Veysel Danış, Boşanma avukatı Veysel Danış, Avukat,

İlişki Danışmanlığı

İlişki Danışmanlığı

İlişkiler… Bence insanın hayatının tamamı bir ilişkiler örgüsü içinde geçiyor. Ve kesinlikle söyleyebilirim ki hayatımızı ilişkiler belirliyor, ilişkiler şekillendiriyor.

Biz ve ilişkilerimiz, kişi ve ilişkileri birbirini takip eden iki ok gibidir: Kişi ilişkilerini kurar, etkiler, şekillendirir; kurulan, devam eden ilişkiler de kişiyi etkiler, şekillendirir. Biz ilişkileri kurarız, yönlendiririz, şekil veririz; bununla beraber ilişkilerimiz de bizi yönlendirir, bize şekil verir!

Mutlu veya mutsuz olacağımızı ilişkilerimiz belirler. Çünkü ilişkileri kötü olan bir kişinin mutlu olması… Mümkün değildir!  İlişki Danışmanlığı da bu sebeple çok önemlidir.

Sağlıklı veya hasta olmamızı ilişkilerimiz belirler. Çünkü ilişkileri kötü olan kişi gergin ve üzüntülüdür. Gerginlik (stres) ve üzüntünün kalp, tansiyon, diyabet, migren ve daha bir çok hastalığı tetiklediği artık biliniyor. Bir çok hastalık için doktorların sık sık kullandıkları cümleyi hepimiz biliriz: Sıkıntı ve üzüntüden uzak durun! İlişkileri kötü olan kişi maalesef üzüntüye yakındır. Eşiyle, iş arkadaşlarıyla, okul arkadaşlarıyla, aile fertleriyle, komşularıyla ilişkilerinde sorunları olan kişinin mutlu ve ferah bir ruh halinde, mental sükunet içinde olması gerçekten çok zordur.

Sevgilisiyle kavga etmiş bir kişi mutlu olabilir mi? Kocasıyla kavga etmiş bir kadın mutlu olabilir mi? Karısıyla kavga etmiş bir erkek mutlu olabilir mi? Anne veya babasıyla kavga etmiş bir evlat mutlu olabilir mi? Çocuğuyla kavga etmiş bir anne veya baba mutlu olabilir mi? İş arkadaşlarıyla ilişkilerinde sorun yaşayan kişi işinde verimli olabilir mi? Çalışanlarıyla ilişkilerinde sorun yaşayan patron çalışanlarından verim alabilir mi? Böyle bir iş yerinde teşriki mesai yapanlar mutlu olabilir mi? Sevgili dostlar, ilişkileri sorunlu olan, ilişkilerini düzgün kurup yönetemeyen kişilerin mutlu olması mümkün değildir!

Öte yandan, mutlu olmayan kişinin üretken ve başarılı olması da mümkün değildir. Başarı ve mutluluk arasındaki ilişkiyi başka bir yazımızda tafsilatlı şekilde izah edeceğiz.

Aslına bakılırsa ilişkiler konusunda kişilerin, bizlerin seçenekleri çok fazla değildir: ya bizler ilişkilerimizi yönetiriz, yada ilişkilerimiz bizi yönetir. Kişinin vermesi gereken karar, seçimini yapması gereken nokta temel olarak, ilişkilerimin beni sürüklemesine izin vereyim (veya) ilişkilerimi ben yönetmek istiyorum hususudur. Kişinin hayatının yönetimini eline alması ilişkilerinin yönetimini ele almasıyla başlar.

Kişinin mutluluğu ve başarısında böylesine önemli olan ilişkileri kurmak, yürütmek, yönetmek kolay mı peki? Kesinlikle çok zor bir şey. Ve zaten çevremize şöyle bir baktığımızda hemen hemen herkesin karısı, kocası, eşi, kayıngilleri, anne-babası, çocukları, kardeşleri, okul arkadaşları, iş arkadaşları, çalışanları ile ilişkilerinde sorunlar yaşadığını, bu sorunlarla cebelleştiğini ve mutsuz olduğunu görürüz. Bu da şaşılacak bişey değil normaldir, çünkü ilişkileri yürütmek, yönetmek zor bir zeneaatır (iştir).

İlişkilerin kurulmasının, yürütülmesinin kolay olmaması normaldir aslında. Çünkü her ne kadar bütün ilişkileri “ilişki” diye tanımlayıp aynı şapka altında topluyor isek de sevgili ile kurulan ilişki ile kaynana ile kurulan ilişki şüphesiz çok farklıdır. Farklı olan ilişkilerin yürütülmesinde şüphesiz farklı yöntemlere, stratejilere ihtiyaç vardır. Ve hatta ilişkinin türü aynı olsa bile, muhatap olduğumuz kişi farklı olduğundan her ilişkiye has davranış stratejileri geliştirilmelidir. Çünkü şimdiki sevgilimize eski sevgilimize davrandığımız gibi davranırsak, işe yeni girdiğimiz işyerinde daha önce çalıştığımız işyerinde davrandığımız gibi davranırsak kötü sonuçlarla karşılaşmamız kuvvetle muhtemeldir.

Hekimlikte kullanılan meşhur “Hastalık yok, hasta var” lafı, hukukta kullanılan “Her dosya kendi münderecatı (içeriği) ile değerlendirilmelidir” ilkeleri gibi, ilişkilerde de “İlişkiler yok, ilişki var” demek mümkündür. Bu sebeple her ilişkiyi kendi sahip olduğu şartlar ve dinamiği altında ele almak lazımdır.

Böylesine karmaşık ve zor süreçleri tek başımıza yürütmeye çalışıp sorunlarla boğuşacağımıza, ilişki danışmanlığı hizmeti alsak, bilgili, deneyimli ilişki danışmanı bize hangi ilişkiyi nasıl kuracağımızı, yürüteceğimizi, yöneteceğimizi söylese ve hatta öğretse, daha az dertli, daha mutlu, daha ferah, daha başarılı bir hayatımız olur değil mi?

İlişki danışmanlığı, ilişki danışmanından destek kavramları ülkemizde daha yeni kavramlar olduğundan insanlarımız ilişki danışmanına başvurmakta, ilişki danışmanlığı hizmeti almakta tereddüt etmekte.

Kişi kendine şu soruları sormalı:
* İlişkilerimi kolayca kurabiliyor muyum?
* ilişkilerimi sorunsuzca yürütebiliyor muyum?
* İlişkilerimde mutlu muyum?

Eğer bu soruların cevapları “Evet” ise mutlusunuz ve sorun yok demektir.
Fakat eğer cevaplar “Hayır” ise ilişkilerinizde ciddi sorunlar yaşıyorsunuz ve bunun sonucu olarak da mutsuzsunuz demektir.
Böyle mutsuz kalmaya, hayatınızı mutsuz şekilde sürdürmenize ise gerek yoktur; çünkü mutlu olmak herkesin hakkı olduğu gibi sizin de hakkınızdır.

İlişki danışmanından ilişki danışmanlığı için destek almaya çekinmeyin. Bırakın ilişki danışmanınız mutlu ilişkiler kurmanıza, yürütmenize destek versin. Siz mutlu olmanın keyfini çıkarın 🙂

İlişkilerinizin ve hayatınızın yönetimini ele aldığınız mutlu günler dileği ile…

Veysel Danış

 

İlişki danışmanlığı yaşam koçu Veysel Danış ilişki mutluluk başarı ilişki danışmanı istanbul.

Avukat Veysel Danış

Hukuk Danışmanlığı İstanbul

Hukuk Danışmanlığı İstanbul

İstanbul’da Hukuk Danışmanlığının Önemi

Hukuk danışmanlığı kişilerin, kuruluşların hukuki işlemlerinde güvende kalmaları için için elbette herkese ve her şehirde lazımdır; neticede küçük veya büyük her şehirde insanlar hukuki işlemler yapmaktadır. Bununla beraber büyük şehirlerde nüfusun fazlalığı sebebiyle işlem adedi ve oranı doğal olarak artmaktadır. Hukuki işlem adet ve oranı metropollerde ise en üst seviyeye ulaşmaktadır.

Kişi veya kuruluşların yaptığı hukuki işlem adetleri arttıkça hukuki sorun yaşama risklerinin artması eşyanın tabiatı gereğidir; zira her hukuki işlem kendi riskini içinde barındırmaktadır. İşlem adetlerinin toplamının risk toplamını oluşturması normaldir. Bunu çok kullanılan, çok kilometre yapan bir aracın, az kullanılan, az kilometre yapan bir arabaya nazaran bir kazaya karışması ihtimalinin daha fazla olması haline benzetebiliriz.

Özellikle metropol büyük şehirlerde bilhassa İstanbul’da yaşayan ve yüksek adet ve yoğunlukta hukuki işlem yapmakta olan kişi ve kuruluşların hukuki güvenliklerini sağlayabilmeleri için mutlaka bir hukukçudan destek almalarını tavsiye ediyorum. İşlem sırasında alınmayan hukuki danışma hizmeti sebebiyle riskin gerçekleşip hukuki bir sorun meydana çıktığında, bu sorunu çözmek için açılacak davalar ve yürütülen süreçler maddi manevi sizi yüzlerce kat daha fazla yıpratacaktır.

Risk gerçekleşip hukuki sorun oluşmadan alacağınız hukuki destek sayesinde hukuki güvenlik içinde işleminizi gerçekleştirecek, maddi, manevi yıpranmak, uzun ve yıpratıcı dava süreçlerini yaşamaktan kurtulmuş olacaksınız.

Avukat Veysel Danış

Avukat Kime Lazım, Avukat Ne zaman Lazım?

Avukat Kime Lazım, Avukat Ne zaman Lazım?

avukat-veysel-danisLaf artık klişeleşmiştir:  “Hukuk, herkese bir gün lazım olabilir”!..  Fakat bu yazı, bu lafın da ötesinde “Avukat herkese lazım, avukat her zaman lazımdır” düşüncesiyle kaleme alınmıştır.

Hukuk, yaşayan bir bilim dalıdır; ve sadece gelecekte bir gün lazım olabilecek değil, her gün lazım olan bir kavramdır.

Belki bu konuda, hukuk kurumları ve hukuk kuralları bilgisi şeklinde ikili bir ayırıma gidilebilir. Evet Hukuk denince, insanların aklına miras avukatı, ceza avukatı, boşanma avukatı gelir; ama hukuk, ceza hukuku, miras hukuku ve boşanma davalarından çok daha derin ve geniş kapsamlıdır. Nitekim bütün bilim dallarının kitapları arasındaki kalınlık rekorları hukuk kitaplarına aittir! En kalın kitaplar hukuk kitaplarıdır. Bir çok okuyucu kitapçılardaki cilt-cilt, kalın-kalın hukuk kitaplarını görmüştür. Ve üstelik Hukuk kitapları o kadar kalın basılmalarına rağmen, o kalınlık yetmemekte, bir de birkaç cilt (!) şeklinde basılmaktadır. Ve işte hukukçu, bu kalın ve ciddi ve “soğuk” kitaplarla (bir manada) cebelleşen insandır.

Hukukçu olmayan sıradan sokaktaki insan’ın gözüyle hukuk “soğuk”tur! Zira sokaktaki adam’ın hukuk’u hissettiği zamanlar genellikle hukuk’un soğuk yüzünün baskın olduğu anlar’dır. Ne zaman hisseder hukuk’u sıradan/sokaktaki insan? Bir “hak”kı ihlal edildiğinde, muhataplarıyla bir ihtilaf yaşadığı ve bu ihtilaf “Mahkeme”lik safhaya geldiğinde… Adliye koridorları, “Polis”in gelmesi, “Karakol”a gidilmesi, “Savcılık”ta ifade verilmesi, … Ve evet, bunlar çok sevimsiz, kimsenin yaşamak istemediği, yaşamış ise de hatırlamak istemediği durumlardır.

Günlük hayatta ise insanların hukukla teması ya hukuk ile ilgili bir tv programına katılan bir “hukukçu”nun (çoğu zaman) onların anlamadığı/anlamını bilmedikleri bir sürü kelime ile kurduğu ağdalı cümleler ve bu ağır dil yetmiyormuş gibi x kanunun y maddesi uyarınca … diye giden cümleler veya kitapçıda keyifle gezinirken, kalınlıklarıyla insanı ürküten hukuk kitaplarını görmekle oluyor.

Halbuki evet belki “hukuk bu değil” diyemeyiz; ancak, “hukuk”un da hakkını vermek açısından en azından şunu rahatlıkla ve kesinlikle söyleyebiliriz ki, “hukuk, sadece bunlar değil”!
“Hukuk”u böyle algılamak, “hak”kın çoğulu, hak(lar) manasında olan hukuk’un hak’ını yemek, hukuk’a haksızlık etmek olur!

Bu algılar/algılamalar elbette yanlış değil. Böyle algılanıyor olması “hukuk”un “hava”ya benzemesindendir!
Bir çoğumuz ve hatta herkes havanın ne kadar önemli, hayati ve değerli, ne kadar onsuz olmaz birşey olduğunun farkında değildir! bunun farkında ise bile, günlük hayatında bunu çok önemsemez, çünkü hava “nasılsa var”dır, bu “olağan”dır ve üstünde durulacak bir husus değildir (gibi algılanır). Ne zaman ki havadan yoksun kalma tehlikesi baş gösterir, havanın ne kadar hayati olduğu o zaman anlaşılır.

Aslında hukuk, tıpkı hava gibi her günümüzde hatta her anımızda bizimle birliktedir, hatta içimizdedir! Zira eğer bugün huzur içinde evlerimizde oturabiliyorsak, yataklarımızda uyuyabiliyorsak bu, hukukun sağladığı hukuki düzen sayesindedir.

Hukuk, sadece okullarda okutulan bir bölüm veya sadece bir meslek değildir!
Hukuk, normları (anayasa, kanunlar, tüzükler, yönetmelikler ve sair tüm düzenleyici işlemler), mensupları (hakimler, savcılar, avukatlar, polisler ve sair adli personel), kurumları (Yasama, Yürütme ve Yargı’ya bağlı tüm kurumları) büyük bir harmoniyle birleştirir ve tüm bunlardan “hukuk düzeni”ni oluşturur. Ve işte fertler/bireyler, hukuk diliyle hukuk düzeni diye adlandırılan bu büyük yaşam havuzunda yaşamlarını sürdürürler.

Balık için su ne ise, insan için hukuk odur. Fakat şair Hayali’nin “Ol mahiler ki derya içredirler deryayı bilmezler” (O balıklar ki denizin içindedir, denizi bilmezler) dizelerinde dediği gibi nasıl ki denizdeki balık denizin farkında değilse, insanlar da hukukun öyle farkında değillerdir! Ne zaman ki deniz kirlenir/bulanır veya denizden çıkarılır, balık o zaman idrak eder/anlar denizin, suyun kıymetini, meğer deniz/su ne kadar mühim imiş diye!..
Ve madem hukuk, insanlar için bu kadar önemlidir, hayatidir, insanlar buna bigane (kayıtsız) kalmamalıdır.

Amacımız ve dileğimiz, insanların hukukla yaşamakta olduğu bu iç içeliğin farkına varması ve haklarına daha iyi sahip çıkabilmeleri için hukuklarını ve hukuku daha iyi tanıyabilmelerine katkı yapmaktır.

Hukuk, orjin olarak aslen Arapça kökenli bir kelimedir ve hak kelimesinin çoğul hali yani haklar anlamındadır. İnsanın haklarına sahip çıkabilmesi, savunabilmesi, insanca bir yaşam sürebilmesi ancak haklarını yani hukukunu, yani Hukuk’u bilmesi ile mümkün olabilir. Haklarını bilmeyen bir ferdin haklarını savunması/koruması mümkün olamayacağı gibi, haklarını koruyamayan bireyin insanca bir yaşam sürebilmesi de mümkün değildir! Hukuk’u/hakları öğrenmek, onları savunabilmenin/koruyabilmenin ön şartıdır.

Hukukun egemen olmadığı yerde, zorbalık ve güç’lünün kuralları egemen olacaktır. Zorbalık ve güçlünün egemen olduğu bir düzende ise insanların mutlu bir yaşam sürmesi mümkün değildir.

Sağlam ve sağlıklı bir hukuk düzeni ancak bilgiyle donanmış bilinçli bireylerle mümkün olabilir ve/veya korunabilir. Bu çalışmamızla bu büyük ve erdemli çabaya katkı yapabilmeyi umuyoruz.

Toplumsal yaşamın tüm normlarını kapsayan bu bilim dalının bilgileriyle donandıkça, bireyin kendine güveni, toplumla da barışıklığı artar. Kişi hukukla biraz ilgilenildiğinde hukukun aslında hiç de zor, somurtkan yüzlü veya soğuk ve binlerce sayfalık kitapların ezberlenmek zorunda olduğu bir veri yığını olmadığı, aksine ezberin hiç gerekmediği ve zaten veri fazlalığı sebebiyle ezberin aslında imkansız olduğu hemen görülecektir.

Hukuku seven, haklarını bilen, kendine güvenen, toplumla barışık, erdemli bireyler oluşmasına katkı yapmayı amaçladık. Bu amacımıza hukuka “merhaba” diyerek destek vereceğinizi umuyoruz.

Av. Veysel Danış

Avukat Veysel Danış

Hukuk Danışmanlığının Devamlılık Özelliği

Hukuk Danışmanlığının Devamlılık Özelliği

Hukuk danışmanlığı hizmeti hukukçuların (ve genellikle avukatların ) verdiği bir hizmet ise de avukatlık ve diğer bir çok meslek ve hizmet dalından farklı özellikleri var hukuk danışmanlığının: Hizmetin alımı için ihtiyacın doğmuş olması gerekmemesi;  ve hizmetin devamlılık arz etmesi…

İktisadın klasik ilkesine göre ihtiyaç talebi, talep de arzı doğurur.

Hukuk danışmanlığı ve Mali danışmanlık (Finans Danışmanlığı) hizmetlerinin “ihtiyaç” ile “talep” arasındaki bu klasik ilişkiye istisna teskil ettikleri kanaatindeyim.  İktisattaki ilkeye göre bir mal veya hizmete ihtiyaç duyan kişi bu ihtiyacın tatmini için harekete geçer. Buna örnek olarak ayakkabıya ihtiyaç duyan kişinin ayakkabı alma arayışına girmesi, kalacak bir yere ihtiyaç duyan kişinin otel arayışına girmesi hallerini gösterebiliriz.  Ayakkabıya ihtiyaç duymayan kişinin ayakkabı arayışına girmemesi ve ayakkabı almaması, keza evi olan bir kişinin kalacak bir yere ihtiyaç duymaması ve otel odası tutmaması normal, olağan ve hatta olması gereken bir haldir. Kalacak evi olan bir kişinin kalmayacağı halde bir otel odası kiralamasını normal, olağan, mantıklı bir davranış olarak tanımlamak pek mümkün değil herhalde.

Fakat Mali danışmanlık, diğer adıyla Finansal Danışmanlık için aynı iddiada bulunulabilir mi? Böyle bir iddia kanaatimce Mali Danışmanlık için de, Hukuk Danışmanlığı için de yanlış olacaktır. Zira mali danışman ve hukuk danışmanı, ticari ve sosyal hayatında güvenli işlemler yapabilmesinde kişinin en büyük yardımcılarıdır.

Finans ve hukukun taalluk ettiği, ilintili olduğu konular hem çok fazladır; ekonomi ve hukuk hayatla içiçe olan iki bilim dalıdır. İnsanlar günlük hayatları süresince küçük-büyük sürekli finansal ve hukuki muameleler yaparlar. Bu tabii bir mecburiyettir zira bir sosyal ortamda yaşamaktadır insanlar; ve bu sosyal ortamın belli bir sosyal ve hukuki düzen içinde işlemesi de tabii bir lüzumdur.

Para ile yoğun ilişkisi olan kişi ve kurumların mutlaka mali danışmanlık almaları gerektiğini düşünüyorum. Kişi ve kurumların hukuk danışmanlığı almalarına ihtiyaç doğuran sebepler ise iki tanedir:
* Para ile yoğun ilişki
* İnsanlarla yoğun ilişki

İnsanlarla yoğun ilişki kuran, yaşayan kişilerin ihtilaflar yaşaması kaçınılmazdır. Ve bu ihtilaflar meydana geldiğinde onların güvende kalmasını sağlayacak olan hukukçu ve mali müşavirlerinin verdiği tavsiyeler olacaktır.

Veysel Danış

Veysel Danış

İlişki Danışmanı

İlişki Danışmanı

Sözlük anlamına göre ilişki danışmanı veya ilişki koçuİlişki danışmanlığı, ilişki koçluğu yapan kimse.

Uygulamaya göre: İlişki Danışmanı insanların ilişkilerini iyi, düzgün, dengeli, sorunsuz ve verimli yürütebilmesi için ona rehberlik eden, ona bilgi ve deneyimleriyle destek veren kişidir.

“İlişki” deyince ne kadar çoğu kişinin aklına karşı cinsle ilişkiler gelse de, ilişki kavramı karşı cinsle ilişki ile sınırlı tutulmaması gerekecek kadar önemli ve geniş kapsamlı bir kavramdır.

Günümüz insanının hayatını incelediğimizde insanların hayatının ilişkilerle örülü olduğunu, hayatın neredeyse tamamının ilişkilerden oluştuğunu görürüz. İlişkileri tanımlamak için daha önce kullanılan “beşeri münasebet” tanımlamasının daha geniş kapsamlı, kapsayıcı olduğunu düşünüyorum. Beşeri münasebet kavramı karşı cinsle ilişkileri kapsadığı gibi, okul arkadaşlarıyla olan ilişkileri, komşularla olan ilişkileri, iş yerindeki arkadaşlarla olan ilişkileri de kapsıyordu. Beşeri münasebet kavramı yerine kullanılan ilişki kavramının da bu ilişkileri kapsar şekilde kullanılması gerektiğini düşünüyorum.

İnsanın hayatında böylesine yoğun ve ağırlıklı şekilde yer alan ilişkilerin sağlıklı ve güzel yürütülmesi kişinin mutluluğunu doğrudan etkilediği için hayati önemdedir. İlişkileri düzgün yürütemeyen, ilişkileri sorunlu olan kişinin başarılı ve mutlu olması neredeyse mümkün değildir. İş yerinde amiriyle iyi ilişki yürütemeyen çalışan işinde yükselemeyecektir; çalışanlarıyla iyi ilişkiler yürütemeyen yönetici çalışanlarından yüksek verim alamayacaktır. Aile içinde ilişkilerini iyi yürütemeyen ebeveyn çocuklarla, gençler anne babalarıyla sürekli çatışacak, ortaya hem anne baba hem çocukların mutsuz olduğu bir aile çıkacaktır. Müşterileriyle iyi ilişkiler kuramayan satışçı az satış yapacaktır. Arkadaşlarıyla iyi ilişkiler yürütemeyen kişi yalnızlaşacak, yalnızlaşma sonunda mutsuz olacaktır. Eşiyle, sevgilisiyle, partneriyle iyi bir ilişki yürütemeyen kişi ilişkide çatışmalara yol açacaktır. İlişkideki çatışmalar zamanla büyüyecek ve belki de ilişkinin bitmesine sebep olacaktır. İlişkisi biten bir insanın mutsuzluğa sürüklenmesi ise tabiidir.

İlişki danışmanı bu ilişkilerin kolayca kurulması, iyi şekilde yürütülmesi ve yönetilmesine destek veren kişidir. Temas ettiği kişilerle rahat şekilde diyalog kurabilen, dostluk kurabilen ve kurduğu bu ilişkileri sorunsuz yürütebilen kişinin diğerlerine göre daha başarılı ve daha mutlu olacağı tabiidir.

 

İlişki danışmanı istanbul yaşam koçu, ilişki koçu Veysel Danış ilişki koçluğu, ilişki danışmanlığı.

"Sorunum Çözülsün Artık" diyorsanız Tıklayın