veya hem maddi hem manevi zarar şeklinde olmaktadır.
* Kişinin uğradığı zarar maddi yani bedeli para ile ölçülebilen bir zarar ise “maddi tazminat davası” açılır.
* Kişinin uğradığı zarar manevi yani bedeli para ile ölçülemeyen bir zarar ise “manevi tazminat davası” açılır.
* Meydana gelen olaydan dolayı kişi hem maddi hem manevi zarar görmüş ise maddi ve manevi tazminat beraber istenebilir; maddi ve manevi tazminat davalarının birlikte açılmasında hukuki bir engel yoktur.

 

Tazminat davaları Türk hukukunda farklı hukuk dallarında ve farklı kanunlarda dağınık olarak düzenlenmiş bu da tazminat davalarında çeşitliliğe sebep olmuştur. Türk Hukukundaki başlıca tazminat davaları şunlardır:
Boşanma Maddi Tazminat Davası
Boşanma Manevi Tazminat Davası
Kıdem Tazminatı Davası
İş Kazası Tazminat Davası
İşe Başlatmama Tazminat Davası
Haksız Tutuklanma Tazminat Davası
Trafik Kazası Tazminat Davası
Tıbbi Hata (Malpraktis) Tazminat Davası
Kişilik Haklarına Saldırı Tazminat Davası
Haksız Fiil Tazminat Davası
Markaya Tecavüz Maddi Tazminat Davası
Markaya Tecavüz Manevi Tazminat Davası
Marka İtibar Tazminatı Davası
Nişanlanma Maddi Tazminat Davası
Nişanlanma Manevi Tazminat Davası

 

Herkesin bilgilenmesi, hukuka aşina olması için sitede bu tazminat davaları hakkında genel bilgiler verilmiştir. Bununla beraber her vaka farklı özellikler gösterir ve her olaya “dosya özelliklerine göre” bakmak gerekir. Sizin yaşadıklarınıza uygun olan tazminat davasının tespit edilmesinin de konunun detayları bilindikten sonra bir hukukçu tarafından yapılması şüphesiz daha doğru olacaktır.

 

Detaylı bilgi için tıklayın

"Sorunum Çözülsün Artık" diyorsanız Tıklayın