Anlaşmalı Boşanma Avukatı Gerekli mi

Anlaşmalı Boşanma Avukatı Gerekli mi

Kocamla 2 sene önce evlendik. Evlendikten sonra kocamın huyu suyu değişti. Sanki o flört ettiğim adam gitmiş, yerine bambaşka biri gelmiş gibi.

Boşanmak istediğimi söyledim. O da mutlu olmadığını boşanmayı kabul ettiğini söyledi.

Eşimde boşanmayı kabul ettiğine göre anlaşmalı boşanma yapacağız. Eşim boşanmayı kabul ettiğine göre boşanmamız için boşanma avukatı gerekli mi?

*

Anlaşmalı boşanma avukatına gerek var mı sorusu aslında garip bir soru. Avukat olmadan dava yürütmek üzerine yazdığım makaleyi okumanızı isterim (okumak için tıklayın)

Avukatlık hukuk hizmeti verilmesi, avukat da hukuk bilgileriyle hizmet veren kişidir. Boşanma avukatı gerekli mi sorunuzu başka mesleklere uyarlayarak cevap arayalım…
Dişim ağzımda olduğuna göre dişimi çekmem için diş doktoruna gerek var mı?
Hastalığım için kullanacağım ilaçlar eczanede olduğuna göre doktora gerek var mı?
Boya nalburda olduğuna göre boyacıya gerek var mı?
Kumaşımız olduğuna göre terziye gerek var mı?

Bu örnekleri arttırmak mümkün. Gördüğünüz gibi bir işin yapılması için gerekli unsurların mevcut olması, sonucun iyi şekilde alınmasına yetmez. Eldeki o malzemelerin eşin uzmanı/ehil bir kişi tarafından işlenerek işe yarar hale getirilmesi gerekir.

Ağrıyan dişinizi sizin çekmemenizi, bunun için diş doktoruna gitmenizi; Hasta olduğunuzda eczaneden ilaç almayıp doktora gitmenizi önerdiğim gibi, davanızı da kendi başına yürütmemenizi, bir avukattan destek almanızı öneriyorum.

Avukatın Ücretini Kim Öder?

Avukatın Ücretini Kim Öder

Avukat Veysel DanışDava açmak istiyorum. Dava açarsam ve davayı kazanırsam avukatımın ücretini davayı kaybeden karşı taraf ödeyecek dediler. Doğru mu?

Size yanlış bilgi verilmiş. Avukatın ücretini avukatı tutan, avukatın hizmetinden faydalanan kişi yani avukatın müvekkili öder. Karşı tarafın ödemeye mahkum edildiği avukatlık ücreti ayrı bir ücrettir ve sizin ödemeniz gereken ücretin yerine geçmez. Dava açtığınızda davanızı takip etmesi için anlaştığınız avukatın ücretini sizin ödemeniz gerekiyor.

Fransa bayrağı

Fransa’da Yaşıyorum Türkiye’de İşlerim Var

Fransa’da Yaşıyorum Türkiye’de İşlerim Var

Fransa’da yaşıyorum. Türkiye’de dairelerim, dükkanlarım, arsalarım var. Bunların çoğu kirada.

Türkiye’ye senede 10-15 gün ancak gelebiliyorum. Bu gayrimenkullerin sorunlarıyla uğraşmaktan Türkiye tatilim berbat oluyor, günlerim zehir oluyor.

Bu gayrimenkullerimin işleriyle ilgilenmeleri için bir kaç defa akrabalarımdan rica ettim ama hepsi beni aldatıp zarar ettirdi akrabalarımdan ağzım yandı. Bu yüzden bu işlerle ilgilenmesi için akrabalarıma güvenemiyorum ama bu işlerle ilgilenmek de beni çok yoruyor.

Ne yapmamı önerirsiniz?

*

Akrabalarınızla yaşadığınız tatsız tecrübelere üzüldük.

Sizin de belirttiğiniz gibi bu gayrimenkullerin idaresi, kiralanmaları, tahliye edilmeleri, gerektiğinde tadilatları, kiraların tahsili ve takibi işlerini Fransa’dan hem de diğer yoğun işleriniz arasında yürütmeniz zor, bu zorluğun sıkıntılarını yaşıyorsunuz.

Türkiye’de bir avukatla anlaşıp bu işlerinizin takibi ve yürütülmesi için vekalet vererek sizin adınıza yürütmesini sağlayabilirsiniz.

Daha önce akrabalarınızla yaşadığınız tatsız tecrübeler diğer insanlara güvenmek konusunda sizi haklı bir tereddüte sevk ediyor. Fakat avukatlık bilgi ve güven işidir. İşlerinizi yürütebilecek bilgiye sahip, size güven veren bir avukat bulmanızı ve işlerinizin takibi ve yürütülmesi için onu yetkilendirmenizi öneririm.

Avukat Veysel Danış

Avukat Ücreti Ne Kadardır

Avukat Ücreti Ne Kadardır

Dava açmak istiyorum. Avukat ücreti ne kadardır?

*

Avukatlık ücreti avukatın davayı takip etme emeği karşılığında ona ödenen ücrettir.

Açılacak bir dava için ödenecek avukatlık ücretini önceden öngörmek çok zordur. Her davanın kendine has şartları vardır. Davanın ihtiva ettiği şartlar bilinmeden avukatlık ücreti hakkında net bir şey söylenmesi doğru olmaz. Her avukatın emeğine biçtiği değer de farklıdır bu sebeple farklı avukatlar aynı dosyanın takibi karşılığı olarak farklı avukatlık ücreti de talep edebilirler.

Avukatlık bilgi ve güven işidir. Davanızı takip edecek avukatı belirlerken avukatlık ücretinin düşüklüğünü değil, bilgi birikimini ve güvenilirliğini kriter almanızı tavsiye ederim.

Boşanma Avukatı İstanbul

Boşanma Avukatı İstanbul

Boşanma davaları stres seviyesi en yüksek davalardandır. Bunun sebebi boşanma sürecine giren eşlerin (ve varsa çocuklarının) bu süreçte çok gerilmeleridir. Bu da çok doğaldır.

Kadın/erkek; aşkım dediği, nişanlanıp yüzük taktığı, düğün yaptığı, öpüştüğü, gerdeğe girdiği, seviştiği, çocuk yaptığı, senelerini paylaştığı kişi yakın bir zamanda hayatından çıkacak, bir yabancıya dönüşecektir.

Çocuk; anne/baba dediği kişiden yakın bir zamanda ayrılmak zorunda kalacaktır.

Onu özleyecektir. Hayat artık onsuz devam edecektir de, onsuz hayat nasıl olacaktır? O olmadan hayatına nasıl devam edebilecektir? Onun olmaması hayatında ne gibi eksikliklere sebep olacak, ne gibi zorluklar yaratacaktır? vesaire, vesaire…

Bunları düşünmek bile insanın gerilmesine yeter, yetmektedir. Boşanma avukatının önemi de boşanma davalarında stres seviyesinin böyle yüksek olmasından kaynaklanır. Boşanma avukatı boşanma davasının yoğun stresi altında olan müvekkilinin en büyük destekçisi, dert ortağı, akıl hocasıdır. Ki bu durum kesinlikle diğer davalardan farklıdır ve boşanma davalarına has bir durumdur. Mesela alacak davalarında, idare hukuku davalarında müvekkillerin desteğe, dert ortağına ihtiyaçları yoktur; dolayısıyla böyle bir desteğe gerek de kalmaz. Ama boşanma davalarında eşler kendilerini dinleyecek, anlayacak, destek verecek birisine ihtiyaç duymaktadır. Bu görevi de olayın mahiyeti itibariyle genellikle boşanma avukatı üstlenmektedir.

Boşanma davalarında eşlerin sahip olduğu bu hassasiyet boşanma avukatının önemini arttırmaktadır. Boşanma sürecine giren kişinin boşanma davasını takip edecek avukatı belirlemesi bu sebeple çok önemlidir. Boşanma davası için vekalet verilecek avukatın boşanma davalarını bilen, tecrübeli boşanma avukatı olması davanın kazanılmasında tabii ki büyük rol oynayacaktır.

Boşanma Avukatı İstanbul

Boşanma avukatı ile boşanma sürecindeki kişinin insani frekanslarının uyuşması ise kanaatimce hayati önemdedir. Birbirleriyle iyi anlaşamayan, rahat diyalog kuramayan iki insanın partnerlik yapmaları çok zordur. Boşanma davasında ise müvekkil ile boşanma avukatı boşanma süreci devam ettiği süre boyunca partnerlik yapmak zorundadır.

Bu sebeple Veysel Danış olarak tavsiyem boşanma davanızı emanet edeceğiniz avukatı belirlerken dava takip ücretinin düşüklüğünü, hemşehriniz, akrabanız olması gibi davayı kazanmanıza pozitif katkısı olmayacak unsurlara göre değilboşanma davalarında bilgili tecrübeli boşanma avukatı olması gibi davaya pozitif etkisi olacak unsurlara ve en önemlisi de dava süresinde rahatça partner olabilmek için iyi anlaştığınız (amiyane halk deyimiyle kafanızın uyuştuğu) bir kişi olmasına önem vererek belirlemenizdir.

Avukat Veysel Danış

Hukuk Danışmanlığı Hizmeti

Hukuk Danışmanlığı Hizmeti

Avukat Veysel DanışHukuk danışmanlığı kavramını sözlük anlamı açısından irdelediğimizde kişi veya kurumlara hukuki konularda danışmanlık hizmeti verilmesi, hukuk danışmanı kavramını ise hukuk danışmanlığı hizmetini ifa eden kişi olarak tanımlayabiliriz.

Pratik uygulama açısından baktığımızda hukuk danışmanlığı hizmetini Türkiye’de hukukçuların, ağırlıklı olarak da avukatların verdiğini görüyoruz.

Hukuk danışmanlığı ücret mukabilinde verilen bir hizmettir. Baroların üye avukatlara yönelik hazırladığı ücret tarifelerinde belirtilen miktarlar tavsiye niteliğindedir. Hukuk müşavirliği ücreti kaideten hukuk müşaviri ve danışan müvekkil tarafından beraberce belirlenir.

Hukuk danışmanlığı hizmetinde hukukçu, danışan müvekkili veya müvekkil adayına karşılaştığı sorunların muhtemel çözümleri için yaklaşım alternatifleri veya yapacağı işlemler neticesinde ileride sorunlarla karşılaşmama için alması gereken tedbirler ve davranış şekilleri için farklı, muhtemel alternatifleri sunar. Muhtemel davranış şekillerinden hangisinin uygulanacağının seçimini hukuk danışmanlığı hizmeti alan müvekkil/müvekkil adayı yapar, yapmalıdır. Meselenin çözümü için muhtemel çözümlerden hangi çözüm yolunun tercih edileceğine hukuk danışmanının karar vermemesi gerekir. Zira böyle bir davranış hukuk danışmanlığı hizmeti veren hukukçunun taraf olması gibi bir hale sebep olabilir ki bu kesinlikle yanlış hal olur. Hukuk danışmanı davalarda, ihtilaflarda “taraf” olmaktan, taraf olarak görünmekten, algılanmakta itinayla kaçınmalıdır.

Danışma hizmeti hukukçunun, avukatın bürosunda olabileceği gibi, danışmanlık alan kişinin avukatı davet edeceği bir mekanda da verilebilir.

Dernek mi Vakıf mı Şirket mi

Dernek mi Vakıf mı Şirket mi

Arkadaşlar olarak birleşip işler yapmak istiyoruz. Ama dernek mi, vakıf mı, şirket mi kurmamız daha doğru olur bilemiyoruz. Veysel bey dernekler hukuku avukatı olarak bizi yönlendirmenizi rica ediyoruz.

*

Arkadaşlarınızla kurmayı düşündüğünüz oluşumun dernek mi, vakıf mı, şirket mi olmasının daha isabetli ve size daha yararlı olacağının cevabını verebilmek için arkadaşlarınızla bir araya gelme amacımızın ve yapmayı düşündüğünüz faaliyetlerin net şekilde bilinmesi gerekir. Bir araya geleceğiniz kurumun türüne ancak bütün detaylar bilindikten sonra karar verilmesi daha sağlıklı olacaktır.

Kurum işlemlerini yürütürken dernekler ve şirketler hukukunu iyi bilen bir avukattan mutlaka görüş almanızı tavsiye ederim. Kurumların özellikle kuruluş aşamalarında yapılan yanlışlıkların daha sonra düzeltilmesi çok zor olmakta, bazılarının düzeltilmesi ise mümkün olmamaktadır.

Avukat Veysel Danış

Dernekler Hukuku Avukatı

Dernekler Hukuku Avukatı

Dernekler davaları avukatı kimdir, kime, hangi avukatlara “dernekler hukuku uzmanı avukatı” denir, bir avukat nasıl “dernekler hukuku avukatı” olur soruları insanların en çok merak ettiği ve avukatlara da en sık sorulan sorulardandır. Bu tanımları açıklayalım:

“Dernekler hukuku avukatı”, derneklerle ilgili kurallara, işlemlere hakim, derneklerle ilgili hukuki işlemlere bakan avukattır. Avukatlık mesleğini yürütürken ağırlıklı olarak “dernekler hukuku” işlemleri ile ilgilenen, yürüten avukatlar “dernekler hukuku avukatı” şeklinde tanımlanmaktadır.

Bir avukat nasıl “dernekler hukuku avukatı” olur?

Bir avukatın dernekler hukuku avukatı olmasının belli, belirli, özel bir ihtisas eğitimi veya sertifikasyonu yoktur. Bir avukat “dernekler hukuku”na yoğunlaşarak ağırlıklı olarak dernekler hukuku, dernek kuruluşları, dernek işlemlerinin yürütülmesi, derneklerin feshi ve sair işlemleri yürütürse, dernekler hukukundan doğan davaların dokümanlarını, mevzuatını, içtihatlarını okursa, mesleğini icra ederken ağırlıklı olarak dernekler hukuku işlemlerini, davalarını yürütürse bu çalışmaları neticesinde dernekler hukuku konusunda doğal olarak iyi bir bilgi ve deneyim seviyesine ulaşır. Dernekler hukukuna, derneklerin işlemlerine bu şekilde özel bir ilgi göstererek belli bir bilgi ve deneyim seviyesine ulaşmış avukatları müvekkilleri ve onu tanıyanlar diğer kişiler “dernekler hukuku avukatı” şeklinde tanımaya, tanıtmaya başlarlar.

Türkiye’de “Dernekler hukuku” uzmanı avukat çok azdır; hukukçular/avukatlar arasında pek revaçta olan bir hukuk dalı değildir. Bunun bir çok sebebi vardır tabii ki fakat temel sebep dernekler hukukunun dava sayısının azlığı, derneklerin maddi imkansızlık yüzünden “hukuk”a bütçe ayıramamaları ve sair sebeplerle maddi getirisinin az olmasıdır. Bir mesleğin belli bir dalında uzmanlaşmak meşakkatli, zaman, emek, tecrübe gerektiren uzun bir süreçtir. Bu uzmanlaşma neticesinde elde edilen kazancın dökülen bu emeklere “değmesi”ni beklemek elbette bütün meslek mensuplarının hakkıdır. Dernekler hukuku’nun “getirisi” ise bu uzun, meşakkatli sürece değmemektedir. Çünkü avukat neticede bilgileri sayesinde takip ettiği davalar ile geçimini sağlayan bir meslek insanıdır. Bilgilerinin ekonomik bir kazanca dönüşmesini beklemesi en tabii hakkıdır ve hayatını idame ettirebilmek için de buna mecburdur.

Bu sebeple bir çok avukat gibi Veysel Danış olarak ben de uzun seneler dernekler hukuku ile ilgilenmedim. Dernekler hukuku ile ilgilenmem 2009 senesinde Zeka ve Strateji Derneği (ZEST) ve Habitat ve Hayat Derneği (HAYAT)’ın kuruluş çalışmalarında “hukukçu” olmam sebebiyle mevzuyu tabiri caizse “mevzunun kucağımda kalması” mecburiyeti ile oldu 🙂  ZEST ve HAYAT’ın kuruluş çalışmaları, ZEST, HAYAT ve daha bir çok dernekte üyelik, yöneticilik, danışmanlık yapmak neticesinde süreç içinde “doğal bir bilgi birikimi” oluştu ve Veysel Danış’ın “Dernekler hukuku uzmanı avukat” olarak tanınmasına vesile oldu.

“Dernekler-Vakıflar” konusu Türkiye’de öteden beri “sorunlu” alanlar olarak görülmüştür yöneticiler tarafından. Özellikle 1980 öncesi derneklerin illegal faaliyetlerde çok yoğun olarak kullanılması devleti yönetenlerde derneklere karşı daha şüpheci, daha tedbirli, derneklerin hareket alanlarını mümkün olduğu kadar daralma yönünde tedbirler almaya sevk etmiştir. Derneklerin illegaliteye bulaşmasını engellemek için faaliyet alanlarının mümkün olabildiği kadar daraltmaya yönelik tedbirleri anayasada, dernekler kanununda, medeni kanununda ve konu ile ilgili diğer mevzuatta gözlemlemek mümkündür. Avrupa Birliği müktesebatına uyum kapsamında yapılan düzenlemelerle dernekler hukukunun nisbi bir özgürlüğe kavuştuğunu söylemek mümkündür. Fakat sivil toplumun temel taşları olan/olması gereken derneklerin/vakıfların mevzuatının olması gereken, uygar devletlerin mevzuatlarına göre çok tutucu, şüpheci, yasakçı olduğunu söylemek mümkündür. Demokratik bir toplum “Birileri yanlış yapabilir” şüphesi ile “bütün herkesin hareket alanını daraltmak” yerine, “Herkesin alanını mümkün olduğu kadar genişletip”, “yanlış yapan kişileri cezalandırmak” şeklinde hareket eder. Benim fikrim derneklerin ve vakıfların demokrat, sosyal, sivil bir toplumun temel yapı taşlarından oldukları ve bu kurumların önlerinin mümkün olabildiği kadar açılması ve hatta bu da yetmez, mümkün olabildiği kadar desteklenmeleri gerektiği yönündedir. Çünkü derneklere, vakıflara verilen özgürlük toplum fertlerine, verilen destek de bütün topluma verilmiş demektir kanaatindeyim.

Avukat Veysel Danış

Avukat Kime Lazım, Avukat Ne zaman Lazım?

Avukat Kime Lazım, Avukat Ne zaman Lazım?

avukat-veysel-danisLaf artık klişeleşmiştir:  “Hukuk, herkese bir gün lazım olabilir”!..  Fakat bu yazı, bu lafın da ötesinde “Avukat herkese lazım, avukat her zaman lazımdır” düşüncesiyle kaleme alınmıştır.

Hukuk, yaşayan bir bilim dalıdır; ve sadece gelecekte bir gün lazım olabilecek değil, her gün lazım olan bir kavramdır.

Belki bu konuda, hukuk kurumları ve hukuk kuralları bilgisi şeklinde ikili bir ayırıma gidilebilir. Evet Hukuk denince, insanların aklına miras avukatı, ceza avukatı, boşanma avukatı gelir; ama hukuk, ceza hukuku, miras hukuku ve boşanma davalarından çok daha derin ve geniş kapsamlıdır. Nitekim bütün bilim dallarının kitapları arasındaki kalınlık rekorları hukuk kitaplarına aittir! En kalın kitaplar hukuk kitaplarıdır. Bir çok okuyucu kitapçılardaki cilt-cilt, kalın-kalın hukuk kitaplarını görmüştür. Ve üstelik Hukuk kitapları o kadar kalın basılmalarına rağmen, o kalınlık yetmemekte, bir de birkaç cilt (!) şeklinde basılmaktadır. Ve işte hukukçu, bu kalın ve ciddi ve “soğuk” kitaplarla (bir manada) cebelleşen insandır.

Hukukçu olmayan sıradan sokaktaki insan’ın gözüyle hukuk “soğuk”tur! Zira sokaktaki adam’ın hukuk’u hissettiği zamanlar genellikle hukuk’un soğuk yüzünün baskın olduğu anlar’dır. Ne zaman hisseder hukuk’u sıradan/sokaktaki insan? Bir “hak”kı ihlal edildiğinde, muhataplarıyla bir ihtilaf yaşadığı ve bu ihtilaf “Mahkeme”lik safhaya geldiğinde… Adliye koridorları, “Polis”in gelmesi, “Karakol”a gidilmesi, “Savcılık”ta ifade verilmesi, … Ve evet, bunlar çok sevimsiz, kimsenin yaşamak istemediği, yaşamış ise de hatırlamak istemediği durumlardır.

Günlük hayatta ise insanların hukukla teması ya hukuk ile ilgili bir tv programına katılan bir “hukukçu”nun (çoğu zaman) onların anlamadığı/anlamını bilmedikleri bir sürü kelime ile kurduğu ağdalı cümleler ve bu ağır dil yetmiyormuş gibi x kanunun y maddesi uyarınca … diye giden cümleler veya kitapçıda keyifle gezinirken, kalınlıklarıyla insanı ürküten hukuk kitaplarını görmekle oluyor.

Halbuki evet belki “hukuk bu değil” diyemeyiz; ancak, “hukuk”un da hakkını vermek açısından en azından şunu rahatlıkla ve kesinlikle söyleyebiliriz ki, “hukuk, sadece bunlar değil”!
“Hukuk”u böyle algılamak, “hak”kın çoğulu, hak(lar) manasında olan hukuk’un hak’ını yemek, hukuk’a haksızlık etmek olur!

Bu algılar/algılamalar elbette yanlış değil. Böyle algılanıyor olması “hukuk”un “hava”ya benzemesindendir!
Bir çoğumuz ve hatta herkes havanın ne kadar önemli, hayati ve değerli, ne kadar onsuz olmaz birşey olduğunun farkında değildir! bunun farkında ise bile, günlük hayatında bunu çok önemsemez, çünkü hava “nasılsa var”dır, bu “olağan”dır ve üstünde durulacak bir husus değildir (gibi algılanır). Ne zaman ki havadan yoksun kalma tehlikesi baş gösterir, havanın ne kadar hayati olduğu o zaman anlaşılır.

Aslında hukuk, tıpkı hava gibi her günümüzde hatta her anımızda bizimle birliktedir, hatta içimizdedir! Zira eğer bugün huzur içinde evlerimizde oturabiliyorsak, yataklarımızda uyuyabiliyorsak bu, hukukun sağladığı hukuki düzen sayesindedir.

Hukuk, sadece okullarda okutulan bir bölüm veya sadece bir meslek değildir!
Hukuk, normları (anayasa, kanunlar, tüzükler, yönetmelikler ve sair tüm düzenleyici işlemler), mensupları (hakimler, savcılar, avukatlar, polisler ve sair adli personel), kurumları (Yasama, Yürütme ve Yargı’ya bağlı tüm kurumları) büyük bir harmoniyle birleştirir ve tüm bunlardan “hukuk düzeni”ni oluşturur. Ve işte fertler/bireyler, hukuk diliyle hukuk düzeni diye adlandırılan bu büyük yaşam havuzunda yaşamlarını sürdürürler.

Balık için su ne ise, insan için hukuk odur. Fakat şair Hayali’nin “Ol mahiler ki derya içredirler deryayı bilmezler” (O balıklar ki denizin içindedir, denizi bilmezler) dizelerinde dediği gibi nasıl ki denizdeki balık denizin farkında değilse, insanlar da hukukun öyle farkında değillerdir! Ne zaman ki deniz kirlenir/bulanır veya denizden çıkarılır, balık o zaman idrak eder/anlar denizin, suyun kıymetini, meğer deniz/su ne kadar mühim imiş diye!..
Ve madem hukuk, insanlar için bu kadar önemlidir, hayatidir, insanlar buna bigane (kayıtsız) kalmamalıdır.

Amacımız ve dileğimiz, insanların hukukla yaşamakta olduğu bu iç içeliğin farkına varması ve haklarına daha iyi sahip çıkabilmeleri için hukuklarını ve hukuku daha iyi tanıyabilmelerine katkı yapmaktır.

Hukuk, orjin olarak aslen Arapça kökenli bir kelimedir ve hak kelimesinin çoğul hali yani haklar anlamındadır. İnsanın haklarına sahip çıkabilmesi, savunabilmesi, insanca bir yaşam sürebilmesi ancak haklarını yani hukukunu, yani Hukuk’u bilmesi ile mümkün olabilir. Haklarını bilmeyen bir ferdin haklarını savunması/koruması mümkün olamayacağı gibi, haklarını koruyamayan bireyin insanca bir yaşam sürebilmesi de mümkün değildir! Hukuk’u/hakları öğrenmek, onları savunabilmenin/koruyabilmenin ön şartıdır.

Hukukun egemen olmadığı yerde, zorbalık ve güç’lünün kuralları egemen olacaktır. Zorbalık ve güçlünün egemen olduğu bir düzende ise insanların mutlu bir yaşam sürmesi mümkün değildir.

Sağlam ve sağlıklı bir hukuk düzeni ancak bilgiyle donanmış bilinçli bireylerle mümkün olabilir ve/veya korunabilir. Bu çalışmamızla bu büyük ve erdemli çabaya katkı yapabilmeyi umuyoruz.

Toplumsal yaşamın tüm normlarını kapsayan bu bilim dalının bilgileriyle donandıkça, bireyin kendine güveni, toplumla da barışıklığı artar. Kişi hukukla biraz ilgilenildiğinde hukukun aslında hiç de zor, somurtkan yüzlü veya soğuk ve binlerce sayfalık kitapların ezberlenmek zorunda olduğu bir veri yığını olmadığı, aksine ezberin hiç gerekmediği ve zaten veri fazlalığı sebebiyle ezberin aslında imkansız olduğu hemen görülecektir.

Hukuku seven, haklarını bilen, kendine güvenen, toplumla barışık, erdemli bireyler oluşmasına katkı yapmayı amaçladık. Bu amacımıza hukuka “merhaba” diyerek destek vereceğinizi umuyoruz.

Av. Veysel Danış

Avukat Veysel Danış

Hukuk Danışmanlığının Devamlılık Özelliği

Hukuk Danışmanlığının Devamlılık Özelliği

Hukuk danışmanlığı hizmeti hukukçuların (ve genellikle avukatların ) verdiği bir hizmet ise de avukatlık ve diğer bir çok meslek ve hizmet dalından farklı özellikleri var hukuk danışmanlığının: Hizmetin alımı için ihtiyacın doğmuş olması gerekmemesi;  ve hizmetin devamlılık arz etmesi…

İktisadın klasik ilkesine göre ihtiyaç talebi, talep de arzı doğurur.

Hukuk danışmanlığı ve Mali danışmanlık (Finans Danışmanlığı) hizmetlerinin “ihtiyaç” ile “talep” arasındaki bu klasik ilişkiye istisna teşkil ettikleri kanaatindeyim.  İktisattaki ilkeye göre bir mal veya hizmete ihtiyaç duyan kişi bu ihtiyacın tatmini için harekete geçer. Buna örnek olarak ayakkabıya ihtiyaç duyan kişinin ayakkabı alma arayışına girmesi, kalacak bir yere ihtiyaç duyan kişinin otel arayışına girmesi hallerini gösterebiliriz.  Ayakkabıya ihtiyaç duymayan kişinin ayakkabı arayışına girmemesi ve ayakkabı almaması, keza evi olan bir kişinin kalacak bir yere ihtiyaç duymaması ve otel odası tutmaması normal, olağan ve hatta olması gereken bir haldir. Kalacak evi olan bir kişinin kalmayacağı halde bir otel odası kiralamasını normal, olağan, mantıklı bir davranış olarak tanımlamak pek mümkün değil herhalde.

Fakat Mali danışmanlık, diğer adıyla Finansal Danışmanlık için aynı iddiada bulunulabilir mi? Böyle bir iddia kanaatimce Mali Danışmanlık için de, Hukuk Danışmanlığı için de yanlış olacaktır. Zira mali danışman ve hukuk danışmanı, ticari ve sosyal hayatında güvenli işlemler yapabilmesinde kişinin en büyük yardımcılarıdır.

Finans ve hukukun taalluk ettiği, ilintili olduğu konular hem çok fazladır; ekonomi ve hukuk hayatla içiçe olan iki bilim dalıdır. İnsanlar günlük hayatları süresince küçük-büyük sürekli finansal ve hukuki muameleler yaparlar. Bu tabii bir mecburiyettir zira bir sosyal ortamda yaşamaktadır insanlar; ve bu sosyal ortamın belli bir sosyal ve hukuki düzen içinde işlemesi de tabii bir lüzumdur.

Para ile yoğun ilişkisi olan kişi ve kurumların mutlaka mali danışmanlık almaları gerektiğini düşünüyorum. Kişi ve kurumların hukuk danışmanlığı almalarına ihtiyaç doğuran sebepler ise iki tanedir:
* Para ile yoğun ilişki
* İnsanlarla yoğun ilişki

İnsanlarla yoğun ilişki kuran, yaşayan kişilerin ihtilaflar yaşaması kaçınılmazdır. Ve bu ihtilaflar meydana geldiğinde onların güvende kalmasını sağlayacak olan hukukçu ve mali müşavirlerinin verdiği tavsiyeler olacaktır.

Veysel Danış

"Sorunum Çözülsün Artık" diyorsanız Tıklayın